Süpernova patlamasının yaydığı ışık, çevredeki toz bulutlarına çarparak onları ısıtıyor ve kırmızımsı bir parlama oluşturuyor. Ancak bu yapılar o kadar ince ve parıltıları o kadar soluk ki, bugüne kadar tam anlamıyla gözlemlenememişti. JWST’nin kızılötesi ışığı algılama yeteneği sayesinde, artık yıldızlararası ortamın karmaşık yapısı da ortaya çıktı.
Bu görüntülerde en dikkat çeken detaylardan biri, Cassiopeia A’ya yakın bir toz bulutunda günler içinde gerçekleşen değişimler oldu. NASA, Ağustos ve Eylül 2024’te JWST ile aynı bölgeyi yeniden görüntüledi ve ışığın toz tabakaları boyunca ilerledikçe ahşap damarlarını andıran desenler oluşturduğunu tespit etti. Bu “ışık yankısı” (light echo) olarak bilinen olağanüstü bir fenomenin sonucu.
Daha önce bu bölgedeki ışık yankıları, NASA’nın emekliye ayrılan Spitzer Uzay Teleskobu tarafından tespit edilmişti. Ancak Spitzer’in çözünürlüğü, JWST’nin sunduğu detayları yakalayacak seviyede değildi. Bu nedenle astronomlar, JWST’nin sunduğu yeni görüntüler karşısında büyük bir şaşkınlık yaşadı.
California Teknoloji Enstitüsü’nden astronom Jacob Jencson, “Bu kadar detaylı bir yapı görmeyi beklemiyorduk” diyerek şaşkınlığını dile getirdi. Araştırmacılar, toz yapılarının 400 astronomik birim (Dünya ile Güneş arasındaki mesafenin 400 katı) ölçeğinde düğümlü ve katmanlı yapılar oluşturduğunu keşfetti.
Bunun en ilginç yönlerinden biri, bu toz tabakalarının uzayda manyetik alan çizgileri boyunca dizilmiş olabileceği ihtimali. Eğer böyleyse, ışık yankılarının incelenmesi, uzaydaki manyetize türbülansın anlaşılmasına yeni bir pencere açabilir.
Uzay Teleskobu Bilim Enstitüsü’nden astronom Armin Rest, bu keşfi “astronomik bir tıbbi tomografi taraması” olarak nitelendiriyor. Farklı zamanlarda çekilmiş üç ayrı görüntü, yıldızlararası ortamın 3D yapısının haritalandırılmasına olanak tanıyacak.
More Stories
Bilgisayar korsanlarının siber saldırısı sürüyor
Yapay zeka çağı: Bilgi yeniden tasarlanacak
Gmail’den çıkmadan faturaları ödeyin: Google’ın yeni seçeneği böyle çalışıyor