HSBC Yönetim Kurulu Başkanı Mark Tucker, “küreselleşmenin mevcut haliyle sona yaklaşmış olabileceğini” söyledi. Hong Kong’da düzenlenen HSBC Küresel Yatırım Zirvesi’nde konuşan Tucker, ticaret ve jeopolitik gerilimlerin, bölgesel gruplar ve ticaret blokları arasında daha güçlü ekonomik bağlara yol açacağını belirtti.
Tucker’a göre, ticarette yaşanan belirsizlik küresel büyüme için ciddi riskler yaratıyor. ABD Başkanı Donald Trump’ın göreve gelmesinden bu yana Çin, Kanada ve Meksika gibi önemli ticaret ortaklarına gümrük tarifeleri getirmesi bu kaygıları daha da artırmış durumda.
Tucker, dünyanın ticaret, ekonomi politikaları ve güvenlik düzenlemelerinde derin bir değişim döneminden geçtiğini ifade etti. Tucker, “Bugünkü gelişmeleri değerlendirdiğimizde, eskiden bildiğimiz küreselleşmenin artık sona ermiş olabileceğine inanıyoruz” dedi.
Ekonomik verimlilik hedefiyle kurulan küresel tedarik zincirlerinin büyük bir servet yarattığını hatırlatan HSBC yönetim kurulu başkanı, bu düzenin artık sürdürülebilir olmadığını belirtti. Bu değişimin bir gerileme ya da küresel kopuş anlamına gelmediğini vurgulayan Tucker, yeni fırsatlar doğacağını söyledi.
KARLI BÖLÜNME
HSBC’nin dünya ticaret finansmanındaki rolü dikkat çekiyor. Banka, son yedi yıldır bu alanda gelir bakımından birinci sırada yer aldı. Tucker, bankanın iş yapısını son dönemde iki ana bölgeye ayırarak yeniden düzenlediğini açıkladı.
Bu iki birimden biri Asya ve Orta Doğu’ya, diğeri Avrupa ve Amerika kıtasına odaklanıyor. Tucker, özellikle Asya ile Orta Doğu arasındaki ekonomik bağların önümüzdeki yıllarda hızlı bir yükseliş göstereceğini söyledi. Bu bölgeler arasındaki artan temas, HSBC’nin küresel stratejisinin merkezinde yer alıyor.
Tucker, Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’dan oluşan BRICS grubunun artık İran, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, Etiyopya ve Endonezya’yı da kapsadığını belirtti.
Bu ülkelerin gelişmekte olan dünyayla artan ticari ve finansal ilişkilerinin önemli büyüme etkileri yaratabileceğini dile getirdi.
BRICS’in enerji, ticaret, finans, tedarik zincirleri ve teknoloji gibi alanlarda yeni kurumlar inşa ettiğini söyleyen Tucker, “Jeopolitik gerginliklerin ortasında, daha fazla gelişmekte olan ülkenin BRICS’e katılması muhtemeldir. Bu, küresel sahnede daha güçlü bir ses elde etme arayışının parçasıdır” dedi.