CHP’li Bakan: Türkiye bir göç havuzuna dönüştü

VAN – Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Murat Bakan, Van-İran sınırındaki mülteci geçişlerini yerinde incelemek üzere geçen hafta sonunu Van’da geçirdi. Bakan’a, TBMM İçişleri Komisyonu Üyesi ve CHP Aydın Milletvekili Evrim Karakoz, CHP Göç Kurulu Üyesi Nuray Ekşi ve CHP Van İl Başkanı Seracettin Bedirhanoğlu eşlik etti.

CHP’li Bakan, Van’ın İran sınırındaki köyleri gezdi ve köylüler ile görüştü. İki günlük saha çalışmasının ardından Gazete Duvar’ın sorularını yanıtlayan Bakan, sınırdan günlük geçişlerin 300 kişiye ulaştığını, mültecilerin bir kısmının uyuşturucu ticaretinde kullanıldığını ve yakalanan mülteci sayısının tamamının kamuoyu ile paylaşılmadığını söyledi. Bakan: “Türkiye bir göç havuzu. Bu havuza giriş var, çıkış yok.”

CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan, Gazete Duvar Van Temsilcisi Kadir Cesur’un sorularını yanıtladı.

‘DUVARI AŞTIKTAN SONRA HİÇBİR ENGEL YOK’

Van’da ve sınırda incelemelerde bulundunuz. Sınırdaki birçok köye gidip, çok sayıda görüşme gerçekleştirdiniz. Ne gibi bilgiler edindiniz? İlk izlenimleriniz ne oldu?

Ben açıkçası sınır güvenliği diye bir şey olmadığını düşünüyorum. Ben sınırdan geçişlerin en yoğun olduğu bölgeye gittim. Ben buradan oraya gidene kadar emniyete de haber vermedim. Bir vatandaş olarak rahatça gittim. Dönerken de iki kontrol noktasından geçtim ama hiçbir güvenlik kontrolü ile karşılaşmadım. Kontrol olmadan geçtik, geldik. O iki güvenlik kontrol noktasını aşmak da çok zor değil. Dolayısıyla duvarı aştıktan sonra, özellikle kentlerde de ayrı bir kontrol noktası olmadığı için bu bölgeden İstanbul’a kadar geçişin önünde hiçbir engel yok.

‘İÇİŞLERİ BAKANLIĞI YA BİLMİYOR YA DA GÖZ YUMUYOR’

Sınırdan günlük geçişlerle ilgili sayısal bilgilere ulaşabildiniz mi? Son durum nedir?

Biz tabii ki ana muhalefet partisi olduğumuz için sivil-asker bürokrasiden bilgi kaynaklarımız var. Bize bilgi geliyor. Ülkenin geleceğiyle ilgili, özellikle göç politikalarıyla ilgili endişesi olan vatandaşlardan bilgi geliyor. Bilgi kaynaklarımız bize Van’da, günlük asgari 300 geçişin olduğunu söylüyordu ama İçişleri Bakanlığı ısrarla bunu reddediyordu. Biz burada sivil-asker bürokrasi ile iletişimimizi tekrar kurduk, görüştük ve köylülerle görüştük. Tüm yaptığımız görüşmeler aynı şeye işaret ediyor. İçişleri Bakanlığı burada ne olup bittiğini bilmiyor ya da biliyor ama göz yumuyor

Bakan, Van’ın İran sınırındaki köylerinde incelemeler yaptı.

‘YAKALANANLARIN TAMAMI KAMUOYU İLE PAYLAŞILMIYOR’

İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamalarda ‘kuş uçurtulmadığı’ söyleniyor. Ancak aynı bakanlığa bağlı olan Van Emniyet Müdürlüğü, periyodik olarak paylaştığı basın bültenlerinde yakalanan mültecilere ve organizatörlere yer veriyor. Nitekim geçtiğimiz hafta 21 mültecinin yakalandığı Van Emniyet Müdürlüğü tarafından bildirildi. Bu durumu nasıl değerlendirirsiniz?

İşte bu zaten İçişleri Bakanlığı’nın tutarsızlığını ortaya koyuyor. Van İl Emniyet Müdürlüğü, benim buraya gelişimden itibaren o bültenleri de kesebilir. Ama bugüne kadar tüm bültenlerine baktığınızda sınırı geçtikten sonra yakalanan göçmenlerle ilgili bilgi var. Bir de bizim yine buradan bir diğer bilgi ise yakalananlarının tamamının kamuoyu ile paylaşılmadığıdır. Anında deport ediyorlar. Ancak buradan deport edecekleri anda, diğer taraftan kaçakçıların haberi oluyor. Dolayısıyla çıkan tekrar giriyor.

‘AYNI ANDA ÇOK SAYIDA NOKTADAN GEÇİŞ YAPILIYOR’

Sınırda zorlu kış şartları oluşmaya başladı ve mülteci geçişleri bu mevsimde daha fazla artıyor. Bu şartlarda sınırı geçmek ve hatta kent merkezlerine ulaşmak nasıl mümkün olabiliyor?

Özellikle soğuk havalarda, fırtınalı havalarda, havanın kapalı olduğu dönemde sınırdaki gece görüş sistemleri, termal kameralar ve dronların etkisi ortadan kalkıyor. Bizim aldığımız bilgiye göre; aynı anda çok sayıda noktadan geçiş yapılıyor. Geçmişte sınır duvarını aşmak için bir merdiven kullanıyorlardı. Şimdi artık ip merdiven kullanılıyor. Sınıra yakın olan köylerden ve yola yakın noktalardan geçiş tercih ediyorlar. Yani yürüme mesafesini kısaltarak, oradaki güvenlik görevlilerinin müdahalesine imkân vermeden geçişi sağlıyorlar.

Tren raylarını takip ederek Van’a ulaşan Afganistan uyruklu mülteciler (Fotoğraf: Ruşen Takva)

‘İRAN, SINIRA KADAR GELMELERİNE MÜSAADE EDİYOR’

Sınırın diğer tarafındaki İran, mültecilerin Türkiye’ye geçişine nasıl bakıyor?

İran’daki Afgan nüfusun bir kısmı Şii. İran bunları makul göçmen olarak kabul ediyor. Onları sağlık, eğitim gibi birtakım haklardan yararlandırıyor ve iş veriyor. Bunların çocuklarının bir kısmını da savaşçı olarak kullanıyor. Yemen’de, Suriye’de ve başka yerlerde vekalet savaşında kullanıyor. Fakat Sünni kökenli olanların Türkiye sınırına geldiğini öğrenince İran güvenlik kuvvetleri hiç dokunmuyor. Yani sınıra kadar gelmelerine müsaade ediyor. İran teşvik ediyor.

‘HEDEF ÜLKE TÜRKİYE’

Peki, Afganistan’dan gelen mülteciler için Türkiye yalnızca bir geçiş güzergahı mı yoksa bir hedef ülke mi? Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Afgan mülteciler üzerine yapılan akademik çalışmalar, yüzde 50’sinin hedef ülkesinin Türkiye olduğunu söylüyor. Yani gelenlerin zaten yüzde 50’si başka bir yere gitmek istemiyor. Türkiye onlar için yaşanabilir bir ülke. Özellikle Sünni Peştular buradaki iktidarla özdeş. Özellikle, Nakşi geleneğinin Halidiye kolu, bunu böyle görüyor. Taliban rejimindeki güvenlik probleminden değil Afganistan’dan gelenlerin çoğu artık ekonomik sebeplerle geliyor.

‘TEŞVİK EDİCİ KONUŞMALAR YAPILIYOR’

Türkiye’de iktidarın mültecilere yönelik yaptığı konuşmalar, Afganistan’da bir davet olarak mı algılanıyor?

Ben şu anki iktidarın bilhassa Afganistan’dan gelenlere sıcak baktığını düşünüyorum. Bunun bilinçli bir tercih olduğunu düşünüyorum. Çünkü baktığınızda, o coğrafyalardan Türkiye’ye gelinmesine yönelik teşvik edici konuşmalar yapılıyor. Birleşmiş Milletler’de yapılan konuşmada, ana muhalefeti suçlayan, ‘Bunlar çok acımasız’ dediği, ‘Biz bunlara bakıyoruz, barındırıyoruz’ dediği konuşma anında Afganistan’daki yerel dillere çevrilerek servis edildi.

‘GÖÇMENLE BERABER UYUŞTURUCU DA GELİYOR’

İran ile Türkiye arsındaki sınır yalnızca göç değil, aynı zamanda bir uyuşturucu rotası olarak da kullanılıyor. Bizim edindiğimiz bilgiler, bazı mültecilerin uyuşturucu sevkiyatında kullanıldığı yönünde. Sizin bu konuda tespitleriniz neler?

Göçmen kaçakçılığı, bir ekonomiye dönüşmüş durumda. Bununla beraber uyuşturucu da geliyor. Özellikle metamfetamin geliyor. Yakalananların çantalarında en fazla yarım kilo ya da bir kilo uyuşturucu bulunduğunu öğrendiğimde, bunu çok önemli bir tutar olarak görmemiştim. Ama burada göçmen kaçakçıları ile irtibatta olanlar, benim görüştüğüm birtakım kaynaklarım şunu söylediler: Onlarca grubun içinde dağıtıyorlar. Her birinin çantasına yarım kilo, bir kilo koyuyorlar. Bir tanesi yakalansa bile, uyuşturucunun yüzde 80’ini, 90’ını bu şekilde Türkiye’ye geçiyorlar.

‘TÜRKİYE’YE GİRİŞ VAR, ÇIKIŞ YOK’

Bütün bunlar yaşanıyorken, iktidarın göç politikası ile ilgili ne dersiniz?

Dünyada şu an, özellikle Avrupa Birliği ülkelerinin tamamı, sınırlarının dışında göçü yönetmeye çalışıyor. Göçü dışarıda karşılamaya yönelik adımlar atıyor ama Türkiye bir göç havuzu. Bu havuza giriş var, çıkış yok. İçişleri Bakanlığı ne diyor? ‘Bizden Avrupa’ya göçmen gitmiyor.’ Ama açıklamalarında tutarsızlık var. Nasıl bir tutarsızlık var? 700 bin küsur geçici koruma altındaki Suriyeli göçmenin adreslerinde bulamadığını söyledi. Kısa bir süre sonra da bunların Avrupa Birliği’ne geçtiğini söyledi. Eğer bizim sınırlarımız kapalıysa, Avrupa Birliği’ne kimse geçmiyorsa, bunlar nasıl geçti? Bizim tespitimiz şu; Türkiye içindeki resmi sayıyı azaltmaya yönelik hamleler bunlar. Bunları tespit edemiyorlar. Nerede olduğunu bilmiyorlar ve sayıyı azaltmaya yönelik hamle yapıyorlar

‘VATANDAŞLIKLARINI İPTAL EDECEĞİZ’

İktidara aday bir siyasi partisiniz. Yakın gelecekte, iktidar olmanız durumunda, siz nasıl bir yol izleyeceksiniz? Mesela, Türkiye’ye mülteci olarak gelmiş ve daha sonra burada vatandaşlık almış kişiler var. Onlarla ilgili nasıl bir karar alacaksınız?

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını yasal yollardan alan ve bununla ilgili tüm hukuki süreçleri tamamlayanlar var ama bunların büyük çoğunluğu yasal olarak almadı. Mesela Afganistan’dan gelenlerin Türkiye’de ne geçici ikamet izni ne de uluslararası koruma alma imkânı yok. Çünkü bir güvenli ülkeyi aşarak geliyorlar Türkiye. İran’ı aşarak gelmiş bir kişiye, burada vatandaşlık verdiğinde, bu uluslararası hukuk açısından doğru değil. Bir de istisnai olarak vatandaşlık verdikleri var, Suriye’den getirdikleri. Bunlar da yasa dışı olarak vatandaşlık almıştır. Türkiye’deki kanunlara uymayan, belli oranda Türkçe konuşamadan, kendini ifade edemeden, Türk kültürünü tanımadan, hiçbir koşulu yerine getirmeden vatandaşlık alanların tümünün vatandaşlığını derhal iptal edeceğiz. Fakat, Türkiye’ye gelmiş, yasal başvurularını yapmış, uluslararası ve Türk hukuku nezdinde tüm kurallara uymuş kişilerle ilgili yapılabilecek bir şey yok ama bunlar şu an vatandaşlık alanların pek azıdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir