İliç’te ikinci bilirkişi raporundan da tesiste, ÇED ihlali olmadığı ortaya çıktı. Bilirkişi Heyeti, belirli bir proje veya gelişmenin, çevre üzerindeki önemli etkilerinin belirlendiği bir süreç anlamına gelen Çevresel Etki Değerlendirmesi’ne (ÇED) onay veren veya imzası bulunan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yetkililerinin de “kusursuz olduğunu” bildirdi.
Habertürk’ten Muharrem Sarıkaya’nın haberine göre, heyet raporunda kayan yığın liçinin depolanmasının büyük bir mühendislik hesaplaması gerektirdiğine dikkat çekerek, bunun gözle tespitinin olanaksız olduğuna vurgu yaptı. Raporda, kaza sonrası insan sağlığını etkileyen gelişmeye rastlanmadığını da kayda geçirdi.
Numune analizlerinde “içeriğindeki siyanür, metan, arsenik değerinin olması gerekli seviyede bulunduğunun tespit edildiği” belirtilirken, “toz, gürültü ve atık/atık sularla ilgili parametrelerin saha ölçümlerinde sınır değerleri aşmadığı gözlemlenmiştir…” denildi.
İLK RAPOR VE YÖREDE BULUNANLARIN GÖRÜŞLERİYLE ÖRTÜŞÜYOR
Kaza sonrasına ilişkin Ankara ve Yıldız Teknik üniversitelerinden bilim insanları tarafından hazırlanan raporlarda da benzer görüşler yer aldı. Dolayısıyla Başsavcılığın oluşturduğu heyet raporu ile iki üniversitenin verdiği ilk rapor ve yörede bulunanların görüşleri örtüşüyor.
İliç’teki yetkili isimler, yöre halkı ve madende görev yapan mühendisler, o dönem yaptıkları açıklamalarda, Fırat’a siyanür dahil insan sağlığını etkiyecek bir karışımın kaza sonrası akmadığını belirtti, ÇED raporu kapsamında kalındığına vurgu yaptı.
“DOĞRUDAN İLİŞKİ KURULAMAZ”
Başsavcılığın hazırlattığı raporun sonuç kısmında da “Şirketin ÇED raporu doğrultusunda yürüttüğü operasyonlar ve meydana gelen olay arasında doğrudan bir ilişki kurulamayacağı” görüşüne yer verildi.
Yığın liçlerinin önemli bir mühendislik tasarımı olduğuna vurgu yapan heyet raporunda, “Mühendislik tasarımını yapan şirketlerin tasarımlarında gerçeği yansıtmayan parametre değerleri kullanıldığını” belirtti.
Bunun ne anlama geldiği ise köprü örneği üzerinden yanıtlandı:
“Bir köprünün mimarlığı ile yapım mühendisliği ayrıdır. Mimari tasarımda öyle bir hata yapılır ki, koca köprüye küçük bir deniz aracı çarptığında yıkılabilir. Kimse çıkıp da köprüyü yapan mühendisi hatalı bulamaz. Burada da aynı durum söz konusu. Yığın liçi de bir mimari plan üzerinde yükselir, ciddi mühendislik hesaplaması gerektirir…”
“YETKİLİLER ÇED’İN GEREĞİNİ YAPTI”
Heyet raporunda da benzer yaklaşım gösterilirken, yetkili mercilerin kendilerinden beklenen incelemeleri ÇED raporu kapsamında gerçekleştirdikleri ve buna uygun izin verdiklerinin tespit edildiği belirtildi.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı personeli ile ÇED İnceleme Değerlendirme Kurulu (İDK) üyeleri ile bu konuda uzman olmayan diğer kişilerin tasarım hatalarını tespit etme imkânlarının mümkün olmadığına vurgu yapılan heyet raporunda şu görüş yer aldı:
“Bakanlık personeli ile ÇED izni veren, İDK üyeleri ile bu konuda uzman olmayan yetkililerin görevleri kapsamında bir sorumluluğu bulunmadığı değerlendirilmektedir…”
“SUÇ İTHAF EDİLMESİ DOĞRU DEĞİL”
Madendeki patlatmaların bir hafta önce gerçekleştiği hatırlatılırken, yığın liçinin etkilemesinin bu kadar uzun süreye yayılmayacağı belirtildi ve şu noktaya vurgu yapıldı:
“Her koşulda zaten deprem kaynaklı dinamik yükleri dikkate alarak tasarlanması gereken kaymanın, patlatma kaynaklı geliştiğini söylemek doğru değildir. ÇED raporunun onaylaması konusunda Çevre ve Şehircilik Bakanlığına bir suç/kusur ithaf edilmesi doğru değildir.”
HAVA VE ATIK SU KALİTESİ NORMAL SEVİYEDE
Heyet, madendeki kazanın hava kalitesini bozduğu ve insan sağlığını etkilediğine ilişkin iddiaları da araştırdı.
Heyet raporunda, maden yakınındaki Sabırlı Köyü ve diğer yerleşimlerden elde edilen verilerin “Tüm genel ortalamasının olması gereken değerlerin çok altında bir sonuca ulaşıldığını” da kayda geçirdi.
Su, atık su ve hava kalitesinin 2024 için geçerli kısa ve uzun vadeli sınır değerleri aşmadığını bildirilirken, devamında şöyle denildi:
“Elde edilen ölçüm sonuçları incelendiğinde, ÇED taahhütlerinin yerine getirildiği ve okunan değerlerin Kimyasal Maddelerle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik gerekliliklerinin altında olduğu görülmüştür…”
“HUKUKA AYKIRILIK BULUNMUYOR”
Raporun sonuç bölümünde şu ifadeler yer aldı:
“Dolayısıyla, kazalar genellikle tasarım ve/veya işletme hatalarından kaynaklanıyorsa, ÇED raporu sorumlu tutulamaz… Anagold A.Ş Çöpler Kompleks Madeni 2. Kapasite Artışı ve Flotasyon Tesisi Projesi ÇED Olumlu Kararı’nda herhangi bir şekilde hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır…”
Başsavcılık 12 profesörün hazırladığı bu rapor kapsamında görüşünü oluşturacak ve kararını açıklayacak.
NE OLDU
Erzincan’ın İliç ilçesinin Çöpler köyündeki altın madeni sahasında 13 Şubat’ta meydana gelen heyelanda, dokuz işçi toprak altında kaldı. İş makineleri ile yüzlerce personelin katıldığı ve aylarca süren aramalar sonunda işçilerin cansız bedenlerine ulaşıldı. İşçiler gözyaşları arasında toprağa verilirken, olayla ilgili başlatılan soruşturmada 9 şüpheli tutuklandı, 2 kişi adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı.
İliç madeni, Türkiye’nin toplam altın üretiminin üçte birini gerçekleştiriyor