‘Avrupa’nın havası en kirli kenti Iğdır’

Iğdır Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’nden Doç. Dr. Aysun Altıkat, Iğdır’daki hava kirliliğine ilişkin açıklamalarda bulundu.

‘IĞDIR’DA ÜÇ KİŞİDEN BİRİ HAVA KİRLİLİĞİ KAYNAKLI ÖLÜYOR’

Dünya Sağlık Örgütü’nün PM2,5’u kanser risk etkeni olarak tanımladığını ve hava kirliliğinin pek çok hastalığın temel sebebi olduğunu belirten Doç. Dr. Aysun Altıkat, “PM10, yani 10 mikrometre çapındaki partiküller üst solunum yollarında tutulabilir. Öksürerek vücudunuzdan atabilirsiniz. Ancak PM2,5, yani 2,5 mikrometre çapında ve daha küçük çaplı partiküller akciğerlerin en uç noktalarına kadar taşınabilen zerrelerdir. Bu maddelerin üzerinde bulunabilecek farklı kimyasallar kanser riskini daha da artıracaktır. Dünya Sağlık Örgütü de bu sebeple PM2,5’u kanser risk etkeni olarak tanımlamıştır. Bunun yanı sıra başka pek çok hastalık da partikül madde kirliliği sonucu ortaya çıkabilir. Iğdır’da da gözlenen durum gibi uzun süreli maruziyette KOAH ve astım vakaları artacaktır. Bu hastalıklar risk grupları için ölüme varacak ciddi sonuçlar doğurabilecek hastalıklar. Diğer yandan bu partiküllerin korozif etkisi kalp damar hastalıklarının artışına sebep olacaktır. Hatta Temiz Hava Hakkı Platformu’nun hazırladığı bir raporda Iğdır’da ölümlerin yüzde 28’inin yani 3 kişiden birinin hava kirliliği kaynaklı öldüğü belirtilmiştir. Bu oran çok büyük bir oran aslında. Bir diğer hastalık da psikolojik rahatsızlıklar. Hava kirliliği depresyona da sebep olmaktadır” diye konuştu.

‘METZAMOR SADECE IĞDIR DEĞİL ÜLKE İÇİN BİR RİSK’

Iğdır’ın hava kirliliği ile ilgili en çok yöneltilen sorulardan birinin de sınıra 16 kilometre uzaktaki Ermenistan’ın Metzamor Nükleer Santrali olduğunu kaydeden Altıkat, “Metzamor Nükleer Santrali’nin Iğdır’daki hava kirliliği üzerine etkisi olup olmadığı hep tartışılan bir konu. Iğdır’da gözlenen hava kirliliğine bir etkisi olmasa da Metzamor Nükleer Santrali büyük bir tehdit. Santral çok eski bir teknolojiye sahip. Asıl telaş etmemiz, tedirgin olmamız gereken şey, santralin deprem bölgesinde oluşu. Olası bir kaza anında Türkiye’ye etkisi bizden binlerce kilometre uzaktaki Çernobil’den daha yüksek olacaktır. Aramızda 16 kilometre var çünkü yürüme mesafesi. Çernobil kazasından bu yana Türkiye’nin kuzey bölgelerindeki kanser oranının ne durumda olduğunu hep birlikte görüyoruz. Metzamor’un yalnızca bu bölgeye değil, ülkemizin tamamına nasıl bir risk oluşturduğunu fark etmemiz gerekiyor. Bildiğim kadarıyla Avrupa Birliği de kapatılması konusunda defalarca Ermenistan yönetimini de uyarmıştır” dedi.

‘IĞDIR İÇİN ACİL EROZYONLA MÜCADELE EYLEM PLANI HAZIRLANMALI’

Iğdır’daki hava kirliliğinin en büyük nedeninin Aralık ilçesindeki rüzgar erozyonu sahası olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Altıkat, “Anlık ölçümlerde il için en önemli kirletici emisyonunun PM10 olduğu, neredeyse tüm yıl boyunca yönetmeliklerde belirlenen sınır değeri aştığı görülmektedir. PM10 kirliliğinde; ilk akla gelen ısınma kaynaklı kalitesiz yakıt kullanımı olmakla beraber, emisyon aşımının ısınmanın gerçekleşmediği yaz mevsiminde de devam etmesi, sorunun yakıt tüketim kaynaklı olmadığını gözler önüne sermektedir. Kışın batıdan esen rüzgar, kirli havayı alıp 5 bin 137 metre yüksekliği ile Türkiye’nin çatısı olarak tabir edilen Ağrı Dağı’na çarptıktan sonra tekrar şehre dönüyor. Yazın ise doğudan esen rüzgar, Aralık ilçesindeki erozyon sahasındaki kirliliği şehre taşıyor. Aralık ilçesinde ağaçlandırma projesi yapılmış ancak erozyon sahasının büyüklüğü karşısında yetersiz kalmıştır. Rüzgar erozyonu ile mücadele edilmesi için sürdürülebilir ve yüksek bütçeli projelere ihtiyaç var. Iğdır için acil erozyonla mücadele eylem planı hazırlanmalıdır. Plana uluslararası iş birliği dahil edilmeli, İran’ın da sınırı içerisinde kalan bölgeyi ağaçlandırması temin edilmelidir. Yalnızca sınır çizgisi üzerinde kalacak dar bir bölge sınır ihlallerini engellemek için çıplak bırakılmalı, diğer tüm bölgeler ağaçlandırılmalıdır. İlde sulama suyu sıkıntısı yaşandığından; bölgeye su ihtiyacı nispeten az olan ve bölge ekolojisi ile uyumlu Ebucehil çalısı veya Pinus pinaster (sahil) çamı önerilebilir. Sınır üzerinde kalan bölgedeyse petroşimik maddeler kullanılarak toprak stabilizasyonu sağlanabilir. Ev ve iş yerlerinde doğal gazın dışında hiçbir yakıt kullanılmamalı” diye konuştu.

‘AVRUPA BÖLGESİNDE HAVASI EN KİRLİ KENT IĞDIR’

Türkiye’nin Azerbaycan’a bağlı Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti, Ermenistan ve İran ile sınırı bulunan ve 200 bin nüfusa sahip olan Iğdır’ın İsviçre merkezli IQAir’in 2021 yılında hazırladığı Dünya Hava Kirliliği Raporu’na göre, Avrupa’nın en kirli havasına sahip 5 kentinden biri olan ve bu kirliliğini hala sürdürdüğünü sözlerine ekleyen Doç. Dr. Aysun Altıkat, “İlimiz Türkiye’nin en doğusunda yer alan, nüfus bakımından çok kalabalık olmayan, sanayi gelişimi de fazla olmayan bir şehir. Fakat yıllardır ne yazık ki hava kirliliğinde ipi göğüsleyen bir şehir. Sağlık Çevre ve İklim Örgütü’nün oluşturduğu Temiz Hava Hakkı Platformu’nun (THHP) 2023 yılının Mart ayında yayınladığı rapora göre, Türkiye’de havası en kirli beş kent ise sırayla Batman, Iğdır, Ağrı, Şırnak ve Malatya. Dünyada 131 ülke ve 7 bin 323 kentin hava kalitesinin ölçüldüğü 2022 Dünya Hava Kirliliği Raporu’nda da Avrupa bölgesinde havası en kirli kent Iğdır. İsviçre merkezli IQAir’in hazırladığı bu rapora göre kentte metreküp başına düşen partikül oranı 66,2 mikrogram. Türkiye ise bu raporda dünya hava kirliliği sıralamasında 45’inci sırada bulunuyor. Hakkari, yıllık ortalamada 110,71 µg/m3’lük ortalama ile PM10 açısından en kirli havanın olduğu istasyondur. Hakkari’yi sırasıyla Iğdır (109,76 µg/m3) takip ediyor” dedi.

(DEMİRÖREN HABER AJANSI)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir