Gülay: Gizemcim, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’ydü. Lorin’le konuşuyor musun haklarını?
Gizem: Okulda işlemişler konuyu öğretmenleriyle,
o benimle konuştu desek daha doğru olur (gülüyor). Evde öyle bir anlatışı vardı ki; gören bugüne kadar çocuğa hiçbir hak tanımadık zanneder.
Gülay: Lorin’in öğrenmeye olan hevesi çok dikkatimi çekiyor. Öğrendiklerini aktarması da aslında onun haklarına ne kadar saygı duyulduğunun ve evde her zaman söz hakkı olduğunun bir kanıtı. Ancak çocuklar bu kadarını geçtim, çok temel haklarından dahi yoksun bırakılıyor. Beni biliyorsun, bu konu hakikaten bamtelim…
Gizem: Evet, biliyorum, haklısın. Dünyada birçok çocuk savaşlar yüzünden evinden, yerinden edildi. Barınma hakkı elinden alınan çocuk diğer haklarına nasıl erişebilir ki? Koskoca insanlar küçücük çocuklara bakamıyoruz, değil mi?
Gülay: Dünyadaki tüm çocuklar eğitim, sağlık, barınma, yaşama, oyun, fiziksel/psikolojik veya cinsel sömürüye karşı korunma gibi doğuştan sahip oldukları haklara ulaşabilsin diye ilan edilmiş bir gün ama… Bakamıyoruz Gizem, küçücük bedenlerini koruyup kollayamıyoruz… “Bir çocuğu büyütmek için bir köy gerekir” diyor Afrikalılar… Ama etrafıma bakıyorum da bugün köyün pek umurunda değil çocuklar.
Gizem: Maalesef öyle, iğneyi önce kendimize batırmakta fayda var. Ancak yine de çok iyi çalışan, bireyleri ve hatta kurumları harekete geçiren sivil toplum kuruluşları da var. Onların da hakkını teslim etmek gerekir. Anne Çocuk Eğitim Vakfı (AÇEV) bunların başında geliyor. Hayata Destek-İnsani Yardım Derneği de dezavantajlı bölgedeki çocuklar için faydalı çalışmalar yürütüyor. SosyalBen Vakfı da yaptığı işlerle çocukların yanında… Son olarak depremden etkilenen çocuklara uzman psikologlarca hazırlanan SosyalBen Vakfı atölyelerini ulaştırarak psikososyal destek sağladı. Ayrıca çocuklardaki fiziksel ve sosyal beceri kaybını önlemeyi hedefleyen iki Beceri Geliştirme Merkezi’ni (BEGEM) Çimko, Mavi, Migros, Nestlé Nesquik ve Vestel’in destekleriyle Hatay ve Adıyaman yerleşkelerinde hayata geçirdi. Vakfın uzun süreli atölye çalışmalarını 7-13 yaş aralığındaki çocuklarla buluşturan BEGEM, onların problem çözmelerine, kendilerini ifade etmelerine, özgüven gelişimlerine ve birbirlerinden öğrenmelerine fırsat tanıyor. Bu arada e-bebek çok güzel bir proje başlattı. ‘Gelecek Bebeklerin’ mottosuyla bir yıl önce hayata geçirdiği Benden Kardeşime Dönüşüm Sepeti projesi, uzun vadeli bir yardımlaşma ve dayanışma hareketine dönüştü. Lokman Hekim Sağlık Vakfı’yla el ele verdiler ve iyi durumdaki bebek tekstil ürünlerini ve oyuncakları yenileyerek deprem bölgesindeki ihtiyaç sahibi bebeklere ulaştırıyorlar. Katkıda bulunmak isteyen tüm aileler bebeklerinin kıyafetlerini e-bebek mağazalarına bırakarak bu anlamlı dayanışma hareketine katılabilir. Bence önce herkes ‘Ben ne yapabilirim’ sorusunu kendine sormalı. Bir kişinin binlerce kişiye bu kadar kolay erişebildiği bir çağda aslında yapılabilecek
çok şey var.
Gülay: Yapılan bu güzel hareketlere katkı sağlayarak iyiliği çoğaltabiliriz. Çocuklarımızın haklarına sıkı sıkıya bağlı bir dünyayı inşa etmek için hepimizin üzerine düşen görevler var. Biz çocuklara bayram hediye eden dünyadaki tek ülkeyiz, diliyorum ki bu etkinliklerin sayısı artarak devam etsin çocuklarımız için.