Karıncaların düşmeden istedikleri yerde gezebilmeleri, doğanın inanılmaz mekanizmaları arasında.
Bu ilginç yeteneklerini; anatomileri ve harika hareket kabiliyetleriyle açıklayabiliriz. Hazırsanız, minik canlıların yaşamına doğru bir yolculuğa çıkalım.
Karıncaların ayakları, sandığımızdan çok daha karmaşık bir yapıya sahip.
Her ne kadar karıncaların ayakları işlevsel olarak insanlarınkine benzese de yapısı daha gelişmiş. Bizde olmayan pek çok şeye sahipler. Mesela altı ayaklarının her birinde dikenler, yapışkanlar ve pençeler var.
Tabii ki bunların hiçbiri öylesine orada değil. Hepsi birer işleve sahip. Mesela pençeleriyle pürüzlü yüzeylere (örneğin ağaç kabuğu) daha kolay bir şekilde tutunabiliyorlar ve dikenleri küçücük çukurlara girerek kavramayı artırıyor.
Ayaklarında bir tür yastık var.
Bunun yanı sıra “arolia” adlı, yapışkan yastıkları da var. Pençelerin arasında bulunan arolialar, düz ve sert yerlerde hareket kabiliyetlerini artırmaya yarıyor.
İçlerinde ise karıncaların vücudunda dolaşan “hemolenf” isimli bir sıvı var. Hemolenf, yastıkların içine pompalanarak yapışkanlık sağlıyor. Böylece enerji tasarrufu da yapmış oluyorlar.
Karıncaların hafif olması, bir diğer avantaj.
En fazla 60 mg ağırlığında olan karıncaların hafif yapılarına karşın altı tane ayaklarının olması, yer çekimine meydan okumalarını kolaylaştırıyor. Bu bahsettiğimiz altı bacak da öyle rastgele hareket etmiyor.
Üç ayak yere aynı anda temas ederken diğer üç ayak havada duruyor ve bu şekilde denge sağlıyorlar. Kısacası bilgisayarla programlanmış bir mekanizma gibiler!
Karıncalarla ilgili daha fazla içeriğe göz atmak isterseniz: