Belçim Bilgin ve Onur Tuna’lı Bağlantı Hatası filminin çekimleri tamamlandı

Başrollerinde Belçim Bilgin, Onur Tuna, Timur Acar ve Asena Keskinci gibi isimlerin yer aldığı, Gökçen Usta’nın yeni filmi “Bağlantı Hatası”nın çekimleri tamamlandı. Filmin, sinemaseverlerle 28 Mart 2025’te buluşması bekleniyor.

Böcek Films ve Atölye Production’ın ortak yapımcılığında çekilen “Bağlantı Hatası”, mesajlarıyla dikkat çekiyor. Film, akran zorbalığı, aile içi dinamikler ve modern toplumun sorunları gibi evrensel temaları işleyerek, sadece gençleri değil, aileleri de ilgilendiren konuları ele alıyor. Özel bir lisede geçen hikâye, zorbalığın yalnızca okulda değil, ailede de başladığını ve bireyin hayatına olan etkilerini vurguluyor.

Onur Tuna, yeni filmi “Bağlantı Hatası”nın jenerasyonlar arası iletişim kopukluğuna dikkat çektiğini belirterek, “90’lar, 2000’ler ve günümüz… Teknoloji çağında gençlerin uğradığı zorbalıklar, yaşadıkları dilemmalar, aile içindeki toksik durumlar; bunların hepsini bütünsel bir şekilde işliyoruz. Toplumun her kesiminin kendinden bir parça bulabileceği bir yapım olduğunu düşünüyorum” dedi.

“ANLAMAKTAN ÇOK, ANLAYIŞA İHTİYACIMIZ VAR”

Tuna, özellikle Türkiye’deki eğitim sistemi ve aile yapısının çok şey anlattığını vurgulayarak, “Zor bir döneme doğmuş bir nesli, “Neden bizim zamanımızdaki gibi hareket etmiyorsunuz” diye yargılayamayız. Onlar da ‘Neden bizim gibi teknolojiyi kullanmıyorsunuz’ diye bizi yargılayamazlar. Burada anlamaktan çok anlayışa ihtiyacımız olduğu açık” ifadelerini kullandı.

Tuna, akran zorbalığının her zaman var olduğunu ancak günümüzde zorbalık alanlarının arttığını belirterek, “İnternet, teknoloji, eğitim hayatının özelleştirilmesi, maddi sıkıntılar ve gençlerin var olma çabası derken, bu faktörlerin bir araya gelmesi ciddi dilemmalar doğuruyor” dedi. Tuna, filmde izleyicilere bu sorunları göstererek, “olması gerekeni” hayal etmelerini isteyeceklerini belirtti.

“Z KUŞAĞINA HAKSIZLIK YAPILIYOR”

Timur Acar da “Bağlantı Hatası”nın, gençlik filmleri anlayışını farklı bir bakış açısıyla ele aldığını belirtti.

“Genellikle gençlik filmleri komedi tarzında eğlenceli olur. Ancak biz, bu filmde hem gençleri hem de ebeveynleri harmanlayarak, iki kuşağın farklıklarını ve bu farklıkların nasıl aşılabileceğini sorguluyoruz” diyen Acar, filmde somut dünya ile soyut dünya arasındaki geçişi ve anlaşma çabalarını işlediklerini söyledi.

Filmde bir babayı canlandırdığını söyleyen Acar, “Baba-oğul çatışması, karakterimin her şeyi bildiğini zanneden yaklaşımından kaynaklanıyor” dedi.

Z kuşağına dair görüşlerini de paylaşan Acar, “Bu çocuklara haksızlık yapılıyor. 2000’lerde doğdular, çok hızlı bir değişim ve gelişim yaşanan bir dünyada büyüdüler. Bu çocukların çoğu kariyer yerine para kazanma derdinde. Bir şeyi çok iyi yapıyorlar, haklarını bizden daha iyi savunuyorlar” diye konuştu.

Acar, akran zorbalığının her zaman var olduğunu ancak genç yaşlarda bunun çok daha acımasız bir hal aldığını ifade ederken, “Kızım iki yıldır okul hayatına başladı ve gördüğüm, tanık olduğum hikayelere bakıldığında, zorbalığın ne kadar acımasız olabildiğini fark ettim” dedi.

“YÜKSEK STANDARTLARIN NE OLDUĞUNU BİLMEK ZOR”

Ünlü oyuncu Belçim Bilgin ise filmdeki ana temanın, iletişimsizlik olduğunu belirterek, özellikle çocukların yaşadığı zorluklar ve zorbalıkların aileler tarafından fark edilmemesinin altını çizdi. Bilgin, “filmdeki karakterinin idealize edilmiş bir beyaz yakalı yaşamı sürdürdüğünü ve dışarıdan bakıldığında her şeyin mükemmel göründüğünü” belirtti.

“En azından dışarıdan bakıldığında, çocuğunu özel bir okula gönderebiliyorlar, büyük çabalarla” diyen Bilgin, “Hayat standartları biraz daha üst seviyede diyebiliriz. Ancak içinde bulunduğumuz ekonomik kriz nedeniyle ülkede yüksek standartların ne olduğunu bilmek zor” ifadelerini kullandı.

​​​​​​​

Teknolojinin hızla gelişmesine karşın insanların kendilerine yabancılaştığını ve bunun toplumsal bir yarılmaya yol açtığını belirten Bilgin, “Eğer jenerasyonlar arasındaki bağlantıları kuramazsak, gelecekte farkında olmadığımız sorunlarla karşılaşabiliriz” diyerek iletişimsizliğin sosyolojik açıdan önemine vurgu yaptı.

Filmdeki ailenin sevgiyi paylaşabilme gücüne sahip olduğunu belirten Bilgin, sevginin zorlukların aşılmasında ne kadar önemli bir rol oynadığını vurguladı. “Toplumda yaşanan bütün sorunların kaynağı, diyalog kurmayı unutmamız” diyen Bilgin, insanları suçlamadan, yargılamadan ve linç etmeden dinlemenin önemini hatırlattı.

TEKNOLOJİNİN VE SOSYAL MEDYANIN ETKİSİ

Bağlantı Hatası filminde rol alan genç oyuncular Asena Keskinci, Derinsu Sorak, Bensu Uğur, Doğa Özüm, Arda Adil Görgen ve Fatih Berk Şahin, günümüzün sorunlarına ışık tutan filmi, gençlerin gözünden değerlendirdi. Film, teknolojinin gelişimiyle birlikte gizliliğin neredeyse tamamen ortadan kalktığını ve sosyal medya aracılığıyla kişisel bilgilerin her an erişilebilir hale geldiğini vurguladı.

Bu durumu, distopik bir evrende yaşıyor gibi hissettiklerini belirten oyuncular, Bağlantı Hatası filminin gerçek bir distopyada geçmemesine rağmen, buhranların ve sorunların çok benzer bir şekilde yaşanabildiğini söyledi. Özellikle, sosyal medyanın insanların birbirleriyle iletişim kurmalarını engellediği ve yalnızlaştırdığına dikkat çekti.

Son yıllarda gençler arasında giderek yaygınlaşan akran zorbalığına da değinen oyuncular, bunun nedeninin sosyal medya etkisi olduğunu belirtti. “Bazen duygularımızı doğru bir şekilde ifade edemediğimizi düşünüyoruz” diyen genç oyuncular, aile veya arkadaş ilişkilerinde yaşanan problemlerin bazen dışa vurulamadığını, bunun da akran zorbalığının artmasına neden olabileceğini ifade etti.

Bu sorunun sadece güçlülerin güçsüzleri ezmesinden daha derin bir boyutta olduğunu belirten oyuncular, empati yoksunluğunun ve iletişimsizliğin evrensel bir sorun haline geldiğini vurguladı.

Gençler, bu zinciri kırabileceğine inandıklarını ifade ederek “Bir olduğumuzda ne kadar güçlü olduğumuzu defalarca kanıtladık” dedi. Bu sorunların sadece gençlere ait olmadığını, yetişkinlerde de aynı empati eksikliklerinin görüldüğünü söyleyen oyuncular, zorbalığın evrensel bir problem haline geldiğini belirtti.

BİZDEN ÖNCEKİ KUŞAĞI KİMSE KAMERA ALTINA ALMADI

Genç kuşağa yönelik eleştirilere de değinen oyuncular, “Günümüz gençleri, yani bizler, çok büyük bir baskı altında yaşıyoruz. Eskiden kimse kimseyi görmüyordu, çünkü sosyal medya yoktu. Şimdi ise herkesin mükemmel hayatlarını sosyal medya sayesinde görüyor, bu da baskıyı artırıyor. Herkesin lüks tatillerini, teknelerini arabalarını görmek, kendimizi bir eksiklik içinde hissetmemize yol açabiliyor” dedi.

Ancak, gerçek yaşamda çoğu genç, normal evlerde yaşıyor ve sıradan bir yaşam sürerken, bu durumun, empati kaybına yol açtığını, çünkü sosyal medyada görülen hayatların gerçeği yansıtmadığını ifade etti.

MAALESEF UMUTSUZ BİR NESİL OLDUK

Zorbalık yapanların da zorbalığa uğrayanların da birbirinden ödün vererek bir yabancılaşma sürecine girdiğini belirten genç oyuncular, “Maalesef umutsuz bir nesil olduk, fakat hâlâ deniyoruz. İçimizde bir umut var ve daha güzel bir yaşam için çaba sarf ediyoruz” diyerek, gençlerin bu sorunlarla başa çıkma gayretini vurguladı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir