İçişleri Bakanlığı’nın 2025 yılı bütçesine ilişkin görüşmeler TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda ‘kayyım’ protestosu sonrası yaşanan gerginlik ve kavganın ardından devam etti.
Gerginliğin ardından söz alan Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’yı eleştirdi.
Mafya ve çetelerle mücadelenin yanı sıra güvenlik bürokrasisindeki tarikat kadrolaşmalarına da değinen Ahmet Şık, 2019 yerel seçimleri öncesinde bir toplantıda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Süleyman Soylu arasında geçtiğini belirttiği ‘kayyım’ diyaloğunu da anlattı.
TİP’li Ahmet Şık’ın komisyondaki konuşması özetle şöyle:
SOYLU DÖNEMİ SONRASI: Göreve başladığınızda zor olan işinizi kolaylaştıran etken, kamuoyunun nefret öznesi haline gelen selefinizin boşalttığı koltuğa oturmaktı. Soylu döneminde Türkiye, ulusal ve uluslararası mafyanın başıboş kaldığı bir ülkeye dönüşmüşken bu yapılarla mücadelenizle muhalefet de dahil olmak üzere herkesten alkış aldınız.
KREDİNİZ TÜKENDİ: Bir zanlıya işkence yapılmasını savunan sosyal medya paylaşımınıza, Fethullahçılardan boşalan emniyet kadrolarına başka bir dolu tarikat ve cemaatin yerleşmesine sessiz kalışınıza, kendi atadığınız polis müdürlerinin mafyadan rüşvet aldıklarının ortaya çıkmasına ve bu sabah yaşananlara bakarak Soylu nefreti üzerinden sahip olduğunuz kredinin tükendiğini söylemek mümkün.
MENZİL ŞEYHİNİN ÇAKARLI ARACI: Canhıraş savunduğunuz kayyım uygulamasına geleceğim ama çok daha fazla sorum olmasına rağmen süremin kısıtlı olması nedeniyle size birkaç soru yöneltmek istiyorum…
Usulsüz çakarlı araç kullanımıyla da mücadele ettiğinizi söylediniz. O halde sorayım; Menzil tarikatının şeyhinin konvoyunda yer alan çakarlı araçlar mevzuata uygun mu? Menzil tarikatının şeyhi hakkında koruma kararı var mı? Varsa kaç kişide var? Çünkü sadece korunan kişinin aracında çakar kullanımı serbest olur. Ama konvoyda en az üç tane çakarlı araç var.
EMNİYET GENEL MÜDÜR YARDIMCISI MİT KAYITLARINDA: Yine Menzil tarikatının şeyhi başta Adıyaman olmak üzere tüm havalimanlarında VİP hakkından faydalanıyor. Kullanım hakkı mı var? Yoksa neden izin veriliyor?
Size daha önce de Meclis kürsüsünde yaptığım bir konuşmada soru olarak yöneltmiştim ancak AKP ile iltisaklı bürokratların Fethullahçılarla ilişkilerine dair her konuda olduğu gibi bunu da sessizlikle geçiştirdiniz. Şimdi tekrar sorayım; “Garson” diye kodlanan gizli tanıktan elde edilen verilerden yola çıkarak MİT’in yaptığı tespitlerde İstihbarattan sorumlu Emniyet Genel Müdür yardımcısı olan Selami Yıldız’ın, “DA” yani “Düşman Aktif” koduyla yer aldığı bilgisi var. Hal bu iken, sizlerin FETÖ diye adlandırdığı çeteyle nasıl mücadele ediyorsunuz?
İSTİSNAİ VATANDAŞLIK: Selefiniz Süleyman Soylu döneminde kaç kişi ve kimler istisnai vatandaşlık hakkından faydalandırılmıştır? Bu hakkın kullandırtılmasıyla ilgili rüşvet alan ilgili kişiler hakkında soruşturma açılmış mıdır?
KAYYIMLAR: Halk iradesinin gaspı olan kayyım uygulamalarına dair ne dediğinizi biliyoruz. Anayasa diyorsunuz, kanunları, yönetmelikleri uyguladığınızdan bahsediyorsunuz. Hukuk devleti, olmasından vazgeçtim Türkiye eğer bir kanun devleti bile olsaydı size hak verebilirdik. Ama keyfilik rejiminin hüküm sürdüğü az gelişmiş demokrasilerde işler öyle yürümez. Bir hukuk devleti olduğunu iddia ettiğiniz Türkiye’de kayyım atama kararları nasıl alınıyor size anlatayım.
ERDOĞAN’IN SOYLU’YA ‘KAYYIM’ SORUSU: 2019 yerel seçimleri öncesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında yerel seçimlerle ilgili yapılan bir toplantıda dönemin Kars milletvekillerinizden birisi Kars ve Iğdır’ın MHP’nin adaylarına bırakılmasının yanlış olduğunu savunan bir konuşma yapar. AKP seçmeni olsa da muhafazakar Kürt yurttaşların MHP adayına oy vermeyeceğini ve seçimleri HDP’nin kazanacağını söyler. Erdoğan söylenenlerden hoşlanmaz ama Kars vekiliniz nadir bir cesaret örneğiyle söylediklerinin arkasında durmaya devam edince tartışma çıkar. Sinirlenen Erdoğan selefiniz olan Soylu’ya dönerek şöyle der; “Süleyman sen hazırlığını yapıp önlem almadın mı zaten kayyım atamayacak mıyız?
KEYFİLİK REJİMİ: Soylu’nun yaptığı hazırlığın ne olduğunu da zaten kayyım atamalarından sonra öğrendik. 31 Mart’ta yapılan seçimlerin ertesi günü, henüz mazbatalar bile alınmamışken 1 Nisan 2019’da, dönemin valilerinin İçişleri Bakanlığı’na yazılan yazılarla Diyarbakır, Mardin ve Van’a kayyım ataması talep ettikleri ortaya çıktı.
Yani savunduğunuz kayyım uygulamalarının ne Anayasa ile ne de hukuk, kanun ya da mevzuatla ilgisi yok. Keyfilik rejimiyle ilgisi var.
(HABER MERKEZİ)