Deoksiribonükleik asit yani DNA molekülü hemen hemen tüm hücrelerimizde bulunan ve bize ait karakterleri taşıyan genlerimize ev sahipliği yapan en büyük moleküllerimizden biri. DNA’nın yapı taşları ise ilk kez bir asteroitten Dünya’ya getirilen örneklerde bulundu ve bu da yaşamın uzaydan dünyaya yağdığını ve başka yerlerde oluşmuş olabileceğini bize gösteriyor.
2016’da NASA’nın Osiris-Rex misyonu, Bennu ismi verilen asteroitine sondaj yapmak için uzaya gönderdi ve kargo 2023’te Dünya’ya geri döndü.
YAŞAMIN ŞİFRESİNİ TAŞIYOR
İlk analiz, çift sarmal yapısına sahip olan DNA molekülünün basamaklarını oluşturan dört nükleotid bazının – Adenin, Guanin, Sitozin, Timin – tümünün mevcut olduğunu gösteriyor.
Dünya’daki her canlı, bir organizmayı inşa etmek ve sürdürmek için gereken genetik bilgiyi depolayan DNA molekülünü içerir.
Bu, dört nükleotid bazının bir asteroit üzerinde bir arada keşfedildiği ilk sefer ve örneklerin ayrıca Dünya’daki yaşamın protein yapmak için kullandığı 20 aminoasitten 14’ünü içerdiği de bulundu.
Örnekten elde edilen bulgular, yaşam koşullarının erken güneş sisteminde yaygın olma olasılığını da artırıyor.
11 MİNERAL KEŞFEDİLDİ
NASA, bulguların yalnızca uzay kayalarının Dünya’daki yaşamı tetiklediğini değil, aynı zamanda yaşam koşullarının erken güneş sisteminde yaygın olduğunu da gösterdiğini söyledi.
NASA Bilim Görevi Müdürlüğü’nün yardımcı yöneticisi Nicky Fox şunları söyledi:
– Bennu, antik bir ıslak dünyadan geldiğine dair kanıtlarla birlikte yaşamın birçok öncü yapı taşını içeriyor. Bulgular yaşamın kendisine dair kanıt göstermiyor, ancak yaşamın ortaya çıkması için gerekli koşulların erken güneş sisteminde yaygın olma olasılığını gösteriyor. Bu elbette başka gezegenlerde de yaşamın oluşma olasılığını artırıyor. Bunların hepsi Bennu’nun Dünya’ya yaşam için su ve kimyasal yapı taşları getiren kaynaklar arasında olduğu teorisini destekliyor.
Bennu’dan alınan örneklerde bulunan minerallerin, tuzlu suyun dünya dışı göletlerde buharlaşmasıyla oluştuğunun da bir kanıtı. Bilim insanları ayrıca tuzlu su akıntıları buharlaştığında geride kalan sodyum, karbon, kükürt ve fosfor gibi 11 önemli mineral keşfetti.
Araştırmacılar, bu dünya dışı yüzey altı göletlerin yaşam için gerekli temel bileşenlerin birbirine karışıp daha karmaşık moleküller oluşturabileceği bir kazan sağlamış olabileceğine inanıyor.
BENNU’YA EN YAKIN ADRES CERES
Mars ve Jüpiter arasındaki asteroit kuşağında bulunan cüce bir gezegen olan Ceres’te de benzer koşulların mevcut olduğu düşünülüyor; bu da Ceres’in yaşamın varlığını araştırmak için iyi bir yer olabileceğini gösteriyor.
Bilim insanları, genellikle incelenmesi zor olan asteroit örneklerini dünyaya getiren Osiris-Rex kapsülünden veri topluyor. Malzemeyi inceleyen Londra’daki Doğa Tarihi Müzesi’nde kozmik mineralog olan Sara Russell şunları söyledi:
– Örneklerde bizi tamamen hayrete düşüren şeyler vardı. Korunan moleküllerin ve minerallerin zenginliği, daha önce incelenen hiçbir dünya dışı örneğe benzemiyor. Yaşamı katalize etmek için gereken bu karmaşık ve hassas koşullar, Dünya’daki biyolojik çeşitliliğin bolluğunu gerçekten odak noktası haline getiriyor. Bulgular sayesinde Bennu gibi asteroitlerin nasıl evrimleştiğini ve Dünya’yı yaşanabilir hale getirmeye nasıl yardımcı olmuş olabileceklerini anlamakta büyük ilerleme kaydettik.
HAYATA GİDEN YOLDA BİR SONRAKİ ADIM
Bennu dört buçuk milyar yıldan daha yaşlı ve uzay boşluğunda güneş sisteminin oluşumundan kalma mükemmel bir şekilde korunmuş bir kalıntı.
Yaklaşık 500 m çapında ve bir zamanlar milyarlarca yıl önce parçalanan çok daha büyük bir asteroide ait. Bilim insanları uzun zamandır Dünya’daki yaşam bileşenlerinin gezegenimize asteroitler tarafından getirildiğinden şüpheleniyorlardı, ancak yere indiklerinde kolayca kirlendikleri için bunları incelemek hayli zordu.
Smithsonian Doğa Tarihi Müzesi’ndeki meteorit küratörü Tim McCoy, Bennu’nun ‘hayata giden yolda bir sonraki adım’ olduğunu söylüyor.
Son bulgulara ulaşılmasını sağlayan Osiris-Rex görevi, Bennu’dan yaklaşık 113 gram kaya ve toz toplanmasını sağladı – bir kalıp sabunun ağırlığı kadar – ve örnekler incelenmek üzere dünyanın dört bir yanındaki laboratuvarlara gönderildi.
Yeni bulgular arasında sodyum klorürden oluşan ve daha yaygın olarak kaya tuzu olarak adlandırılan halit gibi daha tanıdık mineraller de vardı.
Tim McCoy sözlerine şunları ekledi:
– Artık Bennu’dan, hayatın ham maddelerinin gerçekten ilginç ve karmaşık şekillerde birleştiğini öğrendik. Hayata giden yolda bir sonraki adımı keşfettik. Artık hayata doğru bu yolda ilerlemek için temel yapı taşlarına sahip olduğumuzu biliyoruz, ancak bu ortamın bu yolda ne kadar ilerlemesine izin verebileceğini bilmiyoruz.
Araştırma Nature Astronomy dergisinde yayınlandı.
ASTEROİDİN ADI NEDEN BENNU?
11 Eylül 1999’da LINEAR Projesi tarafından keşfedilen Apollo grubundaki karbon içerikli bir asteroit olan Bennu, Sentry Risk Tablosunda listelenen ve Palermo Skalasında en yüksek kümülatif dereceye sahip olan potansiyel tehlikeli kategoride bir cisim. 2178 – 2290 yılları arasında Dünya’ya çarpma olasılığı bin 800’de 1 olarak hesaplanıyor. En riskli tarih ise 24 Eylül 2182’dir.
Adını Güneş, yaratılış ve yeniden doğuşla ilişkilendirilen eski Mısır mitolojik kuşu Bennu‘dan alan 101955 numaralı asteroit Arecibo Gözlemevi gezegen radarı ve Goldstone Derin Uzay Ağı tarafından kapsamlı bir şekilde gözlemlenmiştir.
*** The Telegraph – Bilim Editörü Sarah Knapton
More Stories
Sosyal medyaya yaş sınırı geliyor
Tokat’ta Otomobil Alt Geçide Uçtu: 2 Yaralı
Çaldıran’da TIR Yangını