Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fatih Kacır Habert Türk’te gündeme dair soruları yanıtladı. Bakan Kacır’ın açıklamaları özetle şöyle: Yürüttüğümüz ekonomik program sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ve kabinemizin üyelerinin destek verdiği program. Enflasyonla birlikte aslında ortaya çıkan fiyat algısının bozulmasına dönük davranış sorunlarının gündemimizden çıkabilmesi için bu programa elimizden gelen katkıyı sunuyoruz. Sakı para politikasının uygulandığı dönemlerde konjonktürel olarak ekonomide bir miktar yavaşlama olabilir.
Türkiye son yıllarda muazzam bir sanayi hamlesi yaptı. Toplam sanayi istihdamımız tarihi zirveye yakın seviyede. Pandemi sonrası dönemde Türk sanayi gerçekten pandemi ile birlikte yaşanan küresel tedarik zincirinde kırılmalar neticesinde bir ihracat ve üretim potansiyeli yakaladı. Biz yüzde 19,5 yukarıdayız. İhracatta yüzde 95 sanayi ürünlerinden oluşuyor. Türkiye’ye muazzam bir üretim çeşitliliği ve esnekliği geldi. Türkiye geniş bir coğrafyada en fazla sayıda ürünü en fazla ülkeye rekabetçi şekilde ihraç edebilen ülke. Çin’den sonra bu kabiliyeti en geniş ülkeyiz. Sıkı para politikası sadece Türkiye’de değil dünyada da mevcut. Bizim en büyük pazarımız Avrupa.
“SANAYİCİLERİMİZ PROGRAMA DESTEK VERİYOR”
İmalat sanayimiz güçlü şekilde ihracata devam ediyor. Artık neticeyi daha güçlü şekilde göreceğimizi ümit ediyoruz. Şimdi beklentiler büyük ölçüde düzeldi. Mal enflasyonu yüzde 40 düzeyinde, hizmet enflasyonunda biraz daha katılık var. Enflasyonun gerilemesiyle birlikte, 2025’te faiz indirimlerin daha mümkün hale gelebileceğini öngörüyorum. Bugün Türkiye’nin en büyük 10-15 sanayi kuruluşundan ikisinin patronuyla görüşme yaptım. Her ikisi de ‘Evet yüksek faiz birtakım zorlukları beraberinde getiriyor, ama ne olur bu programdan vazgeçmeyin, söylediklerinizi yaptığınız müddetçe zorlukları hep birlikte geride bırakırız. Türkiye’nin temelleri sağlam. Öngörülebilirlik istiyoruz’ dediler. Türkiye hala Avrupa’dan çok daha gençtir. Bütün bu kabiliyetleri ile Türk sanayi önümüzdeki dönem çok başarılı bir performans ortaya koyacak.
“KOBİLERE İLAVE DESTEKLERİ DEVREYE ALACAĞIZ”
Önümüzdeki dönemde istihdam ağırlıklı KOBİ’ler için destekler olacak. İstihdamı korumalarına yönelik ilave destekleri devreye alacağız. Doğrudan KOSKEB desteklerini daha güçlü şekilde sunacağız. Bunlar tamamlandığında kamuoyuyla paylaşacağız. Türkiye bu sektörleri bugünleri kolay getirmedi. Bu kazanımlardan taviz vermek istemiyoruz. Pandemi sonrasında dünya pazarından aldığımız daha fazla paydan gösterdiğimiz performanstan da geri düşmek istemiyoruz. Enflasyon ve fiyat istikrarı ana politikasından taviz vermeyeceğiz. Bu desteği inşallah yılbaşından itibaren devreye almaya hazırlanıyoruz. İşsizlik beklenenden daha düşük seyrediyor, yüzde 8.6. İstihdam düzeyi en ileri düzey. 32,8 milyon. Bu yıl da istihdama ciddi ilave sağladık. Son 1 yılda 1,1 milyon istihdam sağlamışız. Bu aslında Türkiye’nin temel ekonomik dinamiklerinin gücünü gösteriyor.
“FİYAT DAVRANIŞLARININ DÜŞTÜĞÜNÜ GÖRECEĞİZ”
Farklı sektörlerde farklı sezonlarda fiyat oluşumlarını görüyoruz. Her biri diğer sektöre sirayet ediyor. Son aylarda diğer bütün başlıklarda ayrışan şekilde kira fiyatlarında artış gördük. Sınırın kalkması o neticeyi doğurdu. Eğitimde inanılmaz yüksek fiyat artışı gördük. Önümüzdeki dönem bu istisnai fiyat artışları kalkacaktır. Sanayicilerimizle sürekli birlikteyiz. Yaptığımız şehir ziyaretlerinde buluşuyoruz. Diyarbakır’a gideceğim önümüzdeki dönemde. Döviz kurunu olması gereken seviyenin altında ya da üstünde diye tarif etmek için baz nokta ile mukayese etmeniz lazım. 1 yıl önceden bakarsanız başka değerlendirme, 5 yıl önce alırsanız başka değerlendirme yaparsınız. Döviz kuru artışları yaşanmayan uzun bir dönemi tecrübe ettik AK Parti iktidarlarında. Bizim sanayi ve ihracatçımız 160 milyar dolarlara çıkardı. İhracat artışını mümkün kılan unsur döviz kurunun yükselmesi değil demek ki. Döviz kurunun yükselişi maliyet artışlarını da beraberinde getiriyor. Ekonomik istikrar programını başarıyla sürdürmemiz gerekiyor.
“ELEKTRİKLİ ARAÇLAR YAYGINLAŞIYOR”
Elektrikli araçlar giderek yaygınlaşıyor. Türkiye’de satılan her üç araçtan biri TOGG. Hem makam aracım TOGG hem kişisel aracım TOGG. TOGG’u aldığımdan beri diğer aracımı zannediyorum bir kere kullandım. Benim için TOGG’un yerli ve milli olması herşeyden kıymetli. Kolaylıkla evinizde şarj edebiliyorsunuz. Türkiye’de 20 binden fazla şarj noktaları var. 8 binden fazla hızlı şarj noktaları. Ben elektrikli araçların yaygınlaşmasının önünde şarj kaygısı engelinin büyük ölçüde kalmadığını değerlendiriyorum. Türkiye’de yaygınlaşma hızı iyi. Bu yıl 20 bine yakın TOGG yollara çıktı ve 40 bine geldi TOGG sayısı. Yılbaşından bu yana 60 bine yakın elektrikli araç yollara çıkmış oldu. TOGG bizim için elektrikli araç dönüşümünde başat unsur. Bu dönüşümün bir fırsata dönüşmesini arzu ediyoruz. Malumunuz sayın Cumhurbaşkanımız, Başbakanlığı döneminde bir iddia ortaya koydu. ‘Türkiye yerli otomobilini yapmalı’ dedi. 2019 yılında TOGG araçlarını sayın Cumhurbaşkanımızın teşrifiyle topluma tanıttık. Beğeni yüzde 90’ın üzerinde gerçekleşti. Maalesef bu projeye inanmayanlar oldu. Cumhuriyet Bayramı’nda TOGG araçlarının banttan iniş törenini gerçekleştirdik. 2023 Nisan-Mayıs’ta TOGG yollara çıkmaya başladı. Bugüne kadar 40 binden fazla TOGG Gemlik’te üretildi. Milletimiz inandı buna.
“8 KÜRESEL MARKAYLA GÖRÜŞÜYORUZ”
Türkiye’de bu işte de, savunma sanayinde de, yerli ve milli araçlarda siyasette bir kesim bu projeleri kabullenmekte güçlük çekiyor. Biz hep şunu vurguluyoruz, her siyasetçi, her lider kendi döneminde başarı hikayelerini toplumla paylaşacaktır. Ama bu projeler Türk milletinin ortak kazanımlardır. Biz şunu bekliyoruz; bunlar Türk milletinin evlatları tarafından yapılmıştır ‘bunları takdir ediyoruz’ desinler. Daha iyi yapma yetenekleri varsa yapsınlar. Milletimiz karar verecektir. Biz bir yandan da otomotiv sanayini dönüştürmeyi amaçlıyoruz. İhracatta lidek sektörümüzdür otomotiv. Bizim için hem teknolojik değr ve ihracat ölçeği itibarıyle çok kıymetli alan. Diğer markaların Türkiye’de yatırım için mevcut 8 küresel markayla görüşüyoruz. Dünyada büyük dönüşüm yaşanıyor. Dünyada 40 milyondan fazla elektrikli araç var. 25 milyondan fazlası Çin’de. Çin baterya teknolojisine yatırım yaparak fırsata dönüştürdü. Kendi markalarını ortaya çıkardı.
“FİNAL NOKTASINA GELMEK ÜZEREYİZ”
Türkiye’nin onlar için yatırım adresi olmasını arzu ediyoruz. Türkiye’de yatırım, üretim, arge yapmaları, istihdam sağlamaları Türkiye’nin kazanmasını beraberinde getirecektir. Biz Türkiye olarak Gümrük Birliği’ndeyiz. Tüm üye ülkelerle gümrüksüz şekilde alışveriş yapan ülkeyiz. Otomobil satışlarında yüzde 70’e yakın ithal araçların payı var. TOGG’un herhangi markayla rekabet etmesi veya etmemesi bizim ya da TOGG’un tercihine bağlı değil. Biz zaten rekabetin içindeyiz. Bu markalar başkaca ülkelere yatırımlar yapıyor, yine bunlar zaten Türkiye pazarına doğrudan giriş yapma imkanına sahip olacaklar. Bu markalarla rekabet edip, etmemek gibi bir durum sözkonusu olmayacaktır. BYD Türkiye’de bir yatırım ilan etti. Manisa’da otomobil fabrikası kuracak. Doğrudan 5 bine yakın tedarik zinciri ile birlikte 20 binden fazla istihdam oluşturacak. Bu marka Türkiye ile eşzamanlı Macaristan’da da yatırım yapacak. Bizim mutlaka bu dönüşümün kazanan ülkelerinden bir iolması lazım. Görüşmelerimiz devam ediyor, final noktaya gelmek üzere olduklarımız var. Diğer markaların Türkiye’ye yatırım yapmalarını sağlayacağız.
“HEDEF YILDA 500 BİN ARAÇ SATIŞI”
Elon Musk, sayın Cumhurbaşkanımıza Türkiye’den tedarikçi olduklarını, Türk tedarikçilerin kaliteli üretim yaptıklarını söyledi. Belki bir gün neden olmasın. Şu an sıcak görüşme yaptığımız firmaların içinde Tesla yok. 2030 yılındaa 500 bin üzerinde araç satışının gerçekleşmesini hedefliyoruz. Yıl sonu itibariyle zannediyorum 100 bine yakın olacak.
“ARGE KAYNAĞIMIZI YÜKSELTTİK”
Aranan eleman sorunumuz var. Organize sanayi bölgelerinde meslek liseleri yapıyoruz. Her alanda kol güçüyle yapılan işlere ihtiyaç azalmak zorunda. Önümüzdeki dönem bunu gözlemleyeceğiz. Mevcutta 208 üniversitemizin bulunması problem değil. Bu üniversiteki hocalarımızın araştırmalarını güncel ihtiyaçlarımızla örtüştürecek adımları sürdürmeliyiz. YÖK’ün attığı adımı önemsiyorum. 1 yılda yüzde 10’a yakın kontenjanı dönüştürdü. Yeni eklenen kontenjanların neredeyse tamamı dijital alanlarla ilgili oldu. Biz de üniversitelerle işbirliğinde önemli adım attık. Türkiye’nin ARGE insan kaynağını geçtiğimiz yıl 291 bine yükselttik. Özel sektördeki insan kaynağından, doktoralı çalışanların üniversitelerimizde kredili dersler almamızın önünü açtık. Avrupa’da önümüzdeki yıllarda yılda 2 milyon istihdam açığı oluşturacağı öngörülüyor. Müfredatları dönüştürmek, gençleri etkin şekilde yönlendirmek bütün dünyanın üzerine çalıştığı alanlar.
“GENÇLERİMİZ MESLEKİ EĞİTİME SICAK”
Bizim yapmamız gereken okulla, müfredatla sınırlı olmayan okul yaklaşımını, devrimini hep beraber hayata geçirmek. Burada özel sektör de elini taşın altına koyuyor. Bu yıl LGS’de tam puan alan öğrencilerin bir kısmı meslek lisesini tercih etti. Baykar Havacılık ve Uzay Teknolojileri Lisesi’ni tercih ettiler. ASELSAN Lisesi’ni tercih ettiler. Biz doğru başlıklarla gençleri yönlendirirsek mesleki eğitime sıcaklar. Önümüzdeki dönemde daha fazla adım atacağız. Sunduğumuz yatırım teşviklerinden yararlanan büyük ölçekli firmalara teşviklerin bir kısmını doğrudan eğitim alanında yatırımlara yönlenme zorunluluğu getireceğiz.
“MESLEKİ EĞİTİMLERİ HIZLANDIRACAĞIZ”
YÖK ikinci öğretim kontenjanlarını büyük ölçüde kapattı. 100 bine yakın 1 yılda kontenjan dönüşümü yaptı. 3-4 sene sonra bambaşka tablo göreceğiz. Zengin ülkeler, gelişmiş ülkeler sınıfına adım atmakta olan ülkenin ucuz işgücüyle dünya rekabetine çıkması gerçekçi değil. Bize robotları kodlayacak gençler lazım. Günün sonunda toplumun farklı kesimlerinde, nihayetinde kuaföre ihtiyacınız var. Yeri geldiğinde terziye ihtiyacınız var. Turizmde çalışacak insanlara ihtiyacınız var. Oralarda mesleki eğitime ihtiyaç var. Rekabet gücünün ucuz işgücü ile gelmesini beklememek lazım diye düşünüyorum. Rakiplerimiz de böyle düşünüyor. Şu anda Çin de ucuz işgücü ile rekabet yapmıyor. Bizim sanayi ve teknoloji tarafında yeni nesil yetkinlikleri güçlendirmek. Ama elbette ki hizmet sektörleri için mesleki eğitimleri hızlandırmalıyız.
“TÜRKİYE BU DÖNEMİN KAZANAN ÜLKESİ OLACAK”
Trump ilk seçiminde yeniden ‘Büyük Amerika’ sloganıyla seçilmişti. Biden döneminde de Amerika bu adımları devam ettirdti. Ana trend bütün dünyada bir korumacılık yaklaşımı ortaya konuluyor. 70 yıldır dünyaya serbest ticaret, küreselleşme adına ne diyceksek bunları vaz edenler bu yaklaşımları büyük ölçüde terk ettiler. Şimdi daha fazla gümrük duvarları konuşuluyor dünyada. Dünyanın en zengin en gelişmiş kabul edilen ülkeleri dahi neredeyse bütün sektörlerde pandemi sonrasında kendi ülkelerinde üretimi önceleyen adımlar atıyorlar. Her ülkenin daha fazla öz yeterlilik kazanma içinde olması muhtemelen sürpriz olmayacak. Ben Türkiye’de bu dönemin kazanan ülkesi olacağına inanıyorum.
“AVRUPA’DAN ÇOK FAZLA YATIRIM GELECEK”
Önümüzdeki dönemde Türkiye-ABD ilişkilerinin olumlu istikamette seyredebileceğini düşünüyorum. Avrupa özellikle son 20 yıla baktığımızda bütün teknoloji rekabetinde geri kaldı. Küresel ekonomiden aldığı pay da düştü. 27 ülkenin aldığı pay Çin’le eşit seviyede. Avrupa ile Amerika arasında makas da açıldı. Avrupa bir sıkışmışlık içinde. Birkaç problemi eşzamanlı yaşıyor. Avrupa’ya zaman ve imkan kazandıran Rusya’dan temin edilen ucuz enerjiydi. Bu şu anda kesildi. Avrupa’nın ucuz enerji tedariği ile rekabet gücünü sürdürme imkanı zayıflamış görünüyor. Avrupa markalarının Türkiye’de yatırımları çoğaltması ve rekabet güçlerini sürdürme çabası hem onların hem de Türkiye’nin lehine olacaktır. Türk sanayi aslında Avrupa ile çok entegre. 200 milyor doların üzerinde dış ticaretimiz var Avrupa ile. Önümüzdeki dönem Avrupa’dan çok fazla yatırım inşallah getireceğiz.
“TEDARİK MERKEZİNİN EN GÜÇLÜ ADAYLARINDAN BİRİYİZ”
ABD için Türkiye pekçok konuda çeşitlendirmek istediği tedarik merkezleri içinde en güçlü adaylardan biri. Bize düşen çok akıllı yaklaşımlarla her bir sektörde atacağımız adımlarla bütün bu fırsatları realize edebilmek. Önümüzdeki dönem için ümitliyim. Maalesef kuzeyimizde yaşanan savaş halen kızışıyor. Ufukta bir barış görülmedi. İsrail mezalimi, soykırımı halen durdurulmuş değil. Dünya sistemi bu soykırımın durmasını sağlayacak adımlar atmış değil. Bugün UCM Netanyahu kararını verdi. Ümit ederim bu karar etkin şekilde uygulanır. Uluslararası sistemin bu soykırımı ve İsrail saldırganlığını çoktan durdurması lazımdı.
“YENİ BAŞARI HİKAYELERİMİZ DEVAM EDECEK”
Savunma sanayinde Türkiye’nin caydırıcılık seviyesini en ileri düzeye çıkarma amacı var. Sadece 2024 yılında neler yaşadığımıza bakın. KAAN, Hürjet, Bayraktar TB3’ten bahsedebiliriz. Önümüzdeki birkaç yıl içinde çelik kubbeyi tamamlamamız lazım. Bizim zaten yıllardır geliştirmekte olduğumuz hava savunma sistemlerimiz var. Hava savunma sistemleri dediğimizde nihayetinde radar ve füze sistemlerinden bahsediyoruz. Şimdi yapmakta olduğumuz çelik kubbe projesi farklı görevlerde misyon icra edecek sistemleri tek bir komuta merkezinden yönlendirebilecek altyapı inşa etmek. Herhangi tehdit Türkiye’ye karşı harekete geçtiği anda bütün sistemleriniz o tehlikeyi bertaraf etme amacına hizmet etmelisiniz. Burada
ROKETSAN, TÜBİTAK, ASELSAN ve diğer paydaşlarla birlikte çalışma hızlı bir şekilde tamamlanacak. Füzelerimizin menzillerini daha ileri noktaya taşıyacağız. Daha ileri menzillere daha hızlı giden füzeleri geliştiriyoruz. Hedef; hiç kimsenin Türkiye’nin kılına dahi zarar veremeyeceğini aklından dahi geçiremeyeceği bir sistemden bahsediyorum. Bütün akıllı sistemlerde yerlilik gayreti içindeyiz. Türkiye bütün bunlarda inanılmaz kabiliyet seti oluşturdu. Çoğu gitti azı kaldı, zoru gitti daha kolayı önümüzde. Yeter ki bu projelere millet olarak sahip çıkalım. Savunma sanayinde muazzam ihracat kapasitesi geliştirdik. İHA pazarında dünyada yüzde 70’e geldik. Önümüzdeki dönemde milletimizi yeni başarı hikayelerle buluşturmayı devam edeceğiz.