AB Haritaları Türkiye’nin Tepkisini Çekti
Avrupa Birliği’nin (AB) Mekansal Deniz Planlama çalışmaları kapsamında resmi web sitesinde yayımladığı Ege ve Kıbrıs haritaları Ankara’nın tepkisine neden oldu.
Türkiye’nin rahatsızlığının temelinde AB’nin deniz yetki alanları hakkında yargı yetkisinin olmadığı ve görüş beyan etmesinin doğru olmadığı argümanı yatıyor.
Türkiye, haritalarda belirlenen sınırların kendi çıkar ve egemenlik haklarını ihlal ettiğini savunuyor.
AB Komisyonu, deniz ekonomilerinin sürdürülebilir büyümesi, deniz alanları ve kaynaklarının sürdürülebilir kullanımını sağlamak amacıyla 2014 yılında Mekansal Deniz Planlama yönergesini kabul etti.
Yönerge, denizlere ve okyanusa kıyısı olan 22 üye devletin ulusal bir plan geliştirmesi zorunluluğunu getiriyor.
Komisyonun konuyla ilgili web sitesinde bu ülkelerin Mekansal Deniz Planlama sürecinde nerede oldukları ve çeşitli kaynaklardan elde edilen bilgilerle oluşturulan haritalara yer veriliyor.
Türkiye’nin tepki göstermesine neden olan Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti’ne ilişkin haritalar bu bağlamda yayınlandı.
Bu haritaların son dönemde güncellendiği kaydediliyor.
Ankara: AB’nin yetkisi yok
Dışişleri Bakanlığı, bu konudaki tepkisini 16 Kasım günü yapılan yazılı açıklamada, “Egemen ülkeler arasındaki deniz yetki alanları uyuşmazlıkları konusunda AB’nin görüş beyan etme yetkisi bulunmadığını hatırlatmak isteriz. AB’nin bu tür girişimlere taraf ve alet olması, sorunların çözümünü zorlaştırmaktadır,” ifadeleriyle kayda geçirdi.
Ege Denizi ve Akdeniz’den kaynaklanan sorunlar yaşayan Türkiye ve Yunanistan, en son 2019 senesinde ciddi bir gerilim yaşamış ve Brüksel bu süreçte Yunanistan’ın yanında yer almıştı.
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de gerçekleştirmek istediği sondaj faaliyetlerini yasa dışı olarak tanımlayan AB, Türkiye’ye yaptırım uygulama kararı almıştı.
Türkiye, AB’nin iki egemen devlet arasındaki deniz yetkilendirme sorunuyla ilgili herhangi bir yargıda bulunma ya da görüş beyan etme hakkının olmadığını vurguluyor.
Kıbrıs haritası da tepki çekti
Sitede verilen bilgiye göre Yunanistan, henüz kendi kara sularında geçerli olacak bir mekânsal deniz planlamasını onaylamadı.
Kıbrıs Cumhuriyeti ise kendi mekânsal deniz planlamasını oluşturdu ve onayladı.
Haritada, adanın kuzeyinde yer alan Türk yönetiminin kontrolünde olan kara suları da Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemen sahası olarak tanımlandı.
Türkiye, ise bu bölgede Kıbrıs Türklerinin de hakları olduğunu savunuyor.
Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, “Bu çalışmada Ege ve Akdeniz için kullanıldığı görülen haritalar Türkiye bakımından yok hükmünde olup, bunların fiilen ve hukuken bir sonuç doğurması söz konusu değildir,” ifadelerine yer verildi.
Bakanlık, “hakların korunması için gerekli uyarıların yapıldığı ve tüm tedbirlerin alındığını” vurgulandı.
Kıbrıs adasının kuzeyindeki Türk yönetimini yalnızca Ankara tanıyor.
Ankara’nın bu son gelişmeyle ilgili dikkat çektiği bir başka unsur ise zamanlama.
Dışişleri açıklamasında, “Deniz yetki alanlarına dair tek taraflı tasarrufların kabul edilmesi mümkün değildir. Bu tür teşebbüsler, birbiriyle bağlantılı Ege sorunlarının kapsamlı, adil ve sürdürülebilir bir çözüme kavuşturulması yönündeki çabalara zarar verecektir,” ifadelerine yer verildi.
Bu ifadelerle Ankara- Atina arasında yürüyen normalleşme sürecine atıfta bulunan Dışişleri, AB Komisyonu’nun attığı adımın olumsuz etkide bulunabileceği uyarısından bulundu.
Sevilla Haritasını anımsatıyor
Bu konuda Ankara-Brüksel arasında bir başka harita bunalımı da Sevilla Haritası diye bilinen belge nedeniyle yaşanmıştı.
AB, 2000’li yılların başında Sevilla Üniversitesi’nden akademisyenler Juan Luis Suárez de Vivero ile Juan Carlos Rodríguez Mateos’a Doğu Akdeniz’de Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs arasındaki Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) anlaşmazlığının çözümü için bir çalışma yaptırmıştı.
Türkiye’nin tepkisine neden olan harita, Yunanistan’ın kıta sahanlığını Türkiye’ye ne kadar yakın olursa olsun, Yunan adalarının sınırlarına göre çiziyor.
Buna göre Meis Adası’ndan başlayan Yunan kıta sahanlığı, güneye doğru Akdeniz’in ortasına kadar iniyor ve Türkiye’ye Antalya Körfezi dışında bir çıkış fırsatı tanımıyor.
Türkiye, Meis gibi adaların karasuları hakkını kabul ediyor ancak kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge (MEB) bağlamında deniz yetki alanı doğurmadığını kaydediyor.
Türkiye’nin büyük tepkisine neden olan harita hakkında AB Komisyonu “Kurumlar tarafından hazırlatılan harici raporlar AB’nin resmi belgeleri değildir ve AB için hukuki ve siyasi değeri yoktur” açıklamasını yapmıştı.
MDP ile ilgili Yunanistan sayfasına konan mevcut haritanın da Sevilla Haritasını anımsatacak şekilde çizilmiş olması dikkat çekiyor.
Normalleşme adımları devam ediyor
Türkiye ve Yunanistan, son iki senede geliştirdikleri diyalog sayesinde önemli bir normalleşme sürecini sürdürüyorlar.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın 8 Kasım’da Atina’da Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgo Gerapetritis ile yaptığı görüşmede, iki ülke yetkililerinin Ege ve Akdeniz’den kaynaklanan sorunların çözümü için ön koşulları ele aldıkları biliniyor.
Taraflar, sorunların tanımı konusunda bile çok derin görüş ayrılığı içinde olmasına karşın süreci devam ettirecek adımlar atma konusunda kararlı olduklarını kaydediyorlar.
İki ülkenin üst düzey Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, 2-3 Aralık’ta Atina’da bir araya gelecek.
Toplantıda bu konuları da ele almaları bekleniyor.
Yunanistan Başbakanı Kyriakos Mitsotakis’in Ocak ya da Şubat’ta gerçekleştirilmesi öngörülen Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi toplantısına katılmak üzere Türkiye’ye gelmesi bekleniyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Mitsotakis’in görüşmelerinde Ege sorunlarının da ele alınması öngörülüyor.