Türkiye Ekonomisi İlk Altı Ayda Yüzde 3,8 Büyüdü

‘YILIN İLK ALTI AYINDA TÜRKİYE EKONOMİSİ YÜZDE 3,8 BÜYÜDÜ’

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Denizli Valiliği ve AK Parti Denizli İl Başkanlığı’nı ziyaretlerinin ardından Nihat Zeybekci Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen ‘Denizli İş Dünyası Buluşması’na katıldı. Toplantıda iş insanlarına seslenen Yılmaz, orta ve uzun vadede büyüme ve enflasyon arasında bir çelişki bulunmadığını söyledi. Türkiye tarihinde enflasyonun en düşük olduğu dönemlerde büyüme hızının en yükseğe çıktığına dikkati çeken Yılmaz, enflasyonu düşürmenin hem büyüme hem sosyal açıdan çok kıymetli olduğunu, yılın ilk altı ayında Türkiye ekonomisinin yüzde 3,8 büyüdüğünü söyledi. Yılmaz, 2025 yılında yüzde 4 civarlarında büyüme beklediklerini, 2026 ve 2027’de ise yüzde 4,5 ve 5 gibi bir büyümeyle dünya ortalamasının üstünde performans hedeflediklerini belirtti.

‘ÜÇ KREDİ KURULUŞUNUN İKİ KADEME NOT ARTIRDIĞI TEK ÜLKE TÜRKİYE’

Kur korumalı mevduat rakamlarını paylaşan ve enflasyondaki son süreci anlatan Yılmaz, “Diğer bir husus ise risk göstergelerinde azalma. Önce enflasyonda zeminin güçlendirilmesi gerekiyor. Yani cari açığı düşüreceksiniz, bütçe açığını düşüreceksiniz ki sağlam zeminde enflasyonla mücadele olsun. Biz de üç safhaya ayırdık. Geçiş süreci, dezenflasyon süreci ve kalıcı istikrar dönemi. Geçiş sürecini bu haziran itibarıyla bitirdik. Rezervlerimizde çok ciddi bir şekilde artış oldu. Geldiğimiz noktada 8 Kasım itibarıyla brüt rakamlarımız 157,3 milyar doları aşmış durumda. Kur korumalı mevduat (KKM) geçen yılın ağustos ayında 126 milyar dolarmış. 8 Kasım itibarıyla 37,9 milyar dolara kadar düşmüş durumda. Her geçen gün KKM erimeye devam ediyor. Bunu da finansal piyasaları bozmadan gerçekleştiriyoruz. Risk birimleri düştü. Geçen yıl 703 baz puan olan ülke risk primimiz 14 Kasım itibarıyla 259 baz puana inmiş durumda. Üç tane kredi derecelendirme kuruluşunun iki kademe not artırdığı bir dönem yaşadık. Türkiye bu anlamda tek ülke. Mayıs ayında 75,5 seviyesine gelen enflasyon şimdi geldiğimiz noktada 48,6 olarak belirlendi. Yani 27 puan bir azalma söz konusu. Bu düşüş önümüzdeki süreçlerde de devam edecek” dedi.

Gelecek yılın sonbaharına geldiğimizde ise büyük oranda artık enflasyondan bahsedilemeyeceğini vurgulayan Yılmaz, “Tek haneli rakamlara gelene kadar mücadelemiz devam edecek” diye konuştu.

‘GEÇEN YILKİ 5,2’LİK CARİ AÇIĞIMIZIN 3,6’SI DEPREM HARCAMASI’

Yılmaz, 2023 yılı bütçesini zorlayan en büyük faktörün 6 Şubat’ta meydana gelen ve 11 kentte yıkıma yol açan depremler olduğunu ifade ederek şunları söyledi:

“Geçen yılın ortalarında bütçede zorlu bir perspektifimiz vardı. Emekliliğe hak kazananlara dönük yaptığımız düzenlemelerin bütçeye getirdiği yük. Personele enflasyonun üzerinde önceki bütçede hesaplanmamış artışların getirdiği yük. En önemlisi ise deprem, tarihimizin en büyük depremini yaşadık. 11 ilimizi, 14 milyon nüfusu etkileyen deprem. O dönemki hesaplarımızla 104 milyar dolarlık ek bir maliyet getirdi. 2023 ve 2024’te 2,5 trilyon Türk Lirası deprem için ödenek tahsis ettik. Bu en gelişmiş ekonomileri zorlayacak bir miktardır. Buna rağmen bütçe açığımızı geçen yıl milli geliri oranla yüzde 5,2’de tutmayı başardık. Bu yıl başlangıçta 6,4 demiştik ama gelinen noktada yüzde 4,9 gibi bir rakamla kapatacağımızı düşünüyoruz. Geçen yılki 5,2’lik cari açığımızın 3,6’sı deprem harcaması. Depremi çıkardığınız zaman geçen yılın bütçe açığı milli gelire oranı yüzde 1,6. Bunun olumlu tarafı ise şudur ki deprem harcamaları geçici harcamalardır. Büyük oranda yatırım niteliğindedir. Dolayısıyla yapısal bir bozulma oluşturmaz, dönemsel etki yapar. Bir süre sonra deprem harcamalarının bütçemizden çıkacağını göreceğiz. Önümüzdeki yıl deprem etkisi bütçemizde yarı yarıya düşecek. Bütçemiz çok daha rahatlayacak. Gelecek yıl yüzde 3 civarında bütçe açığı öngörüyoruz” dedi.

Ramazan ÇETİN/ DENİZLİ,

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir