Her gün bunu yapanların kalp krizi riski azalıyor, bilimsel olarak kanıtlandı

Dünya genelinde kalp hastalığı veya felç geçirenlerin yalnızca %40’ı, ikinci bir kalp krizi veya felç riskini azaltmak için düzenli aspirin kullanıyor. Oysa, yapılan araştırmalar, aspirin tedavisinin kalp krizi veya felç geçiren bireylerde ikinci bir olayın önlenmesinde etkili olduğunu gösteriyor.

Washington Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Michigan Üniversitesi’nden araştırmacıların yaptığı bir çalışmaya göre kalp krizi veya felç geçirenlerin, aspirin tedavisinin faydalarından yeterince yararlanmadığı ortaya çıktı.

Araştırma, 51 farklı ülkede gerçekleştirilen ulusal sağlık anketlerinden elde edilen verileri inceledi. Yapılan araştırmalar, aspirin tedavisinin kalp krizi veya felç sonrası ikinci bir olayın oluşma riskini %25 oranında azalttığını gösteriyor. Buna rağmen, aspirin tedavisinin uygulanma oranı dünya çapında oldukça düşük.

Aspirin, düşük maliyeti ve etkili sonuçlarıyla dikkat çekiyor. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri’nde, bir aylık bebek aspirini tedavisi, sadece 2 ile 8 dolar arasında bir fiyata bulunabiliyor. Ancak, düşük gelirli ülkelerde yalnızca %16.6, orta düşük gelirli ülkelerde ise %24.5 oranında kalp hastalığı yaşayan bireyler aspirin kullanıyor. Bu oran, yüksek gelirli ülkelerde %65’e kadar çıkabiliyor.

Uzmanlar, aspirin kullanımındaki bu düşük oranı, sağlık hizmetlerine erişim eksiklikleri, ilaçla ilgili eksik bilgilendirme ve bazı ülkelerde aspirin almak için reçete gerekliliği gibi faktörlere bağlıyor.

Washington Üniversitesi’nden Dr. Sang Gune Yoo, aspirin tedavisinin faydalı olduğuna dikkat çekerken, dünya çapında daha fazla insanın bu tedaviden faydalanabilmesi için müdahale stratejilerinin geliştirilmesi gerektiğini belirtiyor.

Çalışmada yer alan Dr. Yoo, kalp hastalıkları ve felçlerin, dünya genelinde önde gelen ölüm sebepleri olduğunu vurgularken, aspirin tedavisinin daha geniş bir kitleye ulaştırılmasının önemine değindi.

Kalp hastalığı ve felç geçirenler için aspirin, hayati önemde bir tedavi aracı olabilir ve bu tedavinin yaygınlaştırılması için daha fazla çaba gösterilmesi gerektiği vurgulandı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir