Bakan Bayraktar: Elektrik ve doğal gaz faturalarında 2023 yılında 328 milyar TL, 2024 yılının on aylık döneminde ise 275 milyar TL karşılandı
T24 Haber Merkezi
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, bakanlığının bütçe görüşmelerinde; küresel enerji fiyatlarının halen yüksek seyrettiğini belirterek, “Tüm vatandaşlarımızın elektrik ve doğal gaz faturalarında 2023 yılında 328 milyar TL, 2024 yılının on aylık döneminde ise 275 milyar TL devletimiz tarafından karşılanmıştır. Halihazırda meskenlerde kullanılan elektriğe düşük kademede yüzde 60, yüksek kademede yüzde 40; doğal gaza ise yüzde 63 destek uygulanmaktadır” dedi. Bayraktar, yenilenebilir enerji yatırımlarının izin süreçlerinin kısaltılması gerektiğini vurgulayarak, “Bakanlıklarımızla birlikte 48 ayı bulan uzun izin süreçlerini 24 ayın altına düşürecek bir model üzerinde çalışıyoruz” diye konuştu. Bayraktar, 2024’te Şırnak, Hakkâri, Van başta olmak üzere toplam 84 sondajın tamamlandığını ve bu sayede 66 milyon varillik yeni rezerv keşfedildiğini bildirdi. Bayraktar, Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nde dört nükleer reaktörün inşası ile Sinop ve Trakya’da nükleer güç santrali çalışmalarının devam ettiğini açıkladı.
Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı’nın bütçe görüşmeleri başladı: Milletvekillerinden İsrail’le ticaret ve yaz saati tepkisi
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile bağlı kuruluşlarının 2025 yılı bütçe görüşmeleri, AK Parti Samsun Milletvekili Mehmet Muş başkanlığında başladı.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, bakanlığının bütçesine ilişkin milletvekillerine sunum yaptı. Bayraktar, madencilik sektörünü daha güvenli ve sürdürülebilir hale getirmeyi amaçladıklarını belirterek “2023 yılında 8 bin 828, 2024 Ekim sonu itibarıyla ise 7 bin 833 saha denetimi yaptık. Yıl sonuna kadar yaklaşık 9 bin saha denetim sayısına ulaşacağız. Söz konusu denetimlerde radar, sonar, drone, elektronik takip ve dijital uyarı sistemleri gibi teknolojileri de kullanmaktayız” dedi.
“İliç’teki yasal süreci yakından takip ediyoruz”
Bayraktar, madenlerde denetimler yapılmasına rağmen ‘istenmeyen hadiseler yaşanabileceğini’ kaydederek, 13 Şubat’ta Erzincan’ın İliç ilçesinde meydana gelen toprak kaymasında 9 işçinin hayatını kaybetmesine değindi. Bayraktar, “Olayın hemen ardından İliç’teydik. Devletimiz de elindeki tüm imkân ve kabiliyetleriyle seferber oldu. Toprak altında kalan 9 işçimizin arama kurtarma çalışmalarını bilfiil yerinde koordine ettik. Kesintisiz olarak bir ay boyunca burada kaldık, vatandaşlarımızın yanında olduk, acılarını paylaştık. Hem onları hem ülke kamuoyunu şeffaf, açık ve samimi bir şekilde bilgilendirdik. Meclisimiz de bir araştırma komisyonu kurarak büyük bir titizlikle bu konuyu ele almıştır. Konuyla ilgili yasal süreci yakından takip ediyoruz” diye konuştu.
Bayraktar’ın konuşmasından satır başları şöyle:
“Madenciliği çevreyle uyumlu şekilde yürüterek, faaliyetlerin sonlandığı alanları doğaya yeniden kazandırıyoruz. Bu doğrultuda, rehabilitasyon çalışmaları kapsamında bugüne kadar 45 ilde 9 bin hektar (13 bin futbol sahası büyüklüğünde) rehabilitasyon alanına 21 milyon adet ağaç dikilmiştir. Ülkemizin yeraltı kaynaklarını ortaya çıkarmak amacıyla kurulan MTA, 2002’ye kadar yılda ortalama 55 bin metre sondaj yapmışken, özellikle son 10 yılda ortalama 670 bin metre sondaj gerçekleştirerek yeni rezervlerin tespitini sağlamış; bu rezervlerin önemli bir kısmı da ekonomiye kazandırılmıştır. Madencilik sektörünün bugünkü fiyatlarla, Gayrisafi Yurtiçi Hasıla içinde 65 milyar TL olan hacmini 20 yıl gibi bir sürede 4 katına çıkararak 2023 yılında 270 milyar TL’ye ulaştırdık. Aynı süre zarfında maden ihracatımızı da 7 kat artırarak 2023 yılında 5,7 milyar dolara çıkardık. Dünyadaki rezervin yüzde 73’üne sahip olduğumuz bor madeninde yüzde 60’ın üzerinde küresel pazar payıyla bu alanda liderliğimizi sürdürüyoruz. Bu çerçevede, 2024 yılında 2,5 milyon ton bor ürünleri satışı karşılığında, yüzde 97’si ihracat olmak üzere, 1,3 milyar dolar satış gerçekleştirerek bir rekor kıracağız.”
“Nijer’de arama çalışmaları yürüttüğümüz altın sahalarından birinde 2025 yılında üretime başlamayı planlıyoruz”
Hammadde arz güvenliğimiz kapsamında, Asya’dan Afrika’ya farklı coğrafyalarda faaliyetlerimize ara vermeden devam ediyoruz. Bu çerçevede, Nijer’de arama çalışmaları yürüttüğümüz altın sahalarından birinde 2025 yılında üretime başlamayı planlıyoruz. Pandemi sonrası yaşanan hammadde tedarik sorunları ve artan emtia fiyatları, madenlerin mümkün olduğunca yerli kaynaklardan temin edilmesi mecburiyetini bir kez daha ortaya koymuştur. 2023 yılında kömür ve altın dahil, ara ve uç ürünler hariç olmak üzere, toplam madencilik ithalatımız yaklaşık 40 milyar dolardır. Bu gerçeği göz önünde bulundurarak, maden üretimimizi güvenli ve sürdürülebilir şekilde artırmak için çalışıyoruz.
“Madencilik sektöründe, 155 bin kişi çalışıyor”
Madencilik sektörü, emek yoğun bir sektör olup şu anda yaklaşık 155 bin insanımıza istihdam imkânı sağlamaktadır. Üretimin ve verimliliğin artırılması ile yerel ekonominin desteklenmesi amacıyla, sadece Türkiye Taşkömürü Kurumu’nda bu yıl toplam bin 867 kişi iş başı yapmıştır. Yeşil dönüşümün ana unsurları olan yenilenebilir enerji, elektrik depolama ve elektrikli araç teknolojilerinin yanı sıra savunma sanayi gibi ileri teknoloji alanlarında nadir toprak elementleri başta olmak üzere kritik ve stratejik madenler kullanılmaktadır. Eskişehir Beylikova’da keşfettiğimiz dünyanın ikinci en büyük Nadir Toprak Elementleri rezerv sahasındaki üretimi geliştirerek, bu alanda önemli bir tedarikçi haline gelmeyi hedefliyoruz. Türkiye için kritik ve stratejik madenler yol haritamızı önümüzdeki günlerde kamuoyuyla paylaşacağız.
“Enerji ithalatı faturamız yaklaşık 70 milyar dolardır. Bu yüksek ithalat rakamları, dış ticaret açığına olumsuz etkiliyor”
Petrol ve doğal gaz sektörlerimizdeki ithalatımıza bakacak olursak geçtiğimiz yıl; ham petrol ve petrol ürünleri 49 milyon ton, LPG 4 milyon ton ve doğal gaz 50 milyar metreküp olarak gerçekleşmiş olup, 2023 yılındaki toplam enerji ithalatı faturamız yaklaşık 70 milyar dolardır. Bu yüksek ithalat rakamlarının dış ticaret açığına olumsuz etkisi, yurt içi ve yurt dışında arama ve üretimlerimizi artırmamızı zorunlu kılmaktadır. Bu amaç doğrultusunda dört derin deniz sondaj gemisi, iki sismik araştırma gemisi ve destek gemilerinden oluşan dünyanın en önemli ve modern arama ve üretim filolarından birini kurduk. Aynı zamanda bu alanda tersine beyin göçünü de sağlayarak kendi insan kaynağımızı güçlendirdik.
“3,5 milyon hanemizin ihtiyacını kendi doğal gaz üretimimizle karşılar hale geldik”
Bu sayede 2020 yılında Karadeniz’de tarihimizin en büyük doğal gaz keşfini gerçekleştirdik. Deniz yüzeyinin 4 bin metre altından çıkardığımız doğal gazı karaya, 170 kilometre mesafeden Filyos’a ulaştırarak vatandaşlarımızın kullanımına sunduk. Yani Karadeniz’in tabanına Ankara-Bolu otoyolu mesafesi kadar adeta bir gaz otobanı inşa ettik. Sakarya Gaz Sahası’nda geçtiğimiz yıl bütçe görüşmeleri döneminde günlük 3,8 milyon metreküp olan üretimimiz bugün itibarıyla yaklaşık iki katına ulaşarak 7 milyon metreküpe çıkmıştır. Diğer sahalarımızla birlikte toplam yurt içi üretimimizi günlük 8 milyon metreküpe yükselterek 3,5 milyon hanemizin ihtiyacını kendi doğal gaz üretimimizle karşılar hale geldik. Sakarya Gaz Sahası’ndaki üretimin artırılması için yaptığımız planlama kapsamında bir adet yüzer üretim platformunu envanterimize kattık. Adeta deniz üstünde bir sanayi tesisi olan ve 2026 yılında üretime alacağımız bu Platform ile birlikte günlük üretimimizi 20 milyon metreküpe çıkaracağız. Yani hanelerimizin yarısının gaz ihtiyacını kendi gazımızla sağlamış olacağız. Bir taraftan mevcut sahada üretimimizi artırırken, diğer taraftan yeni sahalarda sondajlara devam ediyoruz. Karadeniz’de saha geliştirme çalışmalarımız kapsamında Abdülhamid Han Gemimiz 9 Kasım 2024 tarihinde yeni bir sondaja başlamıştır.
“Terörle anılan Gabar’da keşfini yaptığımız petrol, ülkemiz ekonomisi için fevkalade büyük öneme sahiptir”
Bir başka önemli ithalat kalemimiz olan petrolde, daha önce arama yapmadığımız bölgelere odaklandık. Bu çerçevede Şırnak, Gabar’da çalışmalarımızı yoğunlaştırarak tarihimizin kara alanlarındaki en büyük petrol keşfine imza attık. Bir zamanlar adı terörle anılan Gabar’da keşfini yaptığımız petrol, sadece rezerv miktarıyla değil, aynı zamanda kalite açısından ülkemiz ekonomisi için fevkalade büyük öneme sahiptir. Geçen yıl burada bilgisini verdiğim günlük 23 bin varil üretimi, bugün itibarıyla iki buçuk katına çıkartarak günlük 57 bin varilin üzerine yükselttik. Bölge, ulaşımın ve iş sürekliliğinin çok zorlu olduğu bir coğrafya içerisinde yer alıyor. Keşfini yaptığımız petrol rezervimizi milletimizin istifadesine sunmak için dağlarda toplam 540 km yol yaparak bu üretimi gerçekleştirdik. Gabar ve civarında farklı sahalarda yeni keşif kuyularını da açmaya devam ediyoruz.
“66 milyon varillik yeni rezerv keşfettik”
2024 yılında; Şırnak, Hakkâri, Van başta olmak üzere toplam 84 sondaj tamamlanmış olup bu rakamı yıl sonunda 103’e çıkaracağız. Bu sayede 66 milyon varillik yeni rezerv keşfettik. 2025 yılında ise 143 arama sondajı yapmayı hedefliyoruz. Sakarya Gaz Sahası ve Gabar Bölgesi başta olmak üzere üretim alanlarımızı genişletmek ve üretimimizi artırmak için TPAO önümüzdeki yıl 143 milyar liranın üzerinde yatırım yapacak. Yurt dışındaki sahalarımızda gerçekleştirdiğimiz 40 bin varillik üretimimizle birlikte günlük toplam 155 bin varilin üzerinde petrol üretiyoruz. 6,3 milyon otomobilin yakıt ihtiyacını kendi ürettiğimiz petrolle karşılıyoruz. Ortaya koyduğumuz hedefler doğrultusunda Türkiye’yi enerjide tam bağımsız kılarak, kendi kendine yeten bir ülke haline getirmeye kararlıyız.
“208 bin kilometreyi bulan doğal gaz dağıtım hatlarımız mevcut”
Enerji arz güvenliğimizi sağlamak için yerli üretimimizi artırmanın, kaynak ve güzergâh çeşitlendirmenin yanında güçlü bir enerji altyapısına sahip olmamız gerekiyor. Bu kapsamda ulusal doğal gaz şebekemize giriş noktasını 14’e, günlük giriş kapasitesini ise 455 milyon metreküpe çıkardık. Doğal gaz tedarik çeşitlendirmesi için zorunlu olan 2’si LNG terminali, 3’ü FSRU olmak üzere 5 adet gazlaştırma tesisimizin toplam giriş kapasitesi 161 milyon metreküpe ulaşmıştır. Dünyadaki altıncı büyük şebeke olan, yaklaşık 20 bin kilometre uzunluğundaki doğal gaz iletim hattımızın yanında, şehirlerimizde dünyanın çevresini 5 kere dolaşacak uzunlukta, 208 bin kilometreyi bulan doğal gaz dağıtım hatlarımız mevcuttur. Bu yatırımlarımız sayesinde farklı tedarik kaynaklarından istediğimiz zamanda ve miktarda doğal gaz temin etme esnekliğine kavuştuk.
“Türkiye artık kendi gazını üreten, merkez ülke konumuna gelmiştir”
Kurduğumuz bu gelişmiş altyapıyı güçlendirmeye yönelik çalışmalarımızı aralıksız sürdürüyoruz. Mevcut durumda 5,8 milyar metreküp olan yer altı doğal gaz depolama kapasitemizi, 2028’de 12 milyar metreküpe yükselterek kullandığımız doğal gazın yüzde 20’den fazlasını depolayabileceğiz. Doğal gaz, hava kalitesini artırmanın yanında insanımızın yaşam konforunu da yükseltmektedir. Ülkemizin her bir köşesinde bu yakıtın kullanılabilmesini ve bütün vatandaşlarımızın bu imkana erişmesini istiyoruz. Bu kapsamda yaptığımız çalışmalarla 81 ilimizde 885 yerleşim yeri ve 222 Organize Sanayi Bölgesine doğal gazı ulaştırdık. Sadece son bir yılda 92 yerleşim yerine doğal gaz arzı sağladık. Türkiye artık kendi gazını üreten, kaynak ve güzergâh çeşitlendirmesini sağlamış, güçlü altyapısı ve tedarik portföyü sayesinde ihracat kabiliyeti kazanmış, Avrupa’nın da arz güvenliğine katkı sağlayan enerjide merkez ülke konumuna gelmiştir.
“Azerbaycan ile bu yıl sona erecek doğal gaz tedarik anlaşmamızı ise 2030 yılı sonuna kadar uzattık”
Bu yeni süreçte, kara ve denizlerdeki keşiflerimizi hızla ekonomimize kazandırmak adına tempomuzu artırarak çalışmalarımıza devam ediyoruz. Sadece mavi vatanda değil aynı zamanda farklı coğrafyalarda, farklı kıtalarda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Son olarak, Somali’yle yaptığımız anlaşma neticesinde Somali deniz alanlarında 3 blokta petrol ve doğal gaz arama faaliyetlerine başladık. 25 Ekim’de Mogadişu’ya ulaşan Oruç Reis gemimiz her biri 5 bin km2 olan üç ruhsat sahasında 7 ay sürecek üç boyutlu sismik arama faaliyetlerine başlamıştır. Bu sismik çalışmaların olumlu neticelenmesi halinde sondaj aşamasına geçmeyi hedefliyoruz. Doğal gaz tedariği kapsamında, Cezayir’le olan LNG anlaşmamızı 2027 yılı sonuna kadar, Azerbaycan ile bu yıl sona erecek doğal gaz tedarik anlaşmamızı ise 2030 yılı sonuna kadar uzattık.
“34 farklı ülke ile doğal gaz ticareti yapıyoruz”
Diğer taraftan; BOTAŞ, uluslararası firmalarla yıllık 5,6 milyar metreküplük uzun dönemli LNG tedarik anlaşmaları imzalamıştır. Uzun vadeli LNG tedarik anlaşmaları, sadece ülkemiz için değil bölgemiz ve Avrupa için de doğal gaz arzının çeşitlendirilmesinde ve arz güvenliğinin tesisinde çok kritik bir rol oynamaktadır. Aralarında Cezayir, ABD, Katar, Umman, Nijerya gibi ülkelerin yer aldığı, 34 farklı ülke ile doğal gaz ticareti yapıyoruz. Doğal gazda hedefimiz tedarik tarafını yeniden şekillendirerek ve çeşitlendirerek daha rekabetçi fiyatlarla doğal gaz tedarik edebilmektir.
“Macaristan, Romanya, Sırbistan ve Kuzey Makedonya’ya da doğal gaz ihraç ediyoruz”
Ülkemizin yıllık ortalama 50 milyar metreküp doğal gaz tüketimi dikkate alındığında bugüne kadar yaptığımız altyapı yatırımlarıyla yıllık 80 milyar metreküp doğal gaz arzı sağlayabilecek durumdayız. Enerji ticaret merkezi olma potansiyelimizi gerçeğe dönüştürerek ihtiyacımızın üzerinde tedarik ettiğimiz doğal gazı güçlü altyapımız sayesinde ihraç etmeye başladık. Bu çerçevede, Bulgaristan ve Yunanistan’ın yanı sıra sınırımızın olmadığı Macaristan, Romanya, Sırbistan ve Kuzey Makedonya’ya da doğal gaz ihraç ediyoruz.
“Sadece rüzgâr ve güneş santrallerinden ürettiğimiz elektrik, ülkemizdeki tüm konutların yıllık elektrik ihtiyacını karşılıyor”
Ülkemiz elektrik talebi son yirmi yılda ortalama yıllık yüzde 4,4 artarak, 133 milyar kWh seviyesinden 335 milyar kWh’e yükselmiştir. Bu denli yüksek talep artışını karşılamak için uyguladığımız politika ve düzenlemelerle elektrik kurulu gücümüzü 114 bin 600 MW’a ulaştırarak adeta enerjide sessiz bir devrim gerçekleştirdik. Son yirmi yılda enerji sektöründe neredeyse üç yeni Türkiye inşa ettik. Elektrik sektörümüzü geliştirirken aynı zamanda dönüştürdük. Rüzgâr ve güneş kurulu gücümüzü neredeyse sıfırdan 31 bin MW’ın üzerine çıkartarak bu kısa sürede 23 Keban Barajı’na eşdeğer gücü devreye aldık. Bugün geldiğimiz noktada sadece rüzgâr ve güneş santrallerinden ürettiğimiz elektrik, ülkemizdeki tüm konutların yıllık elektrik ihtiyacını karşılamaktadır.
“Türkiye, toplam yenilenebilir enerji kurulu gücü ile Avrupa’da 5’inci, dünya genelinde ise 11’inci sırada”
Yenilenebilir enerjinin mevcut kurulu gücümüz içindeki oranını yüzde 60’a, yerli kaynaklarımızın oranını ise yüzde 70’e çıkardık. Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (IRENA) verilerine göre ülkemiz, toplam yenilenebilir enerji kurulu gücü ile Avrupa’da 5’inci, dünya genelinde ise 11’inci sırada yer almaktadır. Hedefimiz 2025 yılında Avrupa’da ilk üçe, dünyada ise ilk dokuza girmektir. Son bir yılda yenilenebilir enerji kaynaklı elektrik üretimi neticesinde yaklaşık 11 milyar dolar karşılığı olan doğal gaz ithalatını önledik.
“Elektrik iletim hattı uzunluğumuz 75 bin kilometreye ulaşarak Avrupa’daki ikinci büyük şebeke konumuna gelmiştir”
Diğer taraftan, enerji sektöründeki büyüme ve yeşil dönüşümün vazgeçilmez bir parçası olan, elektrik enerjisi altyapımıza yönelik yaptığımız yatırımlar sayesinde, elektrik iletim hattı uzunluğumuz 75 bin kilometreye ulaşarak Avrupa’daki ikinci büyük şebeke konumuna gelmiştir. Elektrik dağıtım hattı uzunluğumuzu da 1,4 milyon kilometrenin üzerine çıkardık.
“Önümüzdeki 11 yılda mevcut rüzgâr ve güneş kurulu gücümüzü dört katına çıkarmayı hedefliyoruz”
Şu an Avrupa’da Almanya ve Fransa’nın ardından elektrik talebinin en yüksek olduğu üçüncü ülke olmamıza rağmen elektrikli araçlar, dijitalleşme ve yapay zekanın da etkisiyle ülkemizde talep yükselmeye devam edecektir. Bu talebi karşılarken elektrik üretim portföyümüzün 2053 net sıfır emisyon hedefimiz doğrultusunda şekillendirilmesi önem arz etmektedir. 2035 yılında 510 milyar kWh’i bulacak elektrik talebinin yeşil enerji ağırlıklı karşılanması için ‘Yenilenebilir Enerji 2035’ yol haritamızı 21 Ekim’de kamuoyuyla paylaştık. Bu yol haritasıyla birlikte önümüzdeki 11 yılda mevcut rüzgâr ve güneş kurulu gücümüzü dört katına çıkararak 120 bin MW’a yükseltmeyi hedefliyoruz.
“5 bin MW gücünde deniz üstü rüzgâr santrallerinin kuracağız”
Bu yatırımların içinde bir ilk olarak toplam 5 bin MW gücünde deniz üstü rüzgâr santrallerinin kurulmasını sağlayacağız. Ayrıca, 2035 yılına kadar her yıl en az 2 bin MW’lık yerli aksam kullanım şartlı YEKA yarışması yapacağız. Bu kapsamda 1200 MW’lık rüzgâr ve 800 MW’lık güneş YEKA’larının ilanlarını yayımladık ve 2025 yılının Ocak ve Şubat aylarında ihalelerini yapacağız. Bunlara ek olarak baraj, göl ve göletlerin kullanılabilir rezervuar alanlarında da yüzer güneş enerji santrali kurmayı hedefliyoruz.
“2035 yılına kadar elektrik iletim altyapımıza yaklaşık 28 milyar dolar tutarında yatırım yapmayı hedefliyoruz”
Yenilenebilir enerjiden elektrik üretimine yönelik bu büyük yatırım hamlemizin toplam tutarı yaklaşık 80 milyar dolardır. Yenilenebilir enerji kaynakları mevsim ve hava koşullarından doğrudan etkilendikleri için kesintili üretim yapmaktadırlar. Bu nedenle hedeflediğimiz yenilenebilir enerji kapasitesinin teknik olarak yönetilebilmesi ve elektriğin üretim noktasından tüketim noktasına sorunsuz taşınabilmesi için güçlü bir şebekeye sahip olmak gerekmektedir. Arz güvenliğimizin temini adına 2035 yılına kadar elektrik iletim altyapımıza yaklaşık 28 milyar dolar tutarında yatırım yapmayı planlıyoruz.
“Türkiye, nükleer enerji kapasitesini taşıyabilecek bir altyapıya sahip olacak”
Bu yatırımlarla Türkiye’yi doğudan batıya, güneyden kuzeye kuşatacak bir yeşil enerji koridoru oluşturmak için 40 bin megavatlık ve 14 bin 700 kilometrelik yüksek voltajlı doğru akım (HVDC) iletim şebekesi kuracağız. Ayrıca, AC hat uzunluğumuzu da 90 bin kilometrenin üzerine çıkaracağız. Türkiye; çok daha modern, çok daha güçlü ve çok daha esnek, ilave kuracağımız yenilenebilir ve nükleer enerji kapasitesini taşıyabilecek bir altyapıya sahip olacaktır. Yenilenebilir enerjiden elektrik üretmek çok önemli, ancak daha önemli olan bu üretimi kendi ekipmanlarımız, yazılımımız ve insan kaynağımızla yapmamızdır. Uyguladığımız politikalar ve verdiğimiz destekler neticesinde kullanılan ekipman ve aksamlarda güneş santralleri bazında yüzde 75, rüzgâr santrallerinde ise kule, kanat ve jeneratörde yüzde 70’in üzerinde yerlilik seviyelerine ulaştık. Bu sayede 2014 yılında milli enerji sanayimiz sadece 27 imalatçıdan oluşurken 10 yıl içerisinde bu sayı 500’e ulaşmıştır. Böylelikle sadece yerli ekipman üretim alanında 50 bin kişiye yeşil istihdam imkânı sağlamış olduk.
“Yenilenebilir enerji yatırımlarının izin süreçlerini kısaltmamız gerekmektedir”
Türkiye’nin uluslararası iklim taahhütleri, sınırda karbon düzenlemeleri karşısında sanayimizin artan emisyonsuz enerji gereksinimi, rekabetçiliğimiz ve ülkemizin 2053 hedeflerine hazır olması için, bugüne kadar yapılan yatırımların üç katını, şu ana kadar yaptığımız yatırımların süresinin yarısında hayata geçirmemiz gerekiyor. Eğer şu ana kadarki izin süreleri ile gidilirse, Türk sanayisi ek maliyetlere maruz kalacak, net sıfır taahhütleri gerçekleşmeyecektir. Bu çerçevede yenilenebilir enerjide 2035 hedeflerimize ulaşmak için, ülke olarak reform niteliğinde düzenlemelere ihtiyaç duymaktayız. Tüm dünyada olduğu gibi, yenilenebilir enerji yatırımlarının izin süreçlerini kısaltmamız gerekmektedir. Bu amaçla ilgili Bakanlıklarımızla birlikte 48 ayı bulan uzun izin süreçlerini 24 ayın altına düşürecek bir model üzerinde çalışıyoruz. İnşallah en kısa zamanda Meclis’imizin gündemine gelecek ve sizlerin de desteğiyle bu süper izin dönemi yatırım hızımızı ciddi şekilde arttıracaktır.
“Dünyadaki en büyük nükleer güç santrali şantiyesi olan Akkuyu’da, dört nükleer reaktörün inşası aynı anda devam ediyor”
Dünyanın 2050’de net sıfır emisyon hedefine ulaşabilmesi ve küresel sıcaklık artışının 1,5 dereceyle sınırlandırılması için nükleer enerji kilit bir rol oynuyor. Bu kapsamda geçtiğimiz yıl Dubai’de düzenlenen COP28’de 25 ülke ‘Nükleer Enerjiyi Üç Katına Çıkarma Deklarasyonu’nu imzalamıştı. Türkiye olarak biz de Bakü’de devam eden COP29’da birkaç gün önce bu deklarasyona imza atan ülkeler arasına dahil olduk. Böylece söz konusu bildirgeyi onaylayan toplam ülke sayısı da 31’e çıktı. Sıfır karbon salımıyla enerji üreten nükleer güç santralleri, elektrik üretiminde sürekli ve güvenilir bir baz yük kapasite sağlayarak, enerji arzının istikrarını ve kesintisiz elektrik teminini desteklerler. Bu nedenle, ülkemizin yetmiş yıllık nükleer enerji hayalini Akkuyu Nükleer Güç Santrali projemizle gerçeğe dönüştürüyoruz. Bugün itibarıyla dünyadaki en büyük nükleer güç santrali şantiyesi olan Akkuyu’da, tüm ulusal ve uluslararası güvenlik standartlarına uygun olarak dört nükleer reaktörün inşası aynı anda devam ediyor.
“Akkuyu’da 4 bin kişiye istihdam sağlanacak”
Halihazırda yaklaşık 30 bin kişi bu projede istihdam edilmekte olup, işletme aşamasında ise 4 bin kişiye sürekli istihdam sağlanacaktır. Akkuyu Nükleer Güç Santrali tümüyle devreye alındığında Türkiye’nin elektrik ihtiyacının yüzde 10’unu karşılayacak ve yıllık 7 milyar metreküp doğal gaz ithalatı ile 35 milyon ton karbon salımını önleyecektir. Kısa sayılacak bir sürede nükleer enerji alanında çalışan kuruluşlarımız, kabiliyet ve yetkinliklerini uluslararası seviyeye yükselttiler. Örneğin, nükleer santrallerin denetimi ve gözetimi alanında faaliyet gösteren kamu şirketimiz NÜTED (Nükleer Teknik Destek A.Ş.), Macaristan’daki nükleer güç santralinin denetim süreçlerinde yer alarak, nükleer alanda ilk hizmet ihracatımızı gerçekleştirmiştir.
“Sinop ve Trakya nükleer güç santrali projelerimize ilişkin çalışmalarımıza devam ediyoruz”
Net sıfır emisyon hedefimize ulaşabilmemiz için 2035 yılına kadar 7 bin 200 megavat ve 2050 yılına kadar 20 bin megavatlık bir nükleer kapasiteye sahip olmamız gerekmektedir. Bu doğrultuda, Sinop ve Trakya nükleer güç santrali projelerimize ilişkin çalışmalarımıza devam ediyoruz. Ayrıca, küçük modüler reaktörlere (SMR) yönelik de çalışmalar yürütüyoruz. Nükleer endüstrimizde ekipman üretim kabiliyetini geliştirmenin yanı sıra bu alanda yetkin insan kaynağımızla kendi santrallerimizi kurmak, ekipman ve hizmet ihracatı yapabilecek bir seviyeye ulaşmak buradaki en büyük hedefimizdir.
“Hedefimiz, kamu binalarında 2030 yılına kadar yıllık 6 milyar TL enerji tasarrufu sağlamak”
Ortaya koyduğumuz bu hedeflere ulaşmak için, kamu ve özel sektör birlikte, 2030 yılına kadar 20 milyar doların üzerinde enerji verimliliği yatırımı gerçekleştireceğiz. Bu yatırımlar sayesinde önümüzdeki 15 yılda 46 milyar dolar değerinde enerji tasarrufu sağlayacağız. Kamu binaları için enerji tasarrufu hedefi Cumhurbaşkanlığı Genelgesi ile 2030 yılına kadar asgari yüzde 30 olacak şekilde belirlendi. Hedefimiz bu kapsamda kamu binalarında 2030 yılına kadar yıllık 6 milyar TL enerji tasarrufu sağlamaktır. Diğer taraftan, iklim değişikliği ile mücadelenin önemli araçlarından biri olan karbon fiyatlamasına yönelik Emisyon Ticaret Sistemi’nin altyapısı EPİAŞ bünyesinde hazır hale getirilmiş olup, İklim Kanunu’nun yasalaşmasına müteakip devreye alınacaktır.
“Meskenlerde kullanılan elektriğe düşük kademede yüzde 60, yüksek kademede yüzde 40; doğal gaza ise yüzde 63 destek uygulanıyor”
Covid salgını ile başlayan ve Rusya-Ukrayna savaşı ile devam eden küresel enerji ve emtia fiyatlarındaki olağanüstü artışlar, salgın öncesi döneme göre halen yüksek seyretmeye devam etmektedir. Bu yüksek maliyetlerden vatandaşlarımızın etkilenmemesi için sağladığımız destekleri önemli miktarda artırdık. Bu kapsamda, tüm vatandaşlarımızın elektrik ve doğal gaz faturalarında 2023 yılında 328 milyar TL, 2024 yılının on aylık döneminde ise 275 milyar TL devletimiz tarafından karşılanmıştır. Halihazırda meskenlerde kullanılan elektriğe düşük kademede yüzde 60, yüksek kademede yüzde 40; doğal gaza ise yüzde 63 destek uygulanmaktadır.
“Bu yıl içinde 1,6 milyon haneye toplam 1,4 milyon ton kömür dağıtımı planladık”
Bunun yanı sıra, dar gelirli hanelere elektrik tüketim desteği verilmesine yönelik Cumhurbaşkanı Kararı kapsamında, hanedeki kişi sayısına göre aylık 150 kWh’e kadar destekleme yapıyoruz. Bu kapsamda; 2024 yılı başından itibaren 4,1 milyon haneye 8,1 milyar TL elektrik tüketim desteği, 654 bin haneye ise 1,4 milyar TL doğal gaz tüketim desteği verilmiştir. Ayrıca, bu yıl içinde 1,6 milyon haneye toplam 1,4 milyon ton kömür dağıtımı planlanmış olup, kömür dağıtımı halen devam etmektedir. Bu desteklere ilave olarak, geçtiğimiz yıl uygulamaya konan Aile ve Gençlik Fonu’na; maden, petrol ve doğal gaz üretiminden elde edilen gelirlerden toplam 5,8 milyar TL tutarında bütçe aktararak, başta deprem bölgelerimiz olmak üzere, gençlerimizin yuva kurmalarına destek verdik. Bu fona katkımızı her yıl arttırarak aile kurumumuzu güçlendirmeye ve gençlerimize her alanda destek olmaya devam edeceğiz.
“2025 yılı toplam bütçe teklifi 63,3 milyar TL”
32,3 milyar TL olan Bakanlığımız 2023 yılı bütçesi başlangıç ödeneğine; genel aydınlatma giderleri ile cari ve yatırım giderleri için 2,3 milyar TL eklenmesi sonucunda 2023 yılı bütçe ödeneğimiz toplamı 34,6 milyar TL olmuştur. Bu tutarın 33,9 milyar TL’si harcanmış olup kalan 672 milyon TL ödenek yıl sonunda iptal edilmiştir. Bakanlığımız 2023 yılı bütçe gerçekleşme oranı yüzde 98’dir. Bakanlığımız merkez teşkilatı için 2025 yılı bütçe teklifi genel aydınlatma giderleri dahil olacak şekilde 45,3 milyar TL olup; MTA, MAPEG, TENMAK, EPDK ve NDK ile birlikte teklif edilen toplam bütçe tutarı 63,3 milyar TL’dir.”