Devrimin sembol ismiydi: Faşizmi karanfille yenen kadın öldü… 50 yıl sonra ne yaptı… O an nasıl yaşandı
Portekiz’de faşist Salazar dönemini bitiren ‘Karanfil Devrimi’nin isim annesi olan Celeste Caeiro, bir fotoğraf karesi ile tarihe imza atmıştı. 50 yıl önce Karanfil Devrimi’ni bilmeden ‘vaftiz eden’ garson Celeste Caeiro, geçtiğimiz Cuma günü Leiria’daki (Portekiz) hastanede solunum yetmezliği nedeniyle hayatını kaybetti. Bekar bir anne olarak çalışma hayatı boyunca katlandığı zorlukların aynısını bir emekli olarak yaşadı. 91 yaşındaydı ve hiçbir zaman tarihe damga vuran kadın olarak kendisine ayrıcalık istemedi. Bu yıl Lizbon Belediye Binası’nın oybirliğiyle onayladığı, şehrin kamusal alanında onun anısına yaşatmak için bir proje hayata geçmişti. Ancak Caeiro bunu göremeden öldü. Yarım asırlık hayatında verilen tek ayrıcalık; Lizbon Onur Madalyası’ydı.
ADINA BELGESEL YAPILDI
İspanya’ nın ciddi gazetesi El Pais’ te çıkan makalede şöyle yazıyor; “Diktatörlüğe karşı isyan eden askerlere karanfil dağıtma hareketi hem rastgele hem de şiirseldi ve kısa sürede pasifizmin damgasını vurduğu bu devrimi vaftiz etmek için mükemmel bir sembol haline geldi. Celeste Caeiro’nun unutulması, belki de Portekiz demokrasisinin, silaha sarılmak gibi büyük veya çiçek dağıtmak gibi küçük jestlerle bu günün neredeyse hiç şiddet olmadan neredeyse mükemmel bir devrime dönüşmesine izin verenlere karşı hafızasını kaybetmiş olduğunu daha iyi ortaya koyuyor. Ya da intikam. Onların hikayesi, bu yıl Portekiz devriminin 50. yıldönümü anma etkinlikleri kapsamında yayınlanan Celeste dos Cravos belgeselinde anlatılıyor”.
TARİHİ AN NASIL OLDU ?
Portekiz Komünist Partisi’ne üye olan Celeste Caeiro, 1974’te Lizbon’daki Marqués de Pombal Meydanı yakınındaki bir restoranda çalışıyordu. 25 Nisan Perşembe günü işletme birinci yıl dönümünü kutladı ve işletme sahibi masalara dağıtmak üzere çiçekler satın aldı. Çalışan işyerine vardığında patron, şehirde yaşanan olaylar nedeniyle işyerini açmama kararı aldığını açıkladı. Birkaç askeri birlik farklı yerlerden hareket etmiş ve Portekiz’in başkentinde stratejik yerleri işgal etmişti.
Çoğunlukla Afrika’daki üç sömürge savaşında savaşmaktan bıkmış orta düzey ordu yöneticilerinin önderlik ettiği darbe, birkaç saat içinde zafere ulaştı. Celeste Caeiro karanfil demetleriyle eve döndü. Rossio Meydanı’nda, Lizbon’un merkezindeki stratejik kurumları ele geçirmek için o gece neredeyse yüz kilometre yol kat eden Santarém Pratik Süvari Okulu kolundan askerlerle tanıştı. Caeiro, ne yaptıklarını sordu. Askerler ona diktatör Marcelo Caetano’nun (Portekiz’in eski başbakanı) sığındığı Largo do Carmo’ya doğru gittiklerini söyledi. Celesta bir şeye ihtiyaçları olup olmadığını sordu. Sigara istediler. O anları anlatan torun Carolina Caeira “Büyükannem sigara içmez, hiç içmezdi, tütün dükkanı olduğu için etrafına baktı ama saat erkendi ve hala kapalıydı. Ona acıdığından ve onu hiçbir şeysiz bırakmadığından sigarasının olmadığını, karanfilinin olduğunu söyledi. Asker onu aldı ve tüfeğinin namlusuna yerleştirdi” diye anımsıyor.
50 YIL SONRA… KARANFİL DAĞITTI, İŞİTME CİHAZI ALDI VE SPORTİNG MAÇINA GİTTİ
Devrimin 50. yıldönümünü anmak için bu yıl Lizbon’da düzenlenen etkinlikte Celeste Caeiro, torununun ittiği tekerlekli sandalyeden bir kez daha karanfil dağıttı. Yaklaşık yarım asırlık diktatörlüğün ardından özgürlüklerine kavuşan günü anmak için orduyla ve sokaklara çıkan on binlerce insanla fotoğraf çektirdi. Torununun sosyal medyada tanıttığı popüler bir bağış toplama etkinliğinin ona yeni işitme cihazı alındı. En sevdiği kulüp olan Sporting’deki bir maçı izlemeye de gitti. İçinde yaşadığı güvencesizlik, hayatının değişmez bir parçasıydı.
“BENİ SUSTURAMADILAR”
El Pais’ te çıkan makalede son sözü Karanfil Devrimi’ nin isim annesi Celeste Caeiro’ nun küçük kızına bırakıyor. Annesinin hayata bakışın anlatan cümlelerine; “Celeste Martins Caeiro, 2 Mayıs 1933’te Lizbon’da doğdu. Nisan askeri ayaklanması gerçekleştiğinde kızı ve annesiyle birlikte Rua do Carmo’da yaşıyordu. Bu ev birkaç yıl sonra çıkan bir yangında yanacak ve hiçbir şey kalmayacaktı. Karşılaştığı tüm maddi engellere rağmen kırgınlığı kabul etmedi. Torununa göre onun ana mirası:
“Bana çok küçük yaştan itibaren istediğim gibi olmam gerektiğini, hiç kimsenin benim adıma karar vermemesi gerektiğini ve hatta hepimizin katkıda bulunacak önemli bir şeyi olduğu için beni susturamayacağını öğrettin”
Çeviri