Eğitimde ‘müfredat’ tartışması… Tekin’in ‘Ben yoluma, siz yolunuza’ çıkışına Özbay’dan yanıt: ‘Tarikat yolunda zaten yürümeyiz’

Tekin “Bizim çocukluğumuz ve gençliğimizde olmayan bir hastalık var şimdi, sosyal medya. Çocuklarımızın en çok rahatsız oldukları şey: ‘Arkadaşlarım beni takip etmedi, takipten çıkardı, sosyal medya grubuna almadı.’Çocuklarımız yüzde 80 buradan şiddet gördüklerini söylüyor” ifadelerini kullandı.

Tekin ayrıca müfredat konusuna da değindi. Müfredat değişikliği öncesi, süreçte çalışmak isteyen herkese çağrı yaptığını savunan Tekin müfredata tepki gösteren eğitim sendikalarını kast ederek, “Gelmediniz, çünkü ‘Ben sıradan bir insan değilim. Ben ayrıcalıklıyım, beni ayrıca davet etmen gerekiyor’ diyen varsa, o da kusura bakmasın. Ben yoluma, siz yolunuza derim” diye konuştu.

ÇOCUKLAR AÇ, TEKİN’İN DERDİ SOSYAL MEDYA

OECD raporlarına göre, Türkiye’de 6,5 milyon çocuk aşırı yoksulluk içinde yaşamakta iken, her dört çocuktan birinin okula aç gittiği bir eğitim ortamında çocuklara bir öğün ücretsiz sağlıklı okul yemeği vermeyen Bakan Tekin’e göre çocukların “Arkadaşlarım beni takip etmedi, takipten çıkardı, sosyal medya grubuna almadı” şikayetlerinin daha önemli olduğu görüldü.

12 öğrencinin sermayeye ucuz emek gücü sunma projesi olan MESEM’lerde yaşamını yitirmesine, ÇEDES projesiyle öğrencilere uygulanan psikolojik şiddete ilişkin bir şeyler söyleme gereksinimi duymayan Tekin çocukların yüzde 80’inin sosyal medyadan şiddet gördüğünü dile getirdi.

‘MESELEYİ KİŞİSELLEŞTİRİYOR’

Tekin’in açıklamalarını gazetemiz Cumhuriyet’e değerlendiren Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay, Tekin’in müfredat değişikliği sürecine ilişkin gerçekleri söylemediğini belirtti.

Bakan Tekin’in sürecin “en katılımcı süreçlerden biri” olduğunu ifade ettiğini ancak bu iddiayı destekleyecek somut bir dayanak sunmadığını söyleyen Özbay, “Eğer gerçekten yüz binlerce kişinin katıldığı, 70 bine yakın görüşün toplandığı bir süreç yürütüldüyse, bu görüşlerin nasıl değerlendirildiği, kimlerin sürece dahil edildiği ve hangi önerilerin dikkate alındığı kamuoyuyla açık bir şekilde paylaşılmalıydı. Sözde katılım çağrısına yanıt verilmediği şeklinde suçlayıcı bir üslup kullanmaktadır. ‘Ayrıcalık beklemekle’ ve ‘totaliter bir bakış açısıyla’ suçlaması, hem gerçeği çarpıtmakta hem de meseleyi kişiselleştirmektedir” dedi.

‘GEÇMİŞİN RAPORUNU VERMELİ’

Eğitim gibi hayati bir meselede katılım çağrısının genel ifadelerle yapılamayacağına dikkat çeken Özbay, “Süreç şeffaf, erişilebilir ve kapsayıcı olmalıdır. Bilim insanları, eğitimciler, sendikalar ve ilgili tüm paydaşların fikirleri, yalnızca çağrılarak değil, aktif bir şekilde davet edilerek alınmalıdır. Ancak bu süreçte gerçek bir kapsayıcılık değil, göstermelik bir “katılım” hedeflenmiştir. Bakan Tekin, olmadığı Bakanlıkta 10 yıl boyunca kimlerle bu program üzerinde çalıştığını, bu değişiklikle neyi amaçladıklarını, geçmişin raporunu vermek zorundadır” diye konuştu.

‘TARTIŞMAYI İTİBARSIZLAŞTIRIR’

Tekin’in müfredat konusunda yapılan eleştirileri kişisel algıladığını ifade eden Özbay, “Kamuoyunun eleştirilerini dikkate almak, bir bakanın görevidir. Eleştirileri, ‘ayrıcalık beklentisi’ gibi yorumlamak ve dile getirmek, toplumsal tartışmayı itibarsızlaştırır. Eğitim, milyonlarca öğrenci ve aileyi ilgilendiren bir konudur. Eğitim bir milli güvenlik meselesidir. Bu konuda gerçek katılım ve şeffaflık olmadan yapılan değişikliklerin sağlıklı sonuçlar doğurması mümkün değildir.

Müfredat hakkında kamuoyunda ciddi soru işaretleri varken, sayın bakana bu tür açıklamalarla eleştirileri bastırmaya çalışmak yerine, laik, bilimsel ve kamusal eğitim için çalışmasını salık veririz. Eğitim politikalarının böylesine dışlayıcı bir şekilde yönetilmesi kabul edilemez. Türkiye’nin çocukları, öğretmenleri ve eğitim sistemi daha iyisini hak etmektedir” dedi.

‘HALKTAN BAĞIMSIZ YOL ÇİZEMEZSİNİZ’

Bakan Tekin’in kullandığı “Ben yoluma, siz yolunuza” ifadesini sorumsuz ve kibirli bir tutum olarak değerlendiren Özbay, “Bu yaklaşım, aslında “Ben sadece beni destekleyenlerle çalışırım, gerisi umurumda değil” demektir. Cemaat ve tarikatlarla işbirliğinize bakılınca yolunuz zaten belli oluyor. Ancak unutulmamalıdır ki, sizin yolunuz, bu ülkenin vatandaşlarının verdiği vergilerle şekilleniyor. O yüzden kimse ‘Ben yoluma’ diyerek halktan bağımsız bir yol çizme hakkına sahip değildir. Eğer bu yolda yalnız yürümeyi tercih ediyorsanız, o koltukta oturmanın meşruiyetini de sorgulamanız gerekir. Eğitim sistemi bir kişinin ya da küçük bir grubun keyfi kararlarıyla değil, toplumsal mutabakatla şekillenmelidir” ifadelerini kullandı.

‘UYGUN OLMADIĞINI O DA BİLİYOR’

“1,5 milyonun üzerinde çocuk okulda değil, okulda olanlar aç ve susuz, okullar temizlenemiyor önce kendi sorumluluklarını yerine getirsin” tepkisinde bulunan Özbay son olarak şunları söyledi:

“Kimlerle hazırladığını açıklasın o zaman! Yazılan kitabın yazarı belli olur. Bu müfredatı yazanlar kimlerdir? Bakanın hangi yol arkadaşı tarikat mensupları hazırlamıştır? Söylemlerine ve uygulamalarına bakılırsa yolu tarikat ve cemaat yoludur. O yolda zaten birlikte yürümemiz mümkün değildir. Kendisini rol model olarak görebilir, her şeyi bilen zannedebilir ama bilmeli ki artık anlamalı ki okulların, öğretmenlerin ve çocukların sahibi değil. Yaptığı her şey halka hesap verebilir olmalı, cumhuriyet devrimlerine, anayasaya, eğitim bilimine, milli eğitim temel kanuna uygun olmalı. Uygun olmadığını kendisi de çok iyi biliyor.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir