Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkındaki tutuklama kararı çıkarmasına ABD’nin tepkisi sürüyor. İsrail yanlısı ABD’li Senatör Tom Cotton, 2002 yılında çıkarılan Lahey İşgal Yasası’nı hatırlatarak UCM üyesi devletlerden birinin tutuklama emrini yerine getirmesi halinde “Hollanda’ya karşı askeri harekat başlatma” tehdidinde bulundu.
YASA NE DİYOR
Resmi adı “Amerikan Askerlerini Koruma Yasası” olan ancak ABD müttefiki sivilleri ve siyasetçileri de koruması altına alan yasa, ABD’ye bir vatandaşı veya müttefikini UCM hapishanesinden kurtarmak için “her türlü gerekli ve uygun adımı atma” hakkı veriyor. Yasa gayriresmi adını Başkan’a tutuklu kişinin serbest kalması için “gerekli her şeyi yapma” yetkisini veren “2008’inci Bölüm”den alıyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) yasayı dönemin ABD Başkanı George Bush tarafından imzalanarak yürürlüğe girdiği 2002’de “Lahey’deki mahkemenin bir ABD vatandaşı veya müttefikini tutuklaması durumunda Başkan’a bu kişileri kurtarmak için askeri güç kullanma yetkisi verdiği için” eleştirmişti.
UÇ BİR ADIM
Elbette yasanın verdiği bu yetki aşırı bir önlem olarak görülüyor ve ABD’nin UCM kararına uymakla yükümlü olduğunu ilan eden Fransa, Hollanda, İtalya gibi AB ve NATO üyesi müttefiklerine karşı böyle bir tırmandırma içine girmesi beklenmiyor. Ancak Cotton’un sosyal medya paylaşımıyla yaptığı “hatırlatma” Washington’un İsrail’i korumaktaki kararlılığının göstergesi olarak algılandı. Halef-selef başkanlar Trump ve Biden’ın UCM’nin yakalama kararına tepkisi birbirlerinden çok farklı olmamıştı. Biden, UCM kararını “utanç verici” olarak nitelendirirken ocak ayında göreve gelecek yeni Başkan Trump’ın, UCM üyelerine yönelik seyahat yasağı ve mal varlıklarının dondurulması gibi bir dizi yaptırıma imza atabileceği değerlendiriliyor.
BUSH ÇIKARMIŞTI
UCM’nin yasal dayanağı olan Roma Statüsü 1 Temmuz 2002’de yürürlüğe girdi. Dönemin ABD Başkanı George Bush, Amerikan askerleri veya müttefiklerinin savaş suçları veya benzeri gerekçelerle tutuklanmasını önlemek için, Ağustos 2002’de yasaya imza attı. UCM’ye taraf ülkeleri caydırmayı amaçlayan yasa, gerektiğinde ABD’nin BM Barış Gücü misyonlarına katılımını askıya almasını öngörüyor. Ayrıca ABD Başkanı’na dilediği ülkeye Roma Statüsü’ne taraf olduğu için askeri yardım ve işbirliğini kesme imkânı veriyor. ABD’nin askeri, ekonomik ve siyasi işbirliklerinin böyle bir adımı neredeyse olanaksızlaştırdığı değerlendiriliyor.
‘DOSTÇA HATIRLATMA’
Cumhuriyetçi Partili Arkansas Senatörü Tom Cotton, sosyal medya sitesi X’te, “UCM düzmece bir mahkeme ve Karim Khan (UCM Başsavcısı) saplantılı bir fanatiktir. Ona ve bu yasa dışı emirleri uygulamaya çalışan herkese yazıklar olsun. Dostça bir hatırlatma: UCM hakkındaki Amerikan yasasının Lahey İşgali Yasası (The Hague Invasion Act) diye anılmasının bir nedeni var. Bunu bir düşünün” diye yazdı.
NETANYAHU TUTUKLANIRSA BURADA KALACAK
UCM’nin kararının ardından mahkemenin yargı yetkisini kabul eden 124 ülkenin, topraklarına gelmesi halinde İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’yu tutuklama sorumluluğu bulunuyor. Taraf ülkelerden herhangi birinde yakalanan kişiler, mahkemenin bulunduğu Hollanda’nın Lahey kent merkezine yaklaşık 7 kilometre uzaklıktaki Scheveningen hapishanesine naklediliyor. Tutuklu merkezi mahkumların erişebileceği spor salonu ve kütüphane gibi sosyal tesislere sahipken her hücrede kişilerin kendi davalarına hazırlanabilmeleri için sınırlı erişime sahip bilgisayarlar da bulunuyor.
59 KİŞİYE TUTUKLAMA EMRİ
Mahkeme, ilgili ülkelerin yetkilileri ve aileler mahkumları ziyaret etmesine de müsaade ediyor. Mahkumlara “kaliteli ve uygun gıdalar” temin edilirken hücrelerinde kendi yemeklerini pişirmelerine de izin veriliyor. Telefon kartı gibi ilave hizmetler alabilmeleri için az miktarda harçlık da ödeniyor. UCM şu ana kadar aralarında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun da olduğu 59 kişi hakkında tutuklama kararı çıkardı. Taraf devletlerin işbirliği ile bu kişilerden 21’i yakalanarak mahkemeye çıkarıldı. 30 kişi hâlâ “firari” konumdayken, ölen 7 kişinin davaları düşürüldü.