Özgür Daniel Foster – Aybüke Pusat: Biz ikili olmadık, biz ‘sıkı ikili’ olduk

nlar bu proje sayesinde tanıştı. Biri güzel, biri yakışıklı ve ikisi de yetenekli. Uzun çalışma süreleri sonucunda artık çok yakın iki dost olmuşlar. Adeta bir yapbozun parçaları gibiler, Özgür’ün sakinliğini Aybüke’nin enerjisi tamamlıyor. Başlıyoruz sohbete…

İkinizin de ilk tiyatro deneyimi. Hep ‘sahne tozu yutmak’ sözünden bahsedilir. Var mıymış öyle bir şey?

Özgür Daniel Foster: Evet, sahnede olmak, performansımı seyirci önünde sergilemek mesleğimi gerçekten hakkıyla yaptığımı hissettiriyor. Sahneye adımınızı atar atmaz bambaşka bir hava çekiyor sizi kendine doğru. Her yeni performans yeni bir seyahat gibi.

Aybüke Pusat: Oyuncu olarak ilk kez sahnedeyim. Kamerada kendimi genellikle edilgen hissetmişimdir. Sahne daha organik, anda ve etken olabileceğin bir alan. Sahne tozu benim için bu demek.

 

‘İYİ Kİ TANIMIŞIM DEDİM’

Birbirinizi daha önceden tanıyor muydunuz?

Aybüke Pusat: Özgür’ü uzaktan tanırdım. Adını bilirdim yani. Tam olarak kim olduğunu sahnede öğrendim. Biz ikili olmadık, biz ‘sıkı ikili’ olduk artık. Duygusal olarak en çıplak anlarıma şahit oldu ve hiç geri adım atmadan kendini de bana aynı çıplaklıkla ifade etti. Kendisine ve karşısındakine bu kadar dürüst bir partner bulmak çok zor.

Özgür Daniel Foster: Bu projeyle tanıştık ve iyi ki tanımışım dedim. Aybüke delidolu, açıksözlü, çalışkan ve en önemlisi etrafındaki herkesi daima düşünen, desteklemeye çalışan biri. Bence sıkı bir ikili olduk.

Birbirinizde sizi en çok ne etkiledi?

Özgür Daniel Foster: Aybüke direkt biri, içi dışı bir, bu her insanda kolay bulunan bir özellik değil maalesef, bu nedenle dobra oluşu diyebilirim.

Aybüke Pusat: Ne kadar güzel olduğunu düşündüm ilk karşılaştığımda. Fiziksel olarak zaten diyecek bir şeyim yok. Zaten görmemek mümkün değil güzelliğini. Yanı sıra ne kadar her şeyi görmeye, öğrenmeye, dinlemeye, anlamaya açık diye düşündüm. Özgür’ün güzelliği buradan geliyor bence.

Chaplin’in hayatını canlandırma projesi size nasıl geldi?

Özgür Daniel Foster: ‘Chaplin’ yapımcımız Mert Siliv’in benimle tanışana kadar ertelediği, uzun yıllardır hayalini kurduğu bir projeymiş. Çalışmaya başladıktan altı ay sonra “Bu sene anaakıma proje yapmayalım, senin sahnede olman lazım” dedi. ‘Charlie Chaplin’i duyduğumda hikâyemin gerçekten başka bir yola gideceğinin farkındaydım. Bir hafta değişken bir ruh haline sahip şekilde kendimle savaştım. Sonra bir sabah uyandım ve Mert’i aradım, “İnancın inancımdır” dedim, bu yola çıktık.

Aybüke Pusat: Dans ederken sahnedeydim hep. Bildiğim ve çok keyif aldığım bir şeydir sahne sihri. Kamera önü disiplinine geçtikten sonra pek fırsatım olmamıştı. Farklı bir sanat disiplininde sahnede olmak hep arzuladığım şeydi. Bir gün menajerim aradı, “Hazır mısın en çok arzu ettiğin şeye tekrar sahip olmaya” dedi. Hemen anladım ne olduğunu.

Karakterlere nasıl hazırlandınız?

Özgür Daniel Foster: Yoğun bir hazırlık dönemi geçirdim. Hem hareket hocam hem de oyunumuzun hareket koreografı Prof. Dr. Tuğçe Tuna ile çalışmalarımıza başladık. Chaplin’in beden tavrını ve motivasyonunu analiz ederken Amerika’dan gelen, ‘Chaplin’ filminde Robert Downey Jr. ile çalışmış ve danışmanlık yapmış Daniel Richard Kamin’le çalışma fırsatım oldu. Nefes kondisyonumu ve vokal performansımı geliştirmek için şan eğitmeni Günay Acar ile derslere başladım. Kondisyon ve oksijen kapasitemi arttırmak için bol bol yüzdüm, beslenme düzenimi değiştirdim. Chaplin’in otobiyografisi başta olmak üzere yazılmış tüm biyografileri okudum. 82 filminin tamamını tekrar tekrar izledim. Hakkında yapılmış belgeselleri seyrettim. Chaplin’in bestelediği ve beğendiği besteleri dinledim.

Aybüke Pusat: Elimizdeki en büyük ve direkt kaynak Chaplin’in otobiyografisi. Hayatıyla ilgili yazılmış çok kaynak ve çekilmiş belgesel var. Neticede dünyada onu tanımayan yok; ürettiklerinin üzerinden neredeyse 100 sene geçmiş olsa dahi. Çoğu filmini zaten bu projeye katılmadan önce izlemiştim oyunculuk anlamında her düsturu zaten takip ediyor olduğum için… Sonrasında daha detaylı okumaya ve izlemeye başladım. Her yazılı ve kayıtlı kaynağa bakmışımdır.

 

‘KADINLAR HASSAS NOKTASI’

Chaplin’in iyi ve kötüsüyle sizi etkileyen yanları oldu mu?

Özgür Daniel Foster: Chaplin’in etkileyici hikâyesi zorlu bir yaşamda var olma mücadelesi. Hayatı boyunca hayalleri ve hedefleri için çalışmış, zorluk çekmiş, bu süreçte birçok hata da yapmış. Sonuçta insanız, hepimiz hata yapıyoruz. Chaplin’den hep pozitif anlamda etkilendim. Ben de yorulmadan çalışmaya, hayallerimi hedeflere, hedeflerimi sonuca ulaştırmaya çalışıyorum.

Aybüke Pusat: Chaplin’in işini çok ciddiye alması, sanatını, kültürünü, dilini dahi bilmediği dünyanın ücra köşesindeki insanlara ulaştıracak kadar globalleşebilmesi beni en etkileyen yanı. Kim olursan ol, dünyanın neresinde yaşıyorsan yaşa, Şarlo (Chaplin’in yarattığı karakter) eminim bir tarafıyla sana dokunur. Kadın olarak, oyuncu olarak eleştirdiğim yönleri var. Ama bunlar sosyal hayatıyla alakalı. Kadınlar hep onun hassas noktası olmuş ve ilişkilerini doğru yönetememiş. Ama yine de filmlerinde kadınların konumlanışı o dönemin kadın ve feminizm anlayışına göre ileri görüşlü.

 

‘DEĞİŞMEYEN TEK ŞEY DUYGULAR’

Her şeyin siyah beyaz çekildiği bir dönemde, hiç ses olmadan oyunculuk yapmak ister miydiniz?

Özgür Daniel Foster: Oyunumuzda sessiz film performe ettiğimiz bir bölüm var, seyirciden şahane tepkiler alıyoruz. Sözler eylemlerimizin önüne geçiyor, o yüzden sadece beden dilimi kullandığım bir performans sergilemek her zaman isterim.

Aybüke Pusat: Elbette tecrübe etmek isterdim. Klasik balenin temelleri bale tarihçilerinin mimik ve maskarad dediği parçalarla başlamış. Daha bugünkü teknik gelişmeden çok önceleri abartılı dans hareketleri ve sözsüz oyunculuk görüyoruz. Klasik bale eserlerinde de böyle parçalar var. Her eserde en hoşuma giden kısımlar onlar olmuştur. O yüzden hiç yabancılık çekmezdim.

O günlerden bugünlere oyunculukta ve film teknolojisinde çok şey değişti. Sizce değişmeyen ne oldu?

Aybüke Pusat: Hâlâ Şarlo’ya aynı şekilde gülüyoruz. Sanki yayımlanışının ilk günü gibi. Değişmeyen şey, hepimize benzeyen ve aynı zamanda hiç benzemeyen hayal ürünü birinde sürekli kendimizden parçalar aramamız sanırım.

Özgür Daniel Foster: Duygular. Evet, teknolojiyle birlikte film endüstrisi çok gelişti, değişti. Dolaylı olarak oyunculukların ve bu endüstride çalışan emekçilerin motivasyonları değişmiş olabilir. Sadece duygular değişmez, sanat bu yüzden evrensel ve zamansız değil midir?

Aybüke Pusat

 

‘ÖZGÜR, NEŞELİ, FİLTRESİZ HİSSEDİYORSAM O AŞKTIR’

Seni ‘Chaplin’de nasıl bir karakterde görüyoruz?

Birçok karakterde. Bir bakıyorsunuz onun eşiyim, bir bakıyorsunuz sevgilisi, bazen yapımcısı. Altı karakter oynuyorum.

Dans ve müzik 3 yaşından beri hayatında. Bale yaptın, sakatlanınca bıraktın.
Bu disiplin ve sakatlık seni nasıl etkiledi?

Sakatlandığımda 18 yaşımdaydım ve hayatımda dans etmeden yaşayabileceğim hiç aklımdan geçmemişti. İnanılmaz hayal kırıklığına uğradım. Ama sonra hayat bana öyle güzel şeyler getirdi ki. Şimdi iyi ki sakatlanmışım diyorum.

“İyi biri olduğum söylenince mutlu oluyorum” demişsin. Sence iyi olmak ne demek?

Etrafımdaki herkese özverili olmaya gayret ederim. Hayat zaten yeterince zor. Her dokunduğumuz kişiye nezaketle yaklaşmanın önemli olduğunu düşünüyorum. O yüzden ‘iyi insan’ dedim. Normalde olması gereken bu. Bu hayatta tek başımıza değiliz. Beraber olunca her şey daha da kolaylaşıp güzelleşiyor.

Genelde seni romantik komedi işlerinde izledik. Sen aşkı nasıl anlatırsın?

Aşkın tanımı hayatımın her evresinde değişiyor. O yüzden hayatımın devinimi içinde biriyle özgür, neşeli, heyecanlı, filtresiz, özgüvenli hissediyorsam o aşktır benim için. Aşksız yaşamayı tercih et-
mem. Çünkü beni besliyor yakaladığım bu paralellik.

Bir yandan aksiyonu bol bir iştesin…

‘Teşkilat’ta rol alıyorum. Dövüş sanatları ve aksiyonu seviyorum. Başta çok çekiniyordum, zorlanıyordum. Ama bunu spora çevirince çok keyifli olduğunu anladım.

Özgür Daniel Foster

 

‘BU ARADA İLİŞKİM OLSAYDI BENİ KESİN TERK EDERDİ’

Chaplin’i oynarken sahnede seni en zorlayan ne oldu?

Başladım, su yolunu buldu. Zorlanmadım.

Daniel ismi ve Foster soyadı nereden geliyor?

Annem Türk, babam İngiliz olduğu için soyadım Foster. Daniel babamın, Özgür annemin seçtiği isim. İkisini de seviyorum.

Son konuştuğumuzda “Aşka bir süredir kapalıyım” demiştin. Şimdi durum ne?

İnan bir şey değişmedi. Daha doğrusu değişemedi (gülüyor). Kariyerime odaklandığımdan, aşka zaman ayırmak içime sinmiyordu. Bu arada bir ilişkim olsaydı ‘Chaplin’ hazırlıkları sırasında kesin beni terk ederdi. Gece gündüz çalıştığım, ofiste kaldığım geceler yaşadım. Aşk biraz daha beklesin, başarmam gereken hedeflerim var.

Mesleğe başladığından bu yana yavaş yavaş ilerledin ve artık sahnede ve başroldesin. Bu yükseliş sana ne hissettiriyor?

Yolculuğum çok keyifli, sindire sindire ve sağlam adımlarla ilerliyor. Arkamda kocaman, kalabalık bir ekip var, hepimiz arı gibi çalışıyoruz.

Geçen sene “Hayalim tiyatro yapmak” demiştin. Bu hayaline kavuştun. Şimdi hayallerin neler?

Planlarım çok ama elbette ‘Chaplin’ oyunu devam ediyor. Bu sezon İstanbul dışında, farklı şehirlere de turnelerimiz olacak. Aynı zamanda anaakım için okuduğum birkaç senaryo var. Bir bağımsız sinema projesi de yaz aylarında hayata geçecek.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir