Breakthrough Starshot programı, en yakın yıldıza olan muazzam mesafeleri sadece on yıllar içinde geçmeyi hedefliyor. Yansıtıcı bir yelken teknolojisini göreceli hızlara çıkarmak için yüksek güçlü bir lazer kullanıyorlar.
UZAYI KEŞFETMEYE YÖNELİK EN İDDİALI PROJE
Yakın zamanda yapılan bir çalışmada çeşitli malzemeler incelenmiş ve çekirdek-kabuk yapılarının -iki farklı malzemeden oluşan küresel parçacıklar- umut verici bir çözüm olabileceği öne sürüldü.
Breakthrough Starshot, en yakın yıldız sistemi olan Alpha Centauri’ye küçük, hafif uzay araçları göndererek yıldızlararası uzayı keşfetmeye yönelik en iddialı projelerden biri olarak görülüyor.
BİRKAÇ YIL İÇİNDE 4,37 IŞIK YILI YOL KAT EDECEK!
Proje, yansıtıcı ‘ışık yelkenlerini’ hızlandırmak için yer tabanlı, yüksek güçlü lazerler kullanmayı, böylece uzay aracının göreceli hızlara ulaşmasını ve çok kısa bir sürede yaklaşık 4,37 ışık yılı (40 trilyon kilometre) yol kat etmesini planlıyor.
İLK KEZ BİR YILDIZDA DÜNYA DIŞI YAŞAMIN ARAŞTIRILMA ŞANSI ARTIYOR!
Her bir uzay aracı küçük sensörler ve iletişim sistemleriyle donatılacak, yol boyunca ötegezegenler ve diğer yıldızlararası fenomenler hakkında veri toplayacaktır. Başarılı olması halinde, uzak yıldız sistemlerini keşfetmeye ve dünya dışı yaşamı aramaya yönelik ilk adımımız olabilir.
Parlak yıldız Alpha Centauri AB’nin etrafındaki gökyüzünün bu görüntüsü, Güneş Sistemi’ne en yakın yıldız olan çok daha sönük kırmızı cüce yıldız Proxima Centauri’yi de gösteriyor. Resim Sayısallaştırılmış Gökyüzü Araştırması 2’nin bir parçasını oluşturan resimlerden oluşturulmuştur. Alpha Centauri AB’nin etrafındaki mavi hale fotoğrafik işlemin bir eseridir, yıldız aslında Güneş gibi soluk sarı renktedir.
İNSAN ÖMRÜNÜN YETEBİLECEĞİ BİR YOLCULUK…
Bu hızlarda, zaman genişlemesi (Einstein’ın görelilik teorisi tarafından öngörülen bir olgu) zamanın Dünya’daki gözlemcilere göre gezgin için daha yavaş geçmesine neden olur ve potansiyel olarak gezginin bakış açısından tek bir insan ömrü içinde uzak yıldızlara yolculuk yapılmasına izin verir.
Ancak Starshot sadece küçük uzay araçları göndermeyi planladığı için bu bir sorun teşkil etmeyecektir. Bununla birlikte, Starshot için bile bu hızlara ulaşmak, ihtiyaç duyulan kinetik enerji hız ile katlanarak arttığından, muazzam enerji taleplerinin üstesinden gelmeyi gerektirir.
Rölativistik hızlarda çevre de özellikle tehlikeli hale gelir.Bu kadar yüksek hızlarda parçacıklarla çarpışmalar uzay araçlarını kolayca tahrip edebilir ve radyasyona maruz kalma rölativistik etkiler nedeniyle yoğunlaşabilir.
Bu görüntü ACS3’ün NASA’nın Langley Araştırma Merkezi’nde açıldığını gösteriyor. Güneş rüzgârı güvenilirdir ama çok güçlü değildir. Bir uzay aracına etkili bir şekilde güç sağlamak için geniş bir yelken alanı gerekir. ACS2’nin her bir kenarı yaklaşık 9 metre (30 ft) olup, güçlü ve hafif bir bom sistemi gerektirmektedir. .
Yelkenler için doğru malzemenin seçilmesi kilit önem taşıyor. Almanya’daki Karlsruhe Teknoloji Enstitüsü’nden Mitchell R. Whittam, Lukas Rebholz, Benedikt Zerulla ve Carsten Rockstuhl tarafından kısa süre önce yayınlanan bir makalede ekip, en iyi malzeme arayışlarının sonuçlarını rapor ediyor.
ÇALIŞMALAR UMUT VERİCİ
Özellikle çekirdek-kabuk küreler olarak adlandırılan yapılara odaklanıyorlar.Bu yapılar, kökenlerini Mie Teorisi’nde bulan bir matris tasarımına dayanmaktadır.
Bu matematiksel çerçeve 1908 yılında Alman fizikçi Gustav Mie tarafından küresel parçacıkların ışık gibi elektromanyetik dalgaları nasıl saçtığını açıklamak üzere geliştirilmiştir. Araştırmacılar çalışmalarında alüminyum, silikon, silikon dioksit ve çeşitli kombinasyonlardan oluşan kürelerin yansıtma özelliklerini ve hızlanma sürelerini incelediler.
Sonuçlar, silikon ve silikon dioksit kombinasyonundan oluşan bir kabuğun en iyi sonuçları vermesiyle umut verici olarak belirtildi. Çalışma, hafif yelkenler için malzemelerin yapısına ilişkin önemli bir bakış açısı sunuyor.
Kesin bir sonuç olmamakla birlikte, hafif yelken fiziğinin daha önce keşfedilmemiş bir alanı olan çekirdek-kabuk kürelerin gelecekteki deneysel çalışmalar için keşfedilecek umut verici bir yol olduğunu göstermiştir.