Deniz Yavuzyılmaz’dan ‘Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi’ çağrısı: Bu soygundan derhal vazgeçin!

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı’nın 2025 yılı bütçesinin görüşmeleri devam ediyor. CHP Genel Başkan Yardımcısı Zonguldak Miletvekili Deniz Yavuzyılmaz, CHP Grubu adına söz aldı.

AKP’nin enerji politikalarını eleştiren Yavuzyılmaz, şunları söyledi:

“AK Parti’nin berbat enerji politikası nedeniyle Türkiye’deki elektrik üretiminin yüzde 83’ünü özel şirketler yüzde 17’sini kamu yapıyor. Elektrik dağıtımını yüzde 100’ünü özel şirketler yapıyor. Perakende elektrik satışının da yine yüzde 100’ünü yine aynı özel şirketler yapıyor. Yani AK Parti eliyle bazı özel şirketler, enerji alanında adeta kartel olmuş durumda. Geriye bir tek elektrik iletim sistemi kalıyor o da yine AK Parti sayesinde özelleştirme sürecinde.

“ULUDAĞ ELEKTRİK DAĞITIM ŞIRKETİ MERKEZİ LONDRA’DA BULUNAN BİR FONA SATILMIŞ”

‘Ne bulsam da satsam’ anlayışınız öyle uç bir noktaya vardı ki Uludağ Elektrik Dağıtım Şirketi merkezi Londra’da bulunan yabancı bir fona satılmış durumda. Bursa, Balıkesir, Çanakkale ve Yalova’daki vatandaşların ödediği elektrik faturalarının parası doğrudan İngiltere’ye şirketin kasasına aktarılıyor. Ya diğer elektrik dağıtım şirketleri de yabancı şirketlere devredilirse ne yapacaksınız? Buna karşı bir öneriniz var mı? Yoksa vatandaşlarımızı başka bir başka ülkelerin müşterileri mi yapmayı planlıyorsunuz?

“ŞİRKETLERİNİN TÜMÜNÜ ÖZELLEŞTİRDİĞİNİZ İÇİN ELEKTRİK FİYATI SIZIN KONTROLÜNÜZÜN DIŞINDA”

Ülkemizde elektrik üretimi yapan kamu şirketinin adı EÜAŞ… EÜAŞ, 2024 yılının ilk 9 ayında Türkiye’de üretilen elektriğin yüzde 17’sini tüketilen elektriğimizi yüzde 47’sini karşıladı. Bu ne demek, EÜAŞ piyasadan elektrik satın alıp satıyor demek. Yani özel sektör santrallerinden elektrik alıp, özel dağıtım şirketlerine elektrik satıyor demek. Üstelik bunu da zararına yapıyor demek. 2024 yılının ilk 9 ayında EÜAŞ’ın görev zararı 164 milyar lira. Siz bu tutara sübvansiyon diyorsunuz. Oysa bu tutar özel dağıtım şirketlerine sağladığınız bir tahsilat garantisi. Sayın Bakan sizin göreviniz vatandaşa maliyetine elektrik vermek. Ancak siz üretim santrallerinin çoğunu, dağıtım ve perakende şirketlerinin tümünü özelleştirdiğiniz için piyasada oluşan elektrik fiyatı, sizin kontrolünüzün dışında şirketlerin tekelinde. Bu nedenle de çok yüksek. Sizin vatandaşa maliyetine elektrik vermemiz gerekirken, elektriği özel sektör santrallerinden pahalıya alıp elektrik dağıtım şirketlerine ucuza satıyorsunuz ve aradaki farkı da Hazine’den ilave ödenek alarak kapatıyorsunuz. O aldığınız ilave ödenekleri de yine şirketlere bu şirketlere aktarıyorsunuz. Aktardığınız bu tutar kadar da vatandaşa ilave vergi getiriyorsunuz. Şimdilik 1 milyon 200 bin aboneyle başlattığımız zam dalgasını kademe kademe büyütmenin ve tüm vatandaşların elektrik faturalarını kasıp kavuracak bir zam fırtınasına çevirmenin hazırlığı içindesiniz.

“ASGARİ ÜCRETE YAPILAN ZAM ORANI YÜZDE SIFIR, KONUT ELEKTRİĞİNE YAPTIĞINIZ ZAM ORANI YÜZDE 38”

Sayın Bakan, temmuz ayında asgari ücrete yapılan zam oranı yüzde sıfır. Ancak konut elektriğine yaptığınız zam oranı yüzde 38. Faturayı oluşturan iki kalemden biri olan enerji bedeline yüzde 2,46 zam yaparken özel elektrik dağıtım şirketlerinin kasasına girecek olan dağıtım bedelini yüzde 58,94 zam yaptınız. Böylece tuhaf bir şekilde Türkiye’deki elektrik dağıtım bedelini enerji bedelinin 3 katı pahalı hale getirdiniz. Ayrıca elektrik faturalarına yapılan zamlar doğrudan ve dolaylı etkilerle enflasyonu 1,2 ve ve 2 puan etkilediği için bunun da memur ve emekli maaş zammına yansıtılması gerekiyor. Ancak yine bir AK Parti kurnazlığıyla bu zamların yürürlüğe gireceği tarih memur ve emekli maaşlarını arttırmasın diye enflasyonun hesaplamasının dışında kalacak şekilde belirleniyor. Sonuç, vatandaşı göz göre göre enflasyonun altında ezdiriyorsunuz.

“ŞİRKETLERE ASTRONOMİK SEVİYELERDE TEŞVİK ÖDEMELERİ YAPTIĞINI TESPİT ETTİK”

Sayın Bakan, EÜAŞ’ın kapasite mekanizması teşviki adı altında santrallerin üretimi hazır tuttuğu ancak üretmediği elektrik için şirketlere astronomik seviyelerde teşvik ödemeleri yaptığını tespit ettik. 2018- 2024 yılları arasında bu teşviklerin ödendikleri yıllardaki dolar karşılığı toplamı 1 milyar 860 milyon dolar. Bunun adı organize soygundur. Özellikle 2024 yılının ilk 9 ayında iki şirkete verilen teşvik tutarları dehşet verici seviyede. Diğerlerine göre yüksek. Soma Kolitermik Santrali için Kolin’e ödenen teşvik tutarı 2024 yılının ilk 9 ayında 252 milyon lira. Üretmediği elektrik için ödenen tutar, 752 milyon lira. Bir önceki yıla göre teşvikteki artış oranı yüzde 941. Bolu Göynük Termik Santrali için Kazancı Holding’e ödenen teşvik tutarı 346 altı milyon lira. Bir önceki yıla göre ödenen tutarındaki artış oranı yüzde 822. Bunun adı kamu kaynağının şirketlerin kasasına transfer edilmesidir.

“Enerji alanındaki 10 şirketin devlete olan Amerikan doları cinsinden özelleştirme borçlarını TL’ye çevirip 6 taksit yaptırdığınızı tespit ettik”

Sayın Bakan, alın size bir kayırmacılık örneği daha. AK Parti’nin enerji alanındaki 10 şirketin devlete olan Amerikan doları cinsinden özelleştirme borçlarını TL’ye çevirip 6 taksit yaptırdığınızı tespit ettik. AK Parti hükümetlerinin marifeti olan bu uygulamayla oluşan zarar 1 milyar 257 milyon dolar. Termik santral, HES ve elektrik alanındaki özelleştirme borçları buharlaştırılan şirketler oldukça tanıdık. Kolin, Cengiz, Limak, İçtaş, Aydem, Kilitler, Türkerler, Konya Şeker, Haliç Elektrik. Belgelerde dönemin Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in imzası var.

Bakan enerji yatırımlarında 18 ayda verilecek süper izinden bahsediyoruz. İzinlerde, ruhsatlarda, ÇED süreçlerinde ‘kolaylık sağlanacağını’ belirtiyor, alım garantileri verileceğinden, bunların döviz üzerinden ödeneceğini söylüyor. Ne tesadüftür ki Birleşik Arap Emirlikleri’yle imzalanan enerji alanındaki işbirliği anlaşması da aynı şeyi de söylüyor. Birleşik Arap Emirlikleri’ne 18 aylık süre için rakipsiz proje sağlanacak diyor. Enerji üretiminde kapasite tahsisi yapılacak deniyor. Hani şu rüşvet kokularının geldiği enerji üretimindeki kapasite tahsisleri bahsediyor. Yani ihale yok Bilinçli Arap Emirlikleri’ne. Rakip enerji projelerine izin yok. Sözleşmede tazminat hükmü yok ve anlaşılıyor ki verilen bu kapitülasyonlar için yakın zamanda ‘süper izin’ adı altında Meclis’e ısmarlama bir kanun teklifi daha gelecek. Birleşik Arap Emirlikleri’ne enerji ve maden projelerinde süper izin verilecek. Dokunulmazlık verilecek, döviz üzerinden alım garantileri verilecek. Yağmalanan yine AK Parti eliyle Türkiye’nin yeraltı ve yer üstü zenginlikleri olacak.

“İLİÇ’İN ALTINLARI NEREDE?”

Sayın Bakan’a soruyorum. Meclis İliç Araştırma Komisyonu’nda, Bakanlıkların yaptığı açıklamalara göre kaymanın yaşandığı bir gökdelen yüksekliğindeki yığın liç sahası için enerji Bakanlığı ‘denetim alanında’ değil diyor. Çevre Bakanlığı da ‘denetim alanında’ değil diyor. Çalışma Bakanlığı da ‘denetim alanında’ değil diyor. Peki burası kimin denetim alanında? Milli Eğitim Bakanlığı’nın mı? Ayrıca altın üretilen bu yığın liç sahasını Enerji Bakanlığı denetlemiyorsa, burada üretilen altının denetimini kim yapıyor? Ne kadar altın üretildiğini kim denetliyor? Nasıl denetliyor? Burada kayıt dışı bir kazanç şüphesinin çok yüksek olduğu açıkça görülüyor. Sayın Bakan’a soruyorum İliç’in altınları nerede? İliç’te, Anagold’un işlettiği altın madeninde felaket yaşanan yığın liç sahasındaki altın miktarı Meclis Araştırma Komisyonu tutanaklarında belirtildiği üzere Enerji Bakanlığı’na göre 8 ton. Anagold’a 1,35 ton. Aradaki 6,65 ton. Bu altının akıbeti belli değil. Birinizin ‘var’ dediği, birinizin ‘yok’ dediği altının güncel piyasa değeri 550 milyon dolar. Güncel kurla 19 milyar TL. Bu altınlar nerede?

“CENGİZ’E PEŞKEŞ ÇEKİLEN MADENİN PİYASA DEĞERİ 13 MİLYAR 335 MİLYON DOLAR”

Sayın Bakan, şartnamesi kurgulanarak adrese teslim ihaleyle Cengiz Holding’e peşkeş çekilen, Sinop Boyabat Bakır Maden sahasındaki bakır, altın ve çinko rezerv 7 bin 116 sayfalık MTA raporuna göre. MTA kaynak raporuna göre 79 milyon 800 bin ton cevher var. Bu rezervin güncel piyasa değeri 13 milyar 335 milyon dolar. Güncel kurla 440 milyar lira. Sizin yaptığınız ihale ise 3 milyar 686 milyon lira. Aradaki fark 125 kat. İhalenin iptali için hukuki süreci başlattık. Göz göre göre şirkete sadece yıllık cirosunun yüzde 1’ini devlet hakkı payı olarak ödeyecek şekilde dizayn ettiniz ve bu tezlerde tümünün üzerine çökeceği bir plan hayatı geçmiştir. Oysa ki bu ihale devlet hakkının açık arttırması usulüyle yapılmış olsa devletin geliri en kötü durumda şu peşkeşte bile yüzde 20 artmış olacaktı.

“BORU HATTININ VANASINI KISMAYA BİLE GÜCÜNÜZ YETMİYOR”

Gelelim yalanlarınıza. İsrail’in ticaretinde hiçbir yerinde ‘yokuz’ diyorsunuz. Sonra da Bakü-Tiflis- Ceyhan petrol boru hattından jetlere ve tanklara yakıt taşınmasına aracılık ediyorsunuz. Varil başına 1 dolar 27 sent aldığınız bu sevkiyatı durdurmak için Gazze’de kaç çocuğun daha ölmesi gerekiyor. Kaç çocuk ölürse vanayı kapatırsınız. Hadi bu boru hattını vanasını kapatmaya, hatta kısmaya bile gücünüz yetmiyor o zaman niye Filistin konusunda racon kesiyorsunuz, külhanbeylik yapıyorsunuz. Bu ne iki yüzlülük?

8 YILDIR KÖR BİR İNATLA TÜRKİYE’Yİ KARANLIĞIN İÇİNDE YAŞATIYORSUNUZ”

Sayın bakan, 8 yıldır kalıcı yaz tatili uygulaması yapıyorsunuz. Koca bir ülkeye 8 yıldır psikolojik şiddet uyguluyorsunuz. 8 yıldır kör bir inatla Türkiye’yi kör bir karanlığın içinde yaşatıyorsunuz. Sizin yüzünüzden çocuklar, çalışanlar, vatandaşlar, sabah karanlıkta uyan karanlıkta okula gidiyor. Karanlıkta işe gidiyor. Uyanınca ilk işleri de zaten lambayı açmak olur. Çocuklar artık sabah karanlığında kahvaltı mı yapıyor, akşam yemeğini yiyor, ayırt edemiyor. Yaptığınız kalıcı yaz sadece uygulamasında enerji tasarrufu yok. İş verimi yok. Ayrıca bu uygulama toplum sağlığını bozuyor. Sosyal hayata da zarar veriyor. Sayenizde antidepresan kullanımında Türkiye’de patlama yaşanıyor.

“UTTS’YE BENZER SİSTEM ZATEN KULLANILIYOR”

Gelelim, AK Parti’nin vatandaşı kurutmak için girdiği son işe. Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi’nde aracına bu sistemi taktırmak için vatandaşın araç başına ödeyeceği tutar 2 bin 172 iki lira. İlk etapta cihaz takılacak 20 milyon araç sahibinin ödeyeceği tutar 43 milyar lira. Türkiye’deki 8 bin akaryakıt istasyonlarının sistemi kurmak için harcayacağı tutar 150 milyon dolar. Güncel kurla 5 milyar lira. Toplam 48 milyar liralık bir tutarın harcanması gerekiyor. Oysa Türkiye’de Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi’ne benzer bir sistem zaten var ve kullanılmakta. Farklı istasyonlar tarafından kullanılan Türkiye’deki mevcut araçların yüzde 80’ine takılı durumda farklı markalardaki taşıt tanıma sistemleri var. Bu farklı markalardaki taşıt tanıma sistemlerinin tümü birbirine entegre edilebilir durumda. Neredeyse masraf yapmadan bu altyapıyı, yeni bir yazılımla ve düşük maliyetle araçların yüzde 100’ünde aktif hale getirmek mümkünken, sil baştan yapıp, bu cihazları çöpe atıp aynı işi yapan yeni bir taşıt tanıma sistemini mecbur hale getirmek hem vatandaşa, hem akaryakıt firmalarına devasa tutarda masraf yaptırmak niye?

EÜAŞ’ın özelleştirmeyi planladığı Kapukaya, Yüreğir, Koyunhisar, Çamlıgöze, Gaziler, HES’lerinin güncel ihale süreçleri ne durumda? Burada halihazırda istihdam edilen personelin akıbeti ne olacak? İstihdam şekilleri ve hakları ne olacak? TEİAŞ’ın özelleştirilmesi süreci için belirlenen danışmanlık şirketi Mercados’la yapılan anlaşmanın tutarı ne kadar. Bu anlaşmayı talep ediyorum. Bugüne kadar şirkete yapılan ödeme tutarı ne kadar? Şirkete danışmanlık anlaşması kapsamında TEİAŞ’ın hangi bilgileri aktarılmıştır?”

“BU SOYGUNDAN VAZGEÇİN”

Yavuzyılmaz, UTTS’yle ilgili sosyal medya platformundan da paylaşım yaparak “Mevcut taşıt tanıma sistemlerinin düşük maliyetle entegrasyonu mümkünken, her şey çöpe atılıp sil baştan bir sisteme geçilecek. Bunun bedeli araç sahibi vatandaşlara ve akaryakıt istasyonlarına kesilecek! UTTS sistemi işinin ihale edilmesi ve arka plandaki şirketlerle ilgili pis kokular geliyor. AK Parti’yi uyarıyoruz. Bu soygundan derhal vazgeçin!” dedi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir