Şeriat yasalarıyla yönetilen Suudi Arabistan, kasım ayının ikinci haftasında dikkat çeken bir konsere ev sahipliği yaptı. Veliaht Prens Selman, reform çalışmaları kapsamında, kraliyet baskısını hafifleterek ılımlı bir İslam anlayışına geçiş için Jennifer Lopez, Camila Cabello, Céline Dion gibi pek çok isim konser verdirdi.
Bu konserler Türk basın camiası içinde tartışma konusu oldu. Konserlerin üstünden 10 günü aşkın bir süre geçmesine rağmen, Karar gazetesi yazarı Ahmet Taşgetiren, “Suud’daki rezillik” başlıklı bir yazı kaleme alıp konsere tepki gösterdi. Taşgetiren’in yazısı ardından bir diğer Karar yazarı olan Akif Beki de bugünkü köşe yazısında Lopez’in konserine tepki göstererek, Sezen Aksu’nun şarkı sözleri nedeniyle yaşadıklarını hatırlattı. Aksu’ya haksızlık yapıldığı belirten Beki, “Sezen Aksu ne hissediyordur Kabe saygısızlığına” dedi. Beki, köşe yazısında şunları kaydetti;
“Riyad’da çılgın bir eğlence festivali… Jennifer Lopez, yarı çıplak kostümüyle Suudluları coşturuyor. Kâbe silüetinin yansıtıldığı sahneyi dansçılar devralıyor sonra. Çığırından iyice çıkıyor festival. Attila İlhan’ın deyimiyle kemâl-i rezalet, dört dörtlük bir skandal.
Fakat o da ne! Kutsala saygısızlık, dini değerlere aşağılama diye çıngar koparacaklar sessiz.
Daha 2 yıl önceydi. Bir şarkısında Adem’le Havva’nın cahilliğinden bahsettiğini 5 yıl sonra fark edenler, Sezen Aksu’ya neler etmişti.
Salavat getirmeye dili dönmeyen ne idüğü belirsiz tipler, din müdafaası adına cihada çıkmış, Sezen’in kapısına dayanmışlardı.
Güya kutsala uzanan dili koparmaya kalkanlar, Suud’un ettiği karşısında çıngar bile koparmıyor. Ne çıngarı, tek kelimelik kınama, bir çıt sesi dahi yok.
Takke yine düştü, tut kelin perçeminden…
Mesele siyasi değil de dini hassasiyet olsa böyle mi olurdu? Kıyamet koparmanın tam yeri oysa.
Eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, bu tepkisizliğe dayanamadı. Kâbe için, Hz. Adem’den Hz. Muhammed’e bütün peygamlerin en yüce mâbedi ve bütün Müslümanların en dokunulmaz simgesi, nasıl olur, hiç sessiz kalınabilir mi, diyor.
Hadi buyurun bakalım…
Sezen, camiden hedef gösterildiğinde anlatamamıştık.
Adem ile Havva, başka dillerde de ilk insanların adıydı. Ama her Adem, Hz. Adem; her Havva da Hz. Havva değildi.
Yine de Sezen’i, dini değerleri aşağılamaktan savcılığa ihbar ettiler. Hani neredeler şimdi!
İslam’ın ilk peygamberine ve eşine hakaret kastı çıkarılmıştı o şarkı sözlerinden.
Adem ile Havva isimleri, din dışı metinlerde yoktu sanki. İslam Ansiklopedisi’ni açıp okusalar yeterdi. Bu isimlerin kadın ve erkek türleri için de kullanıldığını, hatta Kur’an’da Havva adının hiç geçmediğini, Adem’in de doğrudan peygamber olarak anılmadığını görür, otururlardı yerlerine.
Şahane Bir Şey Yaşamak şarkısında ne diyordu Sezen:
“Binmişiz bir alâmate, gidiyoruz kıyamete. Selam söyleyin o cahil Havva ile Adem’e…”
Şayet bu sözler, dini değerleri aşağılama ve kutsala saldırıysa, saygısızlıksa Kâbe silüetini eğlence festivalinde, dans pistinde kullanmanın hükmü nedir?
Demek amaç; halkın dini duyarlılıklarını kışkırtarak siyaseten sömürmek için sinekten yağ çıkarmaktı, tekeden süt sağmaktı.
Sezen’e tepkinin, zorlama bir din istismarından başka bir şey olmadığını söyleyenler haklı çıktı. Sağlaması gibi oldu ve doğrulandı.
Kâbe’ye yapılan karşısındaki tepkisizliğe bakınca ne hissediyordur, Sezen’e sormak isterdim”