Dolandırıcıların “adınız terör soruşturmasına karıştı” yalanları, pek çok vatandaşın cebini boşalttı. Her gün bu taktikle binlerce insanı arayan kimliği bilinmeyen şüpheliler ressam Bedri Baykam’ı dolandırmaya çalıştılar. Ressam Bedri Baykam, kendisini polis olarak tanıtan bir şahsın Anadolu Adalet Sarayı Evrakta Sahtecilik Amirliği, Terörle Mücadele Şubesi’nden aradığını belirterek, E-Devlet şifresini talep ettiklerini söyledi. Durumu şüpheli bularak şifresini paylaşmayan Baykam, dolandırılmaktan nasıl son anda kurtulduğunu ve başından geçenleri şu sözlerle paylaştı;
“AVUKATINIZIN DA BİLMEMESİ GEREKİYOR”
“Dün saat 12.06’da beni arayan bir numara polis olduğunu ve ‘Anadolu Adalet Sarayı Evrakta Sahtecilik Amirliği, Terörle Mücadele Şubesi’nden aradıklarını söylediler. Arayan numara 053* 74* 81 5* idi. Büyük bir çeteyle karşı karşıya olduklarını, aralarında benim de olduğum 48 vatandaşın kimlik bilgilerinin çalındığını ve olaya büyük bir gizlilik içinde acil müdahale etmek durumunda olduklarını anlattılar. İkide bir soruşturmanın tam bir gizlilik içinde yürütüldüğünü, dolayısıyla hiç kimseye haber vermemem gerektiğini söylediler. Avukatıma iletebileceğimi söyledim, ‘hayır, kesinlikle avukatınızın da haberi olmaması gerekiyor’ dediler. Adının İ.K. olduğunu söyleyen bir görevli bana WhatsApp’tan kimlik fotoğrafını attı ama ekran görüntüsü almadım. Orada ismi İ.K. görünüyordu ve önümdeki bir sözde MİT kimliği veya benzetilmiş sahtesiydi.
“KOMİSER A.Ş…”
Bu arada İ.K. adını Google’dan aramamı istediler. Böylece karşımda o adı taşıyan gerçek bir polis olduğunun güvencesini bana bu şekilde vermek istediler; sonra benle konuşurken bu kimlik fotoğrafını sildiler. Verdikleri hava ‘Bakın size kimliğimizi bile açıklıyoruz ama büyük bir gizlilik olduğu için siliyoruz’ şeklindeydi. Soruşturmayı önce 72 saat, sonra da belki uzarsa 14 gün tam bir gizlilikle yürüteceklerini ve beni arada bir arayacaklarını söylediler. O gün ne zaman dolu olduğumu öğrendiler ve beni saat kaçta arayabileceklerini birkaç kere sordular. Bu ilk görüşme 24 dakika sürdü. Öğleden sonra bir randevumu müteakiben dediğime yakın bir saatte beni aynı numaradan aradılar. Bu sefer farklı isimdeki bir komisere telefonu verdiklerini söylediler. Bu seferki isim, “komiser A.Ş”. idi…
“KİMLİĞİNİZİ EN SON NEREDE KULLANDINIZ”
Tekrar bana 48 kimliğin ve 58 pasaportun çalınıp kafa resmi değiştirildiğini söylediler ve bu sefer benim kimliğimin kafa resmi değiştirilmiş sahte halini bana WhatsApp’tan attılar. Bu sefer ekran görüntüsü aldım. Bana M.S.’yi tanıyıp tanımadığımı sordular. Tanımıyorum, dedim. Ardından bana ekran görüntüleri, fotoğraf ve video atarak bazı kişiler gösterdiler ve tanıyıp tanımadığımı sordular. Hiçbirini tanımadığımı söyledim. Bu sefer bana kimliğimin nerede kopyalanmış olduğunu anlayabilmek için bir boş kağıda söylediklerini yazmamı istediler. Önce o kağıda ‘Türkiye Cumhuriyeti adına’ şeklinde bir cümle yazmamı istediler. Niye? dedim. Yanıt vermeden ‘En son nerede kullanmış olabilirsiniz kimliği?’ diye çeşitli bütün alternatifleri yazdıracaklarını söylediler. ‘Yazın: 1 noter/ 2 hastane/ 3 yurt dışı/ 4 kargo/ 5 otel/ 6 tapu genel müdürlüğü/ 7 online/ 8 bankalar’. ‘Şimdi sırayla her birinin yanına en son neredekine gittiğinizi yazacaksınız’ dediler.
“ONAY KODUNU SORDULAR”
En son nerede hangi notere gittiniz, hangi otele gittiniz vs. o kağıda yazmamı istediler. Tam o noktada ‘Şimdi cep telefonunuza bir mesaj geldi oraya bakın’ dedi sözde komiser ve o anda gerçekten bana e-Devlet’ten bir mesaj gelmişti. Bu bir onay koduydu. O onay kodunu sordular. Zaten şüphelerim arttığı için Allah’tan o anda durumu anladım ve kendilerine ‘hayır, o bilgiyi sizinle paylaşamam çünkü e-Devlet’ten gelen bilgileri polis dahil hiç kimseye verme hakkımız yok, e-Devlet’e girerken böyle bir söz verdik’ dedim. Karşımdaki sözde komiser olayın en başından beri benim üzerimde yaratmaya çalıştıkları otorite ve her söylenileni eksiksiz yapma fiilinden dışarı çıktığımı görerek sertleşmeye kalkıştı, ben de kendisine benimle böyle konuşamayacağını söyledim. … Artık anlamıştım ki, o bilgiyi versem başıma gelmedik olay kalmayacaktı…
“EVİMİN ADA PARSEL NUMARASINI SÖYLEDİLER”
Ayrıca yine bu sözde polislerden şüphelendiğim için ve birkaç kere benim her bilgime sahip olduklarını kanıtlamak için oğlumun ve eşimin doğum tarihlerini, annemin ve babamın isimlerini ve evimin ada parsel numarasını saydıklarından zaten arabayla Beşiktaş Tapu Müdürlüğü’ne gelmiştim; arabadan indim ‘Şu anda 20 dakika boyunca konuşamam’ dedim ve durumu Tapu Müdürlüğü’nde anlattım ve buraya bizzat gelmem dışında hiçbir işlem yapılmaması gerektiğini onlara söyledim. Bu arada sözde polisler beni dört kez daha aradı, ama artık telefonlarına yanıt vermedim. Taksim’deki iş yerimde, asistanımla, bu şerhi tapuya koyduk ve ayrıca e-Devlet şifremi değiştirdik. Aynı zamanda durumdan yaşadığım ağır rahatsızlık ve şüphe nedeniyle eşim ve oğlumun da e-Devlet şifrelerini değiştirmelerini istedim.
“PSİKOLOJİK OLARAK AĞLARINA DÜŞÜRÜYORLAR”
(…) Ertesi sabah yani bugün önce tekrar Tapu Müdürlüğü’ne sonra da Adalet Sarayı’na gelerek bu ifademi sayın emniyet mensuplarına iletmek istedim. Görüldüğü gibi bu çok tehlikeli çetenin tüm hedefi, ele geçirdikleri kimlik bilgileri ile kendilerine polis süsü -ve üstelik mağdur vatandaşı korumaya çalışan polis süsü- vererek vatandaşları psikolojik olarak ağlarına düşürme ve ardından e-Devlet şifrelerini değiştirme hamlesi ile kurbanın zaaf anında o bilgiyi vermelerini talep etme senaryosu üzerine kurulu. Bu ve benzeri dolandırıcılık metotlarını sözde çok iyi bilen biri olarak beni bile o uçurumun kenarına getirebildiklerine inanamıyorum. Bu şekilde şifresini değiştirdikleri kişinin e-Devleti’ne girerek kendisine her türlü maddi zararı verebileceklerini, belki adına şirket kurup, borçlanıp, bankadan para çekip, tapularını satıp her şeyi yapabileceklerini korkuyla müşahede ettim. Gerçekten hayatım kararabilirdi”