Türk musikisinin önemli şahsiyetlerinden Ulvi Erguner, vefatının 50. yılında İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi (İZÜ) Nizamülmülk Salonu’nda gerçekleştirilen programla anıldı.
“Sadasıyla Asrı, Sevdası ile Zamanı Aşan Neyzen Ulvi Erguner” adını taşıyan programda, Erguner’in oğlu neyzen ve İZÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Erguner ile ses ve saz sanatçıları konser verdi.
Ney üfleyenlerin kutbu anlamına gelen ve “Kutb-i Nayi” olarak gösterilen Ulvi Erguner’in??????? hayatı, musikiye kattığı hizmetler ve eserlerinin anlatıldığı etkinlikte, sanatçının besteleri seslendirildi.
Etkinliğe, İZÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Cevat Acar, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. İbrahim Güney ve Prof. Dr. Erhan İçener’in yanı sıra çok sayıda akademisyen de katılım gösterdi.
“Babam, milli duyguları çok yüksek olan bir sanatçıydı”
AA muhabirine açıklamada bulunan Prof. Dr. Süleyman Erguner, babasının yanında farkında olmadan ney eğitimine başladığını belirterek, “Evde devamlı ney icra ediliyordu ve musiki vardı. Babam subay olmasına rağmen, neyzenliği musikiyi hiç bırakmamış. Görevi sırasında 1950’lerde Ankara Radyosu’nda ney icra etmiş. 1960’lı yıllarda İstanbul’a gelmiş görevli olarak İstanbul’da icra etmiş. Daha sonra Kore görevi var. 1964’te geldiğinde emekli oluyor. TRT’ye geçiyor ve 1967 yılında TRT emekliliğini durdurup, kadrosunu alıyor. Müzik Yayınları Müdürü oluyor.” dedi.
Babası Ulvi Erguner’in aynı zamanda çok yönlü bir sanatçı olduğuna değinen Süleyman Erguner, şöyle devam etti:
“Babam aslında bir tarihçiydi. Milli duyguları çok yüksek olan bir sanatçıydı. Dünyaya gözünü kapatmazdı. Mesela viyola çalar. Johann Sebastian Bach ve Antonio Vivaldi’nin bestelerini çalardı. Dedemden aldığı terbiyeyi, tekke terbiyesi gibi görmüş. 1948, 1950’lerde başlayan Mevlevi törenlerinin de kurucusudur. Bu da çok önemlidir. Bunlar unutuldu maalesef ama bilen çevreler var.”
Erguner, yayınlayacağı “Türkiye Radyo Televizyon Yayıncılığı ve Türk Musikisi” adlı kitapta son bölümde dedesi ve babasını da işleyeceğini, onların hayatlarına değinip, radyoculuk sürecinde yaptıklarına yer vereceğini söyledi.
“Babam tasavvuf müziğinin radyoda yayınlanmasına sebep olmuştur”
Radyoda tasavvuf müziği icra etme sürecini de anlatan Erguner, şu bilgileri verdi:
“Babam, insanlar ramazanda ilahi, ney sesi dinlesinler öyle oruç açsınlar isterdi. Başka bir arzusu yoktu. Bütün müziklere çok duyarlı bir insandı. Onun açtığı yoldan bendeniz de gittim. Yıllar sonra TRT İstanbul Radyosunun klasik ve tasavvuf korosu şefi oldum. Babam tasavvuf müziğinin radyoda yayınlanmasına sebep olmuştur. Hepimizin hocasıdır. 50 yıl geçti ama bugün sosyal medyada YouTube’da herkes onun eserlerini paylaşıyor. Bir haftadır bunun onurunu yaşıyorum. Paylaşımlarda tanımadığım insanların rahmet dualarını görüyorum.”
Sene boyunca Ulvi Erguner adına etkinlikler sürdürmek istediğine değinen Süleyman Erguner, “Tahmin ediyorum Esenler’de 8 Aralık’ta daha geniş çaplı bir etkinlik olacak. 22 Aralık’ta da Ankara’da etkinlik planlandı. Bundan sonrasını da planlayacağız. Önümüzdeki sene de benim sanat hayatımın 50. yılı olacak.” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Erguner, programdaki konuşmasında ise babasının Kore yıllarına değinerek, şunları anlattı:
“Türk birlikleri Kore Savaşı’na giderken, babam da bu kafilede yer almış. Bir aylık gemi yolculuğunda, babam Mehmetçiklere ney üfleyerek eşlik etmiş. Neyin sesi, kimi zaman savaşın zorluklarına, kimi zaman da memleket hasretine derman olmuş. Pek çok arkadaşı, babamın neyinin ve nefesinin bu zorlu yolculukta herkese moral kaynağı olduğundan övgüyle bahsetmiş. Savaş sırasında yaşanan bir patlamada, bu özel ney hasar görmüş. Babam, bu neyden yıllarca ‘gazi ney’ olarak söz etmiş. Yıllar sonra ben bu neyi tamir ettim ve Kore’den bir davet aldım. O ney tekrar üflenmek üzere elime nasip oldu.”
Neyde bir Erguner ekolünün olduğundan bahseden Süleyman Erguner, babasının tasavvuf müziği ve neyzenlik geleneğini sadece sahnede değil, aynı zamanda akademik alanda da genişlettiğine işaret ederek, bu geleneğin dededen toruna aktarıldığını ve her zaman yaşatılacağını belirtti.
Açılışta konuşan İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Cevat Acar ise konuşmasında rahmet dileyerek, Türk musikisinin devamlılığının geliştirilerek sağlanmasının son derece önemli olduğunu ifade etti.
Acar, konuşmasında şu değerlendirmede bulundu:
“Maalesef son zamanlarda özellikle Batı kökenli bilim, kültür ve sanat ürünlerinin adeta dünya çapında normalin ötesinde bir baskınlıkla hakimiyet kazanmakta olduğunu gözlüyoruz. Bu koşullar altında kendi musikimize, kendi sözlerimize, sazlarımıza ve tınılarımıza, makamlarımıza sahip çıkmamızın, milli kimliğimizin korunması bakımından daha fazla ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.”
Ulvi Erguner hakkında
Ulvi Erguner, 3 Ağustos 1924’te İstanbul Fatih’te doğdu. Ney ve musiki eğitimini babası ve hocası Süleyman Erguner’den aldı.
Sanatçı, 1943’te Kara Harp Okulu’nu bitirdi. Subay olarak çeşitli şehirlerde görev yaptı. 1964’te yarbay rütbesiyle emekli olduktan sonra neyzen olarak TRT İstanbul Radyosu’na katıldı.
TRT Türk Sanat ve Halk Müziği Müdürlüğüne 1967’de atanan Erguner, pek çok sanatçıyı TRT’ye kazandırdı.
TRT Radyosu bünyesinde Türk halk müziğine özel bir şube kurdu ve tarihi musiki eserlerinin kayıt ve yayınlarını gerçekleştirdi. Dini ve tasavvuf musikisi eserlerinin radyoda yayınlanmasını sağladı.
“Mevlana Anma Törenleri”nde yıllarca kurucu-yönetici ve neyzen başı olarak görev yapan Erguner’in Hulki, Kudsi ve Süleyman adlarında üç çocuğu oldu.
Sanatçı, 50 yaşındayken 17 Kasım 1974’te vefat etti ve Edirnekapı Şehitliği’ne defnedildi.