T24 Haber Merkezi
İyi Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, özelleştirme kararına karşı eylem yapan madencilere destek için Çayırhan Termik Santrali’ni ziyaret etti. Dervişoğlu, “ Aslında Türkiye’nin gerçeği bugün buradadır. Dolayısıyla o gerçekle buluşmak, tüm siyasi kişiliklerin ve kurumların da görevidir. Burada bir hak gaspından bahsedebilmek mümkündür. Bu hükümet özelleştirme yapmak suretiyle milli varlıklarımızın elimizden çıkmasına vesile olabilecek adımlar atıyor. ” dedi. ABB Başkanı Mansur Yavaş’ın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparsan Bayraktar’la görüşmesine de değinen Dervişoğlu, “Sayın Bakan bey ile görüştüğünü ve işçilerin şartlarının iyileştirilebileceğini söylemiş. Biz sayın Bakanın iyi niyetine işçilerin geleceğini kurban edemeyiz” dedi.
İyi Parti lideri Dervişoğlu, Çayırhan Termik Santrali’nde eylem yapan işçileri ziyaret etti ve sorunlarını dinledi. Ardından Türk-İş Konfederasyonuna bağlı Maden İş Sendikası Genel Başkanı Nurettin Akçul ile birlikte basın açıklamasında yaptı. Dervişoğlu, açıklamada şunları kaydetti:
”Türkiye’nin gerçeği bugün buradadır”
“Biliyorsunuz siyaset yapay gündemlerle savruluyor. Ve Türkiye’de tartışılmaması gereken şey siyasetin gündemini oluşturuyor. Aslında Türkiye’nin gerçeği bugün buradadır. Dolayısıyla o gerçekle buluşmak, tüm siyasi kişiliklerin ve kurumların da görevidir. Burada bir hak gaspından bahsedebilmek mümkündür. Bu hükümet özelleştirme yapmak suretiyle milli varlıklarımızın elimizden çıkmasına vesile olabilecek adımlar atıyor. Özelleştirmenin serbest bırakıldığı ya da özelleştirmenin başladığı 1986 yılıyla 2002 yılı arasında biliyorsunuz sadece 8 milyar dolarlık bir özelleştirme yapılmıştı. Ama bu hükümet iş başına geldiği andan itibaren tespit ettiğimiz kadarıyla 72 milyar dolarlık bir özelleştirme gerçekleştirildi. Ben ülkemin değerlerinin yağmalanmasına izin verilmemesini her fırsatta dile getirdim bugün burada da dile getiriyorum.
”İşçilerin gelecekleri ne olacağı belli değil”
Burada başka bir facia yaşanıyor. Bu bölgede bir termik santrali var ve o termik santrale hammadde temin eden bir linyit ocağı var. Bu ocak 2000 yılında bir başka şirkete devredildi. Bu bir iş devriydi, bir mülkiyet devri değildi. Dolayısı ile 2000 yılında 20 yıllığına devredilen bu işletmeler 2020 yılında sözleşme sona ermiş olduğundan yeniden devlete teslim edildi. Şimdi bir şartname hazırladılar ve bu şartnameye bağlı olarak buranın özelleştirilmesini temin etmek yolunda da bir adım attılar. 4 Aralık’a kadar o şartnameye uygun olan şirketler buraya talip olan şirketler müraacatta bulunacak. Ama o ihale şartnamesini biz incelediğimizde işçilerin haklarını hüküm altına alan özellikle 17’inci maddede işçinin hak ve hukukunun gözetilmediği ve korunmadığına şahit oluyoruz. Bu işletmede 2 bin 500 kişi çalışıyor yaklaşık olarak ve bunun bin 500’ü de madende çalışıyor. Tam sayı bin 480. Burası özelleştirilse bu işçilerin gelecekleri ne olacağı belli değil. Ayrıca buradaki işçilerin yaklaşık 600’ü de bu işletmeye ait lojmanlarda kalıyorlar. Şimdi eğer bu satış ve özelleştirme gerçekleşirse işçilerin geleceğine dair herhangi bir teminat yok.
”Bakanın iyi niyetine işçilerin geleceğini kurban edemeyiz”
Gelirken Mansur Yavaş başkanın, sayın Bakan bey ile görüştüğünü ve işçilerin şartlarının iyileştirilebileceğini söylemiş. Biz sayın Bakanın iyi niyetine işçilerin geleceğini kurban edemeyiz. Eğer bir düzenleme yapılacaksa o ihale şartnamesinin 17’inci maddesinin yeniden düzenlenmesi işçilerimizin geleceğe dair hak ve hukukunun güvence altına alınması lazımdır. Ben buraya bir siyasi partinin genel başkanı olarak değil, bir insan olarak geldim. Buradan bir siyasi çıkar elde etmek üzere arkadaşlarımızın arasında değilim. Bu arkadaşlarımızın hakkının hukukunun sonuna kadar takipçisi olacağımızın ve onların barınma ve iş güvenliklerinin sağlanması yolunda atılması icap eden bütün adımları beraberce atma kararlılığı sergileyeceğimizi buradan ilan ediyorum.”
”Kar eden birçok işletmeyi küçük hesaplarla bu iktidar zaten satmıştır”
Açıklamanın ardından kar eden bir işletmenin özelleştirilmeye çalışılmasını nedeni nedir sorusuna Dervişoğlu, ”Daha öncede kar eden birçok işletmeyi küçük hesaplarla bu iktidar zaten satmıştır. O işletmeler el değiştirmiştir. Onlar cumhuriyetin kazanımlarıdır. Buranın Ankara’nın elektrik ihtiyacına ne denli katkı sağladığını biliyorum, yaklaşık 1 milyon aile burada üretilen elektrikten aydınlanıyor. Ama şu da var elektrik üretiminde kamunun payını azaltarak onu başka alanlara bağımlı hale getirmek için bu zamana kadar farklı farklı adımlar atıldı ve biz gerekli uyarıları yapmıştık. Şimdide aynı uyarıları yapıyoruz. Burayı cumhuriyetin bir değeri olarak görüyoruz. Başka iddialar da var bildiğim kadarıyla bu işletmenin özellikle termik santralin 7 yıllık bir elektirik üretme ömrü kalmış ama linyit rezervleri de 20 yıllık bir ihtiyacı karşılayabilecke bir nitelikte” cevabını verdi.
Dervişoğlu, basın açıklasının ardından maden işçilerinin aileleriyle birlikte oturarak sohbet etti.