İSTANBUL – Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA), 2023-2024 adli yılı boyunca izlediği ifade ve basın özgürlüğü davalarını ele aldığı 2024 Adalet Gözlem Programı Raporu’nu Taksim’de İstanbul Opera Otel’de düzenlediği bir panelle açıkladı. İnsan Hakları Derneği Eş Genel Başkanı Eren Keskin, T24 yazarı, gazeteci Tolga Şardan ve Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Sekreteri Gülsüm Kav’ın konuşmacı olduğu panele çok sayıda gazeteci, avukat ve sivil toplum kuruluşları temsilcileri de katıldı.
Rapora göre 1 Eylül 2023 ile 20 Temmuz 2024 arasında MLSA’nın gözlemlediği 281 davada toplamda toplam 1.856 kişi yargılandı. Yargılananların yüzde 46,3’ü aktivist, yüzde 20,25’i öğrenci ve yüzde 19,7’si ise gazeteciydi. Bu dönemde 860 aktivist, 376 öğrenci, 366 gazeteci yargılandı. Bunun yanı sıra siyasetçiler, avukatlar, akademisyenler ve sanatçılar da düşüncelerini ifade ettikleri için mahkeme karşısına çıktı. Raporda göre halen 21 gazeteci cezaevinde bulunuyor.
Raporda ifade özgürlüğüne yönelik davaların büyük çoğunluğunun devlet yetkililerine yönelik eleştiriler ve toplumsal protestolara katılım gerekçesiyle açıldığı vurgulandı. Aktivistler ve öğrenciler genellikle toplumsal protestolar nedeniyle “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet” suçlamasıyla yargılandı.
GAZETECİLERE AÇILAN SORUŞTURMALAR
Gazeteciler ise haber içerikleri ve yorumları nedeniyle hedef alındı. “Silahlı terör örgütüne üye olmak” suçlamasıyla yargılanan 187 kişinin yüzde 64,2’sini gazeteciler oluşturdu.
Gazeteciler ayrıca “cumhurbaşkanına hakaret” (yüzde 38,1) ve “kamu görevlisine hakaret” (yüzde 37,6) suçlamalarıyla da sıklıkla karşılaştı. “Sansür yasası” olarak bilinen TCK 217/A kapsamında “halkı yanıltıcı bilgiyi yaymak” suçlaması da bu dönemde iktidarın hoşuna gitmeyen haberler yazan gazetecilere karşı kullanılan yeni bir araç haline geldi.
DEVLET YETKİLİLERİ DAVALARDA TARAF
Devlet görevlilerinin taraf olduğu davalara ilişkin bulgular da raporun dikkat çekici verilerinden. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, devlet görevlileri ve polislerin şikâyetçi olduğu 107 davada toplam 230 kişi yargılandı. Bu davaların yüzde 64’ünde sanıklar gazetecilerdi.
ADİL YARGILANMA SORUNU DEVAM EDİYOR
Raporda, izlenen duruşmaların yüzde 68,4’ünde adil yargılama hakkı ihlali tespit edildi. Duruşmaların geç başlaması, savunmaların kesilmesi, sanıklara söz hakkı verilmemesi ve mahkeme salonlarındaki yetersiz fiziksel koşullar öne çıkan sorunlar arasında yer aldı. Ayrıca, polislerin mahkeme salonlarında bulunması da gözlem raporlarına yansıdı.
BİR CEZALANDIRMA ARACI: TUTUKLAMA
Rapor, tutuklamanın gazeteciler için bir cezalandırma aracı olarak kullanıldığını ortaya koyuyor. Türkiye’de 1 Eylül 2023’te 30 gazetecinin tutuklu bulunduğu belirtilirken, bu sayı dönemin sonunda 21’e düştü. Bir diğer çarpıcı bulgu, gazetecilerin uzun süreli tutukluluklarının beraat kararlarıyla sonuçlanması ve gazetecilerin tutuklanıp 5 veya 10 günlük süreler sonunda tahliye edilmeleri oldu.
MARIA RESSA: KRİTİK BİR ZAMANDAYIZ’
Nobel Barış Ödüllü Gazeteci Maria Ressa da panele bir mesaj gönderdi:
“Bugün yaptığınız işin her zamankinden daha da önemli olduğunu size hatırlatmak istedim. Çünkü demokrasi, araştırmacı gazeteciler ve gazetecilik olmadan işleyemez. Özellikle dünyanın çeşitli yerlerindeki 2024 seçimlerinden sonra gazeteciler ve basın kurumları her geçen gün daha fazla davaya maruz kalıyor. 2018 yılında Rappler’e karşı 24 farklı soruşturma başlatılmıştı. Bir buçuk yılda avukat ve mahkeme masraflarımız bir buçuk milyon dolara ulaştı. Gönüllü avukatlar ve destekçilerimizin yardımıyla üstesinden geldik. Ve elbette yıldırma politikalarının haberciliğimize etki etmesine izin vermeyecek güçlü bir irade sergiledik. Şunu söylemek istiyorum: Gazeteciler için kritik bir zamandayız ve gazetecileri savunan avukatlar için de kritik bir zamandayız. Umarım bizi ileriye taşıyacak yolu buluruz ve bunun için bugün yaptığınız iş çok önemli.”
EREN KESKİN: 90’LARI ÇOK AĞIR YAŞADIK AMA İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ KOLAYDI
İnsan Hakları Derneği Eş Genel Başkanı Eren Keskin şunları söyledi: “Bu tür konuları konuşurken cumhuriyetle başlamak gerekiyor. Çünkü 90’lar 80’leri konuşursak eksik kalır. Kuruluşta tek bir kimlik esas alındı. Diğerlerini asimilasyonla, soykırımla yok ettiler. Bir kesimi yok etmediler. Kürtler. O yüzden bu topraklarda mesele olarak kaldı. Ermeni soykırımını konuşmak yasak. Kürdistan’ı konuşmak yasak. 90’ları çok ağır yaşadık ama ifade özgürlüğü bugüne göre daha kolaydı. Bügün 90’lar gibi öldüremiyorlar, yok edemiyorlar ama ifade özgürlüğü konusunda daha zor bir dönemdeyiz.”
TOLGA ŞARDAN: SIKINTILAR GÜNLER YAŞIYORUZ
Gazeteci Tolga Şardan, “Böyle bir süreç hiç yaşamadım. Sokaktan gelen, sokakta haber yapan bir gazeteciydim. Sıkıntılı günler yaşıyoruz. Geçici olacağını da düşünmüyorum. Muhalefetin de umurunda olduğunu düşünmüyorum. Umurlarında olduklarını gösteren parametrelerde görmüyorum. Son günlerin en büyük sıkıntısı etki ajanlığı. Gelen eleştirilerin ardından çektiler ama geri getirecekler. Çünkü dezenformasyon yasasından çok verim alamadılar” ifadelerini kullandı.
GÜLSÜM KAV: BU DAVALARI NEDEN İZLİYORUZ’
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Sekreteri Gülsüm Kav ise şunları söyledi: “Bir sorunu çözmek istiyorsak boyutlarını anlamak gerekiyor. Yargıda cinsiyetçilik raporunu yayınladık, bize dava açıldı. Bu davaları neden izliyoruz? Çünkü yargı görevini yapmıyor. Bu şekilde dosyalar kapatılıyor. Bu yüzden ikinci raporumuzdan sonra bize de kapatma davası açıldı. Biz bu mücadelede kararlıyız. Dernek olmazsa başka bir yolda devam ederiz.”