15.37 – “NE YAPALIM, TAŞ MI YİYELİM?”
İlker Gönen’in avukatı Deniz Korkmaz’a “İsmin neden Deniz? İbrahim Kaypakkaya’yı sever misin?” diye sordu. Sanık avukatı itiraz etti. Mahkeme Başkanı, soruyu sordurmadı. Deniz Korkmaz, Reyap Hastanesi’nin avukatının “Niye şikayet ettiğin hastaneye iş başvurusunda bulundun?” sorusuna “Ne yapalım, taş mı yiyelim?” yanıtını verdi.
15.26 – “HEM HASTANEDEN HEM FIRAT SARI’DAN PARA ALDIM”
Renas Kılıç’ın erişkin yoğun bakımı doldurmakla görevli olduğunu iddia eden Hemşire Deniz Korkmaz, “Yoğun bakımlardaki malzemeleri bile kilitleyen bir insan ki daha az kullanılsın ki daha fazla para kazansın. Benim şikayet etme nedenim bu hastanelerin hastalara para muamelesi yapması.Hiçbir pişmanlığım yok, vicdani hiçbir sorumluluğum yok. Cana kastedecek hiçbir şey yapmadım, zaten bana böyle bir suçlama da yok.” dedi. Deniz Korkmaz, hem hastaneden hem de Fırat Sarı’dan para aldığını da söyledi.
15.11 – “HASTANELER, HASTALARI PARA OLARAK GÖRÜYORDU”
Deniz Korkmaz “GMZ, Fırat Sarı’nın bana kurdurttuğu bir şirket. Sarı ‘Sen de şirket sahibi olursun.’ dedi ben de kabul ettim maalesef. Sağlık ve turizm şirketiydi. Sümeyye Nur Arslan ilgileniyordu. Şirketle ilgili Hasan Basri Gök’e vekalet vermiştim.” dedi. Hastanelerin, hastaları para olarak gördüğünü söyleyen Korkmaz, “Böyle kabul edilen hastanelerde bunların olması kaçınılmazdı.” diye konuştu.
14.57
14.51
13.51
13.42
Hasan Basri Gök de, iddiaya göre usulsüzlüklerle ilgili Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne (CİMER) başvurmuş. Duruşma, avukatların sorularıyla devam ediyor. Gök’e yöneltilen “112’nin sevklerde parmağı var mı?” sorusuna Sağlık Bakanlığı avukatı itiraz etti. Mahkeme Başkanı, bakanlık avukatının sorunun sorulmaması yönündeki itirazını kabul etti, soru sorulmadı.
12.36
12.30
12.15 – “TÜM HEMŞİRELER BİLİYORDU”
12.05
11.50
11.45
11.42
11.25 – “DOLAPTA OLAN FAZLA İLAÇLARI 3-4 KEZ SATTIK”
Hasan Basri Gök, kimsenin hayrına bir şey yapmadığını savundu. Karşı taraftan gelen notlara göre epikrizleri yazdıklarını iddia eden Hasan Basri Gök, “SGK’dan para almak için hastaları daha uzun yatırıyorlardı. Dolapta olan fazla ilaçları 3-4 kez sattık. Birini gizli sattık, diğerlerini Fırat Sarı’ya verdik. Hakan Doğukan Taşçı ile birlikte toplam 30-40 bin lira kazandık. Fırat Sarı ve İlker Gönen hastaneleri paylaşmıştı.” diye konuştu.
11.20 “BÜTÜN HEMŞİRELERE PARA VERİLİYORDU”
10.51 – “FIRAT SARI’NIN HEMŞİRESİYDİM”
Hasan Basri Gök, Mahkeme Başkanı’nın “Hakkında sahtecilik ve örgüt üyesi olmak suçlarından dava açıldı. Savunmanı yapacak mısın?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılık, suç örgütüne üye olma suçundan açılan dava hakkında, savcılık ve emniyette anlattım. Tekrar anlatmaya gerek yok gözümle gördüğüm bildiğim şeyler. Fırat Sarı’nın bir sene kadar normal hemşiresiydim. Son 6 ayda epikrize yardım ettim son zamanlarda da şoförlüğünü yaptım. Epikrizleri evde ya da arabada yazıyordum.”
10.30
22’si tutuklu toplamda 47 sanığın yargılandığı davanın ikinci duruşması, tutuklu sanık Hemşire Hasan Basri Gök’ün savunmasının alınmasıyla başladı.
09.48
09.30
DURUŞMANIN 1. GÜNÜ
FIRAT SARI: AYLIK GELİRİM 400 BİN LİRA
Sarı konuşmasında, bekar olduğunu belirtti.
Aylık ortalama gelirinin ise 400 bin lira olduğunu söyledi.
Tutuklu sanıklardan İlker Gönen ise kimlik tespiti sırasında, evli ve üç çocuklu olduğunu belirtti.
ÇETE ÜYESİ HEMŞİRE KENDİNİ SAVUNDU
Cimer’e şikayeti yapan kişi olduğunu savunan Taşçı “Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum. Bebekleri iyileştirmek için uğraşmışken, birçok suçtan tutuklanıyorum. Bu nasıl olabiliyor?” sözleriyle kendini savundu.
Yenidoğan servisindeki usülsüzlükleri anlatan Taşçı yaklaşık 3 saat savunma yaptı.
Sanık Hakan Doğukan Taşçı, Şafak hastanesi yöneticisinin Fırat Sarı’ya sevk edilen her bebek için 10 bin TL verdiğini söyledi.
Hemşire Hakan Doğukan Taşçı: Aileden fazla para alınma muhabbeti oldu. Fırat Sarı aileye, total fiyat 30 bin TL demiş hastaneye 20 bin lira ödüyor komisyonu Sarı, kendisine alıyor. Olay duyulduğunda Fırat Sarı, ‘Olay üzerime kalmasın, hastane yönetimi duymasın’ şeklinde talimat verdi.
Taşçı çalıştıkları hastanelerde uzman olmadığı için hemşire olarak bebeklere müdahale etmek zorunda kaldığını belirtti ve “şimdi doktor olmadığı için ben suçlanıyorum” şeklinde kendisini savunmaya çalıştı.
Taşçı ayrıca savunmasında hastanelerde ölen bebeklerin cenazesi alıkonularak ailelerden para istendiğini anlattı. Kendisinin ise bu konuda ailelere yardımcı olduğunu iddia eden Taşçı, “Bebeğin naaşını vermediler. İçeride ödeme olduğunu, ödenmedikçe naaşını vermeyeceklerini söylediler. Ben de şok oldum, hastane yönetimiyle konuştum ve onlara yardımcı oldum. Çocuğun naaşını verdiler.” sözleriyle kendini savundu.
Hemşire Hakan Doğukan Taşçı “Bir çocuğun ihmalden öldüğü düşünülüyorsa diğer çocuğun ihmalden ölmesi beklenmemeli.” diyerek soruşturmada nisan ayına kadar müdahale edilmemesinden şikayetçi olduğunu belirtti.
Ayrıca hiçbir bebeğe zarar verecek bir şey yapmadığını ve çeteye üye olmadığını iddia eden Taşçı; paraya sıkıştığı için üç kez ilaç sattığını söyledi. İlaç satışından büyük payı alanın Doktor Fırat Sarı olduğunu da öne sürdü.
KİM NEYLE SUÇLANIYOR?
Çete üyelerinin taburcu olabilecek durumda olsalar dahi bebekleri sahte raporlarla, gereksiz yere ilaç vererek yoğun bakımda tuttuğu tespit edilmişti.
Bebekler şebekenin anlaşmalı olduğu özel hastanelere sevk ediliyordu.
Ne solunum desteği, ne ameliyat ne de ilaç… Bebekler çetenin istediği kadar hayatta tutuluyordu.
Bu süreçte 9’u İstanbul’da biri Tekirdağ’da 10 özel hastane kapatıldı.
Yenidoğan çetesinde kim kimdir, en son ne biliyoruz? 10 soruda bebek çetesi
Yenidoğan vurgununda fezleke hazırlandı: Bebeklere “pasif ötenazi”
Söz konusu yazı üzerine soruşturmada adı geçen Özel Avcılar Hospital Hastanesi, Özel TRG Hospitalist Hastanesi, Özel Birinci Hastanesi, Özel Güney Hastanesi, Özel Bağcılar Medilife Hastanesi, Özel Beylikdüzü Medilife Hastanesi, Özel Reyap İstanbul Hastanesi, Özel Şafak Hastanesi Bağcılar, Özel Silivri Kolan Hospital Hastanesi ve Çorlu Reyap Hastanesi’nin ruhsatları iptal edildi.
SORUŞTURMA DOSYASINDAKİ KAN DONDURAN KONUŞMALAR
Soruşturma dosyasında zanlıların kan donduran konuşmaları da yer aldı.
Hakim karşısına çıkacak sanıklar arasında bazı 112 Çağrı Merkezi çalışanları da var.
Ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir’in merkezde kayıt oluşmaması için “Ambulans benzin almaya çıktı.” dersiniz şeklinde tavsiye verdiği belirlenmişti.
“ÇOCUK DEFNEDİLDİ”
Çete üyelerinin, bir doğum uzmanının aileye bilgi vermesiyle korkuya kapıldığı iddianamede geçmişti.
Soruşturmadan korkan zanlıların, “Panik yapmayın” talimatı verdiği iddianamede yer alırken zanlılardan İlker Gönen’in “Dursun Abi bir göbek açamamış açamamış mahvetmiş. Mahvettikten sonra hemşireye vermiş. Aile Suriyeli, herhangi bir şeyleri yok. Adli tıp süreci başlatmadılar. Çocuk defnedildi.” dediği de belirlenmişti.
Fırat Sarı’nın ise “Ben sana gerçeği söyleyeyim, o çocuk pnömotoraks. O çocuk diyafram hernisi değil. O çocuğa tüp takılsa yaşardı. Bir olay patlayacaktı ben biliyorum.” dediği tespit edilmişti.
ÇETE SAVCIYI ÖLÜMLE TEHDİT ETTİ
Soruşturmayı yürüten savcının ölümle tehdit edilmesi de bunlar arasında yer alıyor.
O anların yeraldığı görüntülerde, çete tutuklanan zanlıların tahliye edilmesini istiyordu.
SORUŞTURMANIN 18 AYLIK KRONOLOJİSİ