Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de düzenlenen 2024 Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’na (COP29) katıldı. Şehirlerde Ulaşım ve Altyapı konulu Üst Düzey Toplantısı’nda konuşan Bakan Uraloğlu, konferans kapsamında kurulan Türkiye pavilyonunu ziyaret ederek iklimsel ve meteorolojik çalışmaları yerinde inceledi. Bakan Uraloğlu, basın mensuplarına yaptığı açıklamada, “İklim değişikliğiyle ilgili ana başlıkların gündem olduğu COP29’dayız. Burada iklim değişikliğinden karbon salınımına, sanayiye, ulaşıma kadar ve yaşamımızda ihtiyacımız ne varsa hepsinin etkilendiği bir süreçten bahsediyoruz.” dedi.
“ŞEHİRLERDEKİ NET SIFIR EMİSYON HEDEFLERİNE ULAŞMALIYIZ”
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı olarak ulaştırma sektöründe hem yerel hem de küresel anlamda yapılanları ve yapılacakları takip ettiklerini kaydeden Uraloğlu, “Öncelikle şehirlerdeki net sıfır emisyon hedeflerine ulaşılması lazım. 2053 Türkiye Net Sıfır Emisyon Hedefimizi gerçekleştirmek için şehirlerimizde elektrikli kara taşıtlarının kullanımından metrolara kadar her türlü planlamayı yapıyoruz.” ifadelerini kullandı.
Bisiklet kullanımını teşvik etme amacıyla şehirlerde düzenlemeler yaptıklarını kaydeden Bakan Uraloğlu, “Elbette, bu düzenlemeler mutlaka belli altyapıları gerektiriyor. Bunları da teşvik ediyoruz. Hem yerel yönetimlerle beraber altyapılarını planlıyoruz hem de merkezi hükümet ve Bakanlık olarak da bunları üst perdeden koordine ederek gerekli teşvikleri altyapıları sağlamış oluyoruz.” şeklinde konuştu.
“58 HAVALİMANIMIZIN 50 TANESİ KARBON SERTİFİKASI ALMIŞ DURUMDA”
Dünya ticaretine yöne veren limanlarda ve hava meydanlarında da karbon emisyonunu azaltmaya yönelik çalışmalardan bahseden Uraloğlu, “Gemilerin fosil yakıt dışındaki yakıtları kullanması anlamında yeni gemiler üretiyoruz. Türkiye’de 58 havalimanımızın 50 tanesi karbon sertifikası almış durumda. Bu da dünyada yüksek oranlardan bir tanesi. Ülkemiz bulunduğu bulunduğu konumda 67 ülkenin sadece 4 saatlik bir uçuşla gidebileceği noktada bulunuyor. Bu da yaklaşık 1,5 milyar insana erişimi sağlıyor. Sadece bu coğrafyada yaklaşık 51 trilyon dolarlık gayri safi milli hasıla ve yıllık 12 trilyon dolarlık bir ticaret hacmi var. Dünyayı global olarak düşündüğümüzde ve Koridorların gerek deniz tarafından gerek kara tarafından ticarette çok büyük öneminin olduğunu biliyoruz. Biz de bu noktada kendi üzerimize ülkemize ne görev düşüyorsa komşularımızla coğrafyamızla beraber bunları yapma noktasında gayretlerimiz var.” dedi.
“ÜLKEMİZDE ELEKTRİKLİ TRENLERİ VE LOKOMOTİFLERİ GELİŞTİRİYORUZ”
Türkiye’nin Çin’den başlayarak Londra’ya kadar uzanan Orta Koridor’un bir parçası olduğunu ifade eden Uraloğlu, “Bu koridorun daha nasıl geliştirilebileceğini; elektrikli trenlerin, lokomotiflerin nasıl kullanılması gerektiğini; bunu nasıl geliştirebileceğimizi bu vesileyle biz konuşuyoruz. Buradaki kapasiteler önümüzdeki süreç içerisinde artacaktır ve dizel ya da fosil yakıtlı lokomotiflerin emisyon salınımı artacaktır. Bu noktada gayret ediyoruz ki ülkemizde elektrikli trenleri ve lokomotifleri geliştiriyoruz. Kendimiz üretmeye başladık; bu anlamda iş birlikleri yapıyoruz.” ifadelerini kullandı.
KALKINMA YOLU ORTA KORİDOR’U DESTEKLEYECEK
Orta koridoru destekleyecek olan Kalkınma Yolu Projesi’nden de bahseden Bakan Uraloğlu, “Son zamanlarda doğu batı yönündeki ticareti destekleme amacıyla kuzey güney yönünde de bazı koridorların ortaya çıktığını biliyoruz. Hazar geçişli İran Koridoru’nun olduğunu biliyoruz. Azerbaycan’ın yine Hazar’daki son gelişmelere göre birçok yatırım yaptığını biliyoruz. Biz de bu anlamda kuzey-güney koridor ve Orta Koridor’u desteklemesini düşündüğümüz Kalkınma Yolu Koridoru’nda bir çalışma yapıyoruz. Irak’ın Basra Körfezi’nden başlayıp Türkiye’ye bin 200 kilometre gelip oradan Avrupa’ya; Türkiye içerisinde de Orta Koridor’a bağlanmasıyla ilgili bir çalışmamız var.” ifadelerini kullandı.
Gelecek nesle daha iyi bir dünya bırakmak için karbon salınımını mutlaka azaltılması gerektiğini bildiren Bakan Uraloğlu, sözlerine şu şekilde devam etti:
“Özellikle son zamanlardaki yağan aşırı yağmurların doğal afetleri beraberinde getirmesi ve şehirlerimizin güvenliğini tehdit eden duruma gelmesiyle iklim değişikliği noktasında şehirlerimizi ülkemizi daha yaşanabilir ve dirençli bir konuma getirmeye ilgili çalışmalarımız var. Biz ülkemizde neler yaptığımızı paylaştık hem de buraya katılan ülkelerde neler yapıldığını takip ediyoruz ve iş birliklerimizi geliştiriyoruz.”
