Doğduklarında tıpatıp aynıydılar şimdi ise ‘ikiz değiller’ |1 yılda her şey değişti! Peki sebebi neydi?

Posted by

ABD’nin Ohio eyaletinin Twinsburg şehri her yıl çok ilginç bir olaya ev sahipliği yapıyor. Dünyanın dört bir yanından ikiz kardeşler, İkiz Günleri Festivali için şehre akın ediyor.

Doğum trendleri bu şekilde devam ederse, dünyadaki en büyük ikiz etkinliği olan bu festival önümüzdeki yıllarda daha da büyüyecek gibi görünüyor.

ABD nüfus verilerine göre 1915-1980 yılları arasında ülkede dünyaya gelen her 50 bebekten biri ikizdi. Bu sayı günümüzde her 30 bebekten birine yükselmiş durumda. Üstelik artışın yavaşlamaya başladığına dair bir işaret de bulunmuyor.

RİSK DE ARTIYOR FIRSAT DA…

İkiz doğumları halen nadir kabul edilse de bu dramatik artış hem ikiz annelerinin hem de bebeklerin sağlığının daha fazla riske girmesi anlamına geliyor. Zira çoğul doğumlarda prematürelik ve düşük doğum kilosu gibi problemler daha sık yaşanıyor.

Ancak genetik uzmanları için ikiz doğumları kutlanması gereken fırsatlar. Çünkü ikizler, özellikle de tek yumurta ikizleri, bilim insanlarına başka hiçbir şekilde elde edemeyecekleri kadar zengin biyolojik veriler sunuyor. İkizler üzerinde yapılan çalışmalar çeşitli hastalıkların, yeme bozukluklarının, obezitenin, cinsel yönelimin ve pek çok psikolojik özelliğin ortaya çıkışındaki mekanizmalara ışık tutuyor.

İkiz araştırmaları aynı zamanda aynı genetik altyapıya ancak farklı yaşam tarzlarına ve alışkanlıklara sahip bireyleri kıyaslama imkânını da sunuyor. Uzmanlar ikizleri inceleyerek nesilden nesle aktarılan özellikleri etkileyen genetik ve çevresel faktörlerin etkilerini gözlemleyebiliyor.

GENLER Mİ DAHA ETKİLİ ÇEVRESEL FAKTÖRLER Mİ?

Bu nedenle ikizler kendilerini çoğu zaman “Doğa mı yetiştirme mi?” tartışmalarının ortasında buluyor. Yıllardır devam eden bu tartışmanın doğa tarafındakiler kimliğimiz üzerinde genlerin daha fazla etkili olduğunu savunurken, yetiştirme tarafındakiler kim olduğumuzu belirleyen asıl şeyin çevresel faktörler olduğunu öne sürüyor. İkiz araştırmaları bu konuda çok önemli ipuçları içeriyor.

Zira monozigotik yani tek yumurta ikizlerinin DNA’larının yüzde 99,99’u ortak, görüntüleri de neredeyse tıpatıp aynı oluyor. Aynı göz rengine ve aynı saç rengine sahip olan tek yumurta ikizlerinin farklılaşan özellikleri ise oldukça sınırlı.

Dizigotik yani çift yumurta ikizleri ise genlerinin yüzde 50’sini paylaşıyor. Tek yumurta ikizlerinin paylaştıkları bir özellik çift yumurta ikizlerine kıyasla daha güçlüyse bunun sebebinin genler olduğu sonucuna varılabiliyor. Öte yandan bir özellik hem tek yumurta hem de çift yumurta ikizleri tarafından eşit paylaşıldığında, burada asıl belirleyici olan faktörün genler değil çevresel koşullar olma ihtimali güçleniyor.

ARAŞTIRMA SONUÇLARI ŞAŞIRTICIYDI

Tek yumurta ikizleri üzerinden yapılan çalışmalar, çevresel faktörlerin belli bir genin işleyişini nasıl etkilediğini belirlemek açısından da önemli rol oynuyor. Bu sayede çeşitli özelliklerin ya da hastalıkların ortaya çıkışında genlerin mi yoksa çevresel koşulların mı daha etkili olduğu tespit edilebiliyor.

2015 yılında bilim dergisi Nature Genetics’te, dünyanın dört bir yanında yapılan ikiz çalışmalarının kapsamlı bir değerlendirmesi yayımlandı. Araştırmacılar, ortalamaya bakıldığında çevresel ve genetik faktörlerin bir kişinin özelliklerini ve yakalandığı hastalıkları etkilemedeki rolünün eşit olduğu sonucuna vardı.

Peki ikiz doğanlar hayatlarının sonuna kadar ikiz mi kalıyor?

Scott (solda) ve Mark Kelly’nin 1999 tarihli bir fotoğrafı

BOYU UZADI, VÜCUT KÜTLESİ AZALDI

Tek yumurta ikizi olan NASA astronotları Scott ve Mark Kelly’i bir zamanlar ayırt etmek oldukça güçtü. Ancak Scott Kelly’nin Uluslararası Uzay İstasyonu’nda geçirdiği 1 yıl, bu benzerliğin sonunu getirdi. Scott Kelly, Dünya’ya ikizine kıyasla 5 santimetre daha uzun ve vücut kütlesi çok daha az olarak geri döndü.

Asıl çarpıcı gerçek ise NASA araştırmacılarının analizlerinin ardından ortaya çıktı: Scott Kelly’nin DNA’sının bazı kısımlarında değişimler yaşanmıştı. Bir başka deyişle Kelly kardeşler artık “tıpatıp” ikizler değildi.

Bu elbette Scott Kelly’nin uzaylıya dönüştüğü anlamına gelmiyor. Yaşanan değişimin sebebi, çok uzun süre uzayda yaşamanın beraberinde getirdiği stresin Scott Kelly’nin genlerinin işleyişini değiştirmiş olması.

UZAYDA UZAYAN TELOMERLER DÜNYA’DA KISALDI

Kelly kardeşler temelde aynı genleri paylaştıkları için, bilim insanları Scott ve Mark’ın genlerini uzay yolculuğunun öncesinde ve sonrasında kıyasladı. Araştırmacıların özellikle odaklandıkları nokta, uzayda maruz kalınan radyasyonun, kromozomların uçlarında bulunan ve telomer adı verilen kısımları değiştirip değiştirmediğiydi.

Bilim insanları telomerleri, ayakkabı bağcıklarının uçlarında bulunan ve sökülmeyi önleyen plastik kaplamalara benzetiyor. Bu koruyucu yapıların olmadığı durumda, çubuk şeklindeki DNA’ların uçları hasar görebiliyor.

Yapılan ilk testlerde, Scott Kelly’nin telomerlerinin ortalama uzunluğunun yörüngede geçen süre boyunca kayda değer düzeyde arttığı ancak Dünya’ya ayak bastıktan sonraki 48 saat içinde yeniden azaldığı görüldü. Mark Kelly’nin telomerlerinin uzunlukları ise büyük oranda sabit kaldı.

Mark (önde) ve Scott Kelly’nin 4 Mart 2016 tarihli bu fotoğrafı uzay yolculuğundan hemen sonra çekildi

UZAYDA BAZI GENLER KAPANDI BAZILARI GÜÇLENDİ

Scott Kelly’nin yörüngede geçirdiği 1 yıl; bağışıklık sistemi, kemik yapısı, görme duyusu gibi birçok biyolojik fonksiyonunu da etkiledi. Bu genetik değişimlerin çoğu, Dünya’ya ayak bastıktan sonraki süreçte normale döndü.

Ancak araştırmacılar, Scott Kelly’nin gen ifadelerinin yüzde 7’sinin de değiştiğini ortaya koydu. Gen ifadeleri, genlerin ne zaman kapanıp açıldığını belirliyor. Bu kapanıp açılma hücrelerin fonksiyonlarını değiştirebiliyor.

Gen ifadelerindeki değişim bilim insanlarını korkutmadı zira çevresel faktörler (bu örnekte uzay yolculuğunun yarattığı stres) bu süreci etkileyebiliyor. Sonuç olarak uzayda olmanın yarattığı stres nedeniyle Scott Kelly’nin vücudunun bazı genleri sessize alıp bazılarını daha fazla çalıştırdığını söylemek mümkün.

Bununla birlikte önemli bir noktanın da altını çizmek gerek: Scott Kelly’nin gen ifadeleri değişti ancak genleri değişmedi. Dahası Scott ve Mark’ın artık tıpatıp aynı olmaması bilim insanlarını şaşırtmadı. Çünkü en temel sekans düzeyinde bakıldığında, zaman içinde ortaya çıkabilen kimyasal değişimler genlerin nerede ve nasıl ifade edildiğini etkileyebiliyor. Bu durum uzaya gitmemiş tek yumurta ikizlerinde bile görülebiliyor. Hatta bilim insanlarına göre, Mark ve Scott Kelly aslında tıpatıp ikiz olma vasfını kaybedeli uzun yıllar oluyor.

National Geographic’in “Twins can become ‘unidentical’—and more fascinating twin facts” başlıklı haberinden derlenmiştir.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir