Atina’da 1973 Öğrenci Direnişi

Yunanistan’ın başkenti Atina’daki Politeknik Üniversitesi’nde 1973’te başlayan öğrenci direnişi, Yunanistan’da 1967-1974 yıllarında hakim olan cunta rejimine karşı direnişin sembolü olarak tarihteki yerini aldı.

Kişisel özgürlüklerin askıya alınması, siyasi partilerin kapatılması, muhaliflerin sürgüne gönderilmesi veya tutuklanıp işkenceye maruz kalması gibi baskı unsurlarını temel alan cunta rejimi, ülkenin sosyo-ekonomik yapısında da tahribata yol açtı.

Toplumun hemen hemen tüm kesimlerinde duyulan rahatsızlık, Politeknik Üniversitesi’ndeki öğrenci ayaklanmasının tetiklediği kapsamlı direnişin temel taşını oluşturdu.

Duyulan rahatsızlığın ilk yansımaları, Yunan jeoloji öğrencisi Kostas Yorgakis’in 1970’te darbeyi protesto etmek için İtalya’da intihar etmesi ile üniversite öğrencilerinin protesto amacıyla derslere girmemesi ve öğrencilerin zorla askere alınmasına tepki olarak Atina Üniversitesi Hukuk Fakültesinde öğrencilerin okul binasını işgal etmesi gibi eylemler oldu.

Askeri darbe ile iktidarı ele geçiren cunta rejimini protesto amacıyla Politeknik Üniversitesi’nde 14 Kasım 1973’te başlatılan eylem ise çığ etkisiyle toplumun büyük çoğunluğunu direnişin içerisine kattı.

Politeknik Üniversitesi’nde öğrenci direnişi

Öğrencilerin 14 Kasım 1973’te başlattığı eylem kapsamında üniversitede, öğrencilerin kurduğu radyo ile cunta yönetimine karşı mesajlar yayımlandı.

Geçici hükümetin 17 Kasım 1973 sabahı Politeknik Üniversitesi’ne gönderdiği tank, üniversite merkez kapısını yıkarak içeri girdi. Olaylar sırasında bazı öğrencilerin ezilerek can verdiği söylense de bu ölümler resmi kayıtlara geçmedi.

Öğrencilerin üniversiteden çıkarılmasına rağmen olaylar devam etti. Başta Politeknik binası olmak üzere Atina çevresinde çok sayıda kişi, polis ve asker müdahalesiyle hayatını kaybetti ve yaralandı.

Olaylarda hayatını kaybedenlerin sayısı uzun yıllar kesinliğe kavuşturulamasa da Ulusal Araştırma Merkezi 2003’te ölü sayısını 24 olarak açıkladı.

Bir demokrasi mücadelesi olarak başlayan Politeknik Üniversitesi eylemleri cunta yönetimi için sonun başlangıcı olurken, 17 Kasım da özgürlük ve demokrasi için verilen bu mücadelenin her yıl anıldığı bir gün olarak tarihteki yerini aldı.

Cunta rejimi 1974’te son bulsa da bu dönemden geriye can kayıpları, baskı ve işkencelerle dolu tanıklıklar kaldı.

“Diktatörlük Karşıtı Demokratik Direniş Müzesi’nde” işkence izleri

O dönemde demokrasi ve özgürlük mücadelesinin içinde bizzat bulunmuş Nikos Manios ve Yannis Aryirokastritis, AA muhabirine, cuntanın, kendisine karşı gelenlere işkence uyguladığı ve sonradan müzeye dönüştürülen binada fotoğraflar eşliğinde geçmişe ışık tuttu.

Cunta döneminde hem cezaevinde yatmış hem de Yaros Adası’na sürgün edilmiş bir mücadeleci olan Manios, o dönem birçok eyleme katıldığını ve dönemin mahkemelerinde 250 yıl hapsinin istendiğini aktardı.

Manios, cunta rejimine karşı mücadele edenleri demokrasi sevdalıları olarak tanımlayarak, cunta yönetiminin bu mücadeleyi verenleri hapis, işkence, baskı, sürgün gibi cezalarla yıldırmaya çalıştığını ifade etti.

Dönemin cunta yönetiminin sorgu ve işkence için kullandığı, bugün “Diktatörlük Karşıtı Demokratik Direniş Müzesi” olarak kapılarını ziyaretçilere açan binada kendisinin de işkenceye uğradığını anlatan Manios, ordu içerisinde cunta yönetimine karşı gelenlerin de bu binada işkenceye maruz kaldığını kaydetti.

Manios, Silahlı Kuvvetler içerisinde cuntaya karşı direnenlerden biri olan Spiros Mustaklis’in de burada işkenceye uğradığını, bu nedenle işkenceye uğradığı odada kendisine özel bir anı köşesi bulunduğunu belirterek, “Bu yer (müze) eşsizdir. Zira, Yunanistan’da o dönem yönetimin siyasi mahkumları tuttuğu yerler sistematik olarak yok edildi ve artık çok fazla böyle örnek kalmadı.” diye konuştu.

Cunta döneminde sosyo-ekonomik sıkıntılar

Cunta yönetiminin özellikle son iki yılında ekonominin tamamen çöktüğünü, ekonomiyi canlandırmak için hiçbir kaynak kalmadığını ifade eden Manios, bunun dar gelirli halk üzerinde çok fazla olumsuz etki yarattığını kaydetti.

Manios, bu dönemde iş bulmanın zorlaştığını, işçi ücretlerinin düştüğünü aktararak, cunta yönetiminin sona ermesinde cuntaya karşı yapılan halk direnişi kadar, cuntanın çözemediği ekonomik ve sosyal sorunlar da olduğunu kaydetti.

Cuntaya karşı mücadeleye geniş tabanlı destek

Erkek kardeşinin de bugün Diktatörlük Karşıtı Demokratik Direniş Müzesi olan bu yapıda, cunta yönetiminin işkencesine maruz kaldığını aktaran Aryirokastritis o günlerin toplumun hemen hemen her kesiminde büyük acılara sahne olduğunu söyledi.

Aryirokastritis, toplumun cunta diktasına karşı ilk günden itibaren farklı yöntemlerle mücadele ettiğini, baskı ve tutuklamalar arttıkça cunta yönetimine karşı direnişin de güç kazandığını belirtti.

Politeknik Üniversitesi’nde öğrencilere uygulanan şiddetin ardından, geniş kapsamlı bir öğrenci direnişinin başladığını ifade eden Aryirokastritis, üniversite öğrencilerine daha sonra işçilerin, lise öğrencilerinin ve çiftçilerin de katıldığını kaydetti.

Aryirokastritis, “Özgürlük, demokrasi ve haklar için yürütülen bir mücadele olan Politeknik direnişi, ülke geneline yayılmış bir direniş haline geldi. Öte yandan, uluslararası bir karakter de kazandı.” dedi.

Tayland ve Fransa gibi ülkelerden de direnişe destek geldiğini belirten Aryirokastritis, cuntaya karşı bu kadar kapsamlı bir direnişin oluşmasının temel sebebi olarak cunta yönetiminin tüm hak ve özgürlüklere getirdiği kısıtlamaları gösterdi.

Aryirokastritis, Yunan halkının işkencelere, ölümlere karşı dayanacak gücü kalmadığı için barış içinde bir yaşam arzusuyla demokrasi arayışına girdiğine işaret ederek, “İnsanı altın kafese de koysan, özgürlüklerini kısıtlarsan direniş gösterir.” diye konuştu.

Yunan halkının, cuntanın yönetime geçtiği ilk günden itibaren dikta rejimi ile mücadele ettiğini ifade eden Aryirokastritis, kendisinin de Politeknik Üniversitesi’nde aktif mücadeleye katıldığını aktardı.

Aryirokastritis, Politeknik Üniversitesi’ndeki direniş sırasında çekilmiş ve bugün müze duvarında tarihe tanıklık eden kendisine ait fotoğrafı göstererek, bu mücadeleye katılmış çok sayıda arkadaşı ile hala Hapsedilmiş ve Sürgün Edilmiş Direnişçiler Birliği çatısı altında demokrasi ve özgürlük bilincini genç nesillere aktarmaya çalıştıklarını kaydetti.

17 Kasım

Her yıl 17 Kasım’da Politeknik Üniversitesi önünde toplanan halk, Parlamento binasının bulunduğu Sintagma Meydanı’ndan geçerek, ABD’nin Atina Büyükelçiliğine doğru anma yürüyüşü gerçekleştiriyor. Yürüyüşte, ” Ekmek, eğitim, özgürlük” sloganları atılıyor.

“Diktatörlük Karşıtı Demokratik Direniş Müzesi”

Başkent Atina’da bulunan, cunta rejimi tarafından sorgu ve işkence merkezi olarak kullanılmış olan bina bugün “Diktatörlük Karşıtı Demokratik Direniş Müzesi” olarak hizmet veriyor. Müzede tarihe tanıklık eden fotoğraf, belge ve eşyalar bulunuyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir