Diyarbakır’ın Bağlar İlçesinin Tavşantepe Köyünde 21 Ağustos’ta kuran kursundan çıktıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan ve cesedi 8 Eylül’de köyün yakınlarındaki derede bir çuval içinde bulunan Narin Güran’ın, otopsi ve ölü muayenesi sırasında çekilen ağız, çene ve diş yapısını gösteren röntgen filmleri de soruşturma dosyasına eklendi.
Röntgen grafiğinde, Narin’in yaşı nedeniyle süt dişlerinin bazılarının döküldüğü, bazılarının da dökülmeye bağlı yerinde olmadığı görülüyor. Ağabeyi Enes Güran Narin’in kayıp olduğu günlerde şüpheli görülen hal ve davranışları, kolundaki diş izleri, yüzündeki morluklar, sırtındaki yara ve ekimozlar nedeniyle 25 Ağustos’ta gözaltına alınarak İstanbul Adli Tıp Kurumuna sevk edilmişti.
CESET OLMADIĞI İÇİN İLK SEVKTE TESPİT YAPILAMADI
Ağabey Enes, “Kardeşim kayıp olduğu için sinir krizi geçirip kolumu ısırdım” dediği için Enes’in kolundan alınan örnek ve diş izleri ile yine Enes’ten alınan ağız ve diş kalıplarının birbiriyle uyumlu olup olmadığı incelendi. Ancak bu tarihte Narin’in cesedi henüz bulunamadığı için koldaki diş izleriyle ilgili herhangi bir delil niteliğinde eşleşme olmadığı için tespit yapılamamış ve Enes Güran serbest bırakılmıştı. 8 Eylül’de cesedin bulunması üzerine aynı gün tüm aile bireyleri gözaltına alınınca ağabey Enes ile annesi Yüksel’in de aralarında bulunduğu 12 kişi tutuklandı. İddiaya göre, Narin’in ağabeyi Enes tarafından boğazının sıkıldığı, Narin’in de kendini kurtarabilmek için ağabeyinin kolunu ısırdığı, çığlık sesleri üzerine odaya giren anne Yüksel’in de kızını kurtarabilmek için oğlu Enes’in kolunu ısırdığı ileri sürülmüştü.
İKİNCİ SEVKTE İSE YARALAR İYİLEŞTİĞİ İÇİN TESPİT YAPILAMADI
Bu iddia üzerine ağabey Enes’ten alınan ağız ve diş örnekleri, cezaevindeki anne Yüksel’den alınan ağız ve diş kalıpları ile Narin’in ağız ve çene yapısını gösteren röntgen filmleri bir bütün olarak İstanbul Adli Tıp Kurumu Grup Başkanlığına gönderildi. Gelen raporda, Enes’in kolundaki diş izlerinin iyileşme evresinde olduğu için net bir tespit yapılamadığı belirtildi. Raporda, bu diş izlerinin kime ait olduğunun tam olarak belirlenemediği gibi, anne Yüksel, ağabey Enes veya Narin’e de ait olabileceği mütalaa edilmişti.