YENİDEN Refah Partisi Genel Başkanvekili Prof. Dr. Doğan Aydal, “Son zamanlarda İmralı’dan çıkarılıp mecliste konuşturulmak istenen PKK terör örgütü başkanına ‘umut hakkı’ gibi sözlerden bahsedilmesinin 4868 sayılı kanunla bir ilgisi var mı? Ülkemiz, ‘kim kime ne söyledi ne söylemedi’ gibi kısır tartışmaların arkasına takılmayıp 4868 sayılı kanunun bölücü etkilerinden nasıl kurtulacağımızı araştırıp, alternatif, yapıcı bir siyaset üretmelidir” dedi.
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanvekili Prof. Dr. Doğan Aydal, yaptığı yazılı açıklamada, 2003 yılında yasalaşan ‘İkiz Yasalar’ olarak bilinen ‘Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’nin Türkiye’nin toprak bütünlüğünü tehdit ettiğini söyledi. İkiz Yasalar’ın bazı maddelerinin, özellikle de ‘tüm halkların kendi kaderini tayin etme hakkı’ maddesinin, Türkiye’nin toprak bütünlüğünü tehdit edecek şekilde yorumlanabileceğini savunan Aydal, “Bu kanunun ilerleyen bölümleri daha vahimdir. Bunları gördükten sonra 2003 yılında yine AK Parti hükümetince imzalanan ve kara mayınlarımızı kaldıracağımıza dair taahhüt ettiğimiz kanunun sebeplerine daha farklı yaklaşmak ve yorumlamak mecburiyetindeyiz. Sadece bu kanun gereği mayınlarımızı kaldırmamız sonrasında sınırlarımız kevgire dönmüş, yaklaşık 10 milyon mülteci Türkiye’ye bu sınırlardan geçerek girmiştir. Bu kararın ülkemize yüklediği ekonomik, siyasi ve sosyal bedelleri de halen ödemekteyiz” diye konuştu.
Aydal, “4868 sayılı kanunun ülkemize vereceği sosyal, siyasi ve ekonomik zararlarının boyutunu Cumhur İttifakı acaba tahmin edemiyor mu? AK Parti Hükümetinin 16 Nisan 2017 Referandumunda sözünü ettiği ‘eyalet’ sisteminin ülkemizi önce federatif bir sisteme, daha sonra bazı bölgelerimizin kaybıyla sonuçlanacak bir sonuca götüreceğinin farkında değiller mi? Bu söylemlerin 2003 yılında kanunlaştırdıkları 4868 sayılı kanunla bağlantısı var mıdır? Son zamanlarda İmralı’dan çıkarılıp mecliste konuşturulmak istenen PKK terör örgütü başkanına ‘umut hakkı’ gibi sözlerden bahsedilmesinin 4868 sayılı kanunla bir ilgisi var mı? Ülkemiz, ‘kim kime ne söyledi ne söylemedi’ gibi kısır tartışmaların arkasına takılmayıp 4868 sayılı kanunun bölücü etkilerinden nasıl kurtulacağımızı araştırıp, alternatif, yapıcı bir siyaset üretmelidir” diye konuştu.