Enflasyon sepeti gerçekleri yansıtmıyor; resmî rakamlar ile günlük yaşam arasındaki fark dikkat çekiyor
Enflasyon sepeti, resmî rakamlarla mutfaktaki gerçekler arasında önemli bir fark olduğunu ortaya koyuyor. Bu sepet, dar gelirli vatandaşların yaşam koşullarını yansıtmak yerine, ortalama veriler üzerinden hesaplanıyor. TÜİK tarafından hazırlanan Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE), çeşitli gelir gruplarının enflasyon algısını yeterince temsil etmiyor ve bu durum kurum hakkında tartışmaları tetikliyor. Sepetin içeriği, artan gelir eşitsizliklerini göstermiyor.
Gündelikçi ücreti enflasyonu daha fazla etkiliyor
BirGün’ün aktardığına göre, enflasyon sepetinde küçük paya sahip ürünlerdeki yüksek fiyat artışları, tüketici bütçelerine beklenenden daha büyük bir yük getiriyor. Ancak bu yük, enflasyon rakamlarına düşündüğümüz kadar yansımıyor. Örneğin, gündelikçi ücretinin sepet içindeki ağırlığı, temel gıda maddeleri olan patates, şeker, pirinç ve kuru baklagillerden daha fazla etki gösteriyor.
Kira ve benzin ağırlığı
Geçen yıl, benzinli otomobil TÜFE’de yüzde 7,08 ağırlığa sahipken, kira yüzde 5,06 ile yer aldı. Kira artışları, yıllık yüzde 44,4 olarak açıklanan enflasyonu katladı. Aralık ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre kiraların yüzde 105,82 arttığı hesaplandı.
Temel gıda ürünlerindeki ağırlık yetersiz
Temel bir gıda ürünü olan yumurtanın enflasyon sepeti içindeki ağırlığı yalnızca yüzde 0,68. TÜİK’in son verilerine göre, yumurtanın fiyatı bir yılda yüzde 39,51 arttı. Bu, dar gelirlilerin hissettiği gerçek enflasyon ile TÜİK’in açıkladığı oranlar arasındaki farkı gösteriyor.
Yeniden değerleme oranı tartışmaları
1 Ocak itibarıyla yapılan yeniden değerleme oranındaki artış, birçok ürünün fiyatına zam olarak yansıdı. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in açıklamaları, hükümetin fiyat artışlarını enflasyonu düşük göstermek için yönlendirdiği eleştirilerini beraberinde getirdi. 2025 yılı için madde sepeti ağırlıklarının Şubat ayında açıklanması bekleniyor.
Şans ve ruh burcunuzu biliyor musunuz? | ‘Kısmet ve Niyet’in yazarı Hakan Kırkoğlu anlatıyor |