VAN – Bir zamanlar, çocuklarını meslek sahibi yapmak amacıyla zanaatkârlığa ve teknik beceri kazanabileceği iş yerlerine yönlendiren aileler, zamanla okul eğitimini öncelik haline getirmişti. Ancak atanamayan üniversite mezunlarının artışı, işsizliğin yarattığı belirsizlik ve eğitim sistemine yönelik kaygılar nedeniyle, sanayi siteleri ve zanaat atölyelerinde çalışan çırak sayısı yeniden artıyor.
“Okuyup da ne olacak? Bari eli ekmek tutsun.” şeklindeki düşünce, özellikle düşük gelirli aileler içinde yaygınlaşmış durumda. Çırak olarak atölyelerde çalışan çocuklar ve gençler, ileride kendi işlerini kurma hedefiyle bu yolu tercih ediyor.
‘YÜZLERCE ÜNİVERSİTE MEZUNU ÇIRAK VAR’
Van Oto Sanayi Sitesi esnafından Müjdat Koç da bu duruma dikkat çekiyor. Kendisi de iki farklı bölümden üniversite mezunu olan Koç, motor ustası olarak yaşamını idame ediyor. Koç, son yıllarda hem ailelerin hem de üniversite mezunu gençlerin sanayiye yönelmelerini şöyle anlatıyor: “Bizim jenerasyonumuzda, aileler okul okumayan çocukları ‘eli iş tutsun’ diyerek sanayiye verirlerdi. Ancak bizden sonraki neslin ise daha çok okul eğitimine önem verildi. Bu sebeple, çok uzun bir süre sanayide yeni ustalar bile çıkmadı. Günümüzde, çocuklar yıllarca okul hayatında eğitim gördükten sonra, yirmili yaşlarına geldiklerinde işsiz kalıyorlar. Herhangi bir meslekleri yok, çalışma deneyimleri yok. Aileler de artık maalesef bu gerçeğin farkına varmaya başladı. Hemen her gün birkaç veli gelip, çocuğunu yanımıza çırak olarak vermek istiyor. Hatta üniversite mezunu gençler de kendileri gelip, iş başvurusu yapıyor. Bugün Van Oto Sanayi Sitesi’nde yüzlerce üniversite mezunu çırak var.”
‘KOLUNDA ALTIN BİLEZİK OLUR’
Kendisinin ve çocuğunun isminin paylaşılmasını istemeyen bir babanın sözleri de Koç’un söylediklerini doğruluyor: “İki tane çocuğum var. Biri üniversite mezunudur. Şu anda askerdedir. Geldiği zaman işsiz kalacak. İş yok, güç yok! Ne zaman evlenecek, nasıl yuva kuracak? Kayseri’de üniversite okudu ama atanamadı. Diğer çocuğum ise burada işe başladı. Çırak olarak elektrik ustasının yanına verdim. Şimdi 17 yaşındadır. 3-5 sene sonra usta olursa, kolunda altın bilezik olur. Çalışır, ekmeğini kazanır. Ben de okul okumasından yanaydım. Hatta bir sene dershaneye de gönderdim. Çok iyi bir bölüm kazanamadığı sürece, okumasına gerek yok. Zaten kendisi de istemiyor.”
‘BELKİ BİR GÜN KENDİ DÜKKANIMI AÇARIM’
Babanın dediklerini, oğlu da benzer sözlerle tekrar ediyor: “Her gün televizyonda görüyoruz. Ankara’da öğretmenler eylem yapıyor. Bu kadar öğretmen atanamıyorsa, bu kadar sağlıkçı atanamıyorsa ben de atanamam. Özel bir işe girsem çalışsam neye yarayacak? Üç kuruş para veriyorlar. Meslek öğrenmek için buraya geldim. Burada önce elektrik işinde çalışacağım, sonra da motor işinde çalışacağım. Amacım elektrikli otomobilleri tamir etmeyi öğrenmektir. Artık dünya değişti. Elektrikli araç ustasına çok ihtiyaç olacak. Ben bu işi öğrenirsem, en azından aç kalmam. Belki bir gün kendi dükkanımı açarım.”
‘ATAMASI YOK DİYE ÖĞRETMENLİKTEN VAZGEÇTİM’
Sanayide çıraklık yapan birçok çocuk, güvencesiz bir şekilde çalıştırılıyor. Bu çocuklardan biri olan A.A. da liseyi ikinci sınıftayken bırakmış ve sanayide çalışmaya başlamış. Okulu bırakma kararını ailesinin rızası olmadan aldığını ve kendi imkanları ile sanayide iş bulduğunu söyleyen 16 yaşındaki A.A., “İlk okulda bir öğretmenim bana resim çizmeyi öğretti. Ben de resim öğretmeni olmak istedim. Sonra ataması yok diye öğretmenlikten vazgeçtim. Daha sonra mesleki liseye gitmeye başladım. Buradan mezun olsam neye yarayacak diye düşündüm. Zaten üniversitede ya tıp okuyacaksın ya da hukuk okuyacaksın. Diğer bölümleri okusan da işsiz kalacaksın. Ailem istemediği halde okulu bıraktım. Sanayiye geldim. Yaklaşık bir senedir buradayım. Cep harçlığım da çıkıyor meslek de öğreniyorum” diyor.