EMEP Genel Başkanı Aslan: Sosyalistler çözüm için çaba göstermeli

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İmralı Heyeti, İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde 22 Ocak’ta PKK lideri Abdullah Öcalan ile ikinci kez görüştü. Heyet görüşmeden bir gün sonra kısa bir açıklama yaparak, sürece dair Abdullah Öcalan’ın çalışmalarının sürdüğünü paylaştı. Ayrıca Abdullah Öcalan’ın “İran, Irak, Suriye ve Türkiye’ye yönelik emperyalist emellere kapı kapatacak bir modelin inşası için büyük bir mesai harcadığı” kaydedildi.

Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Seyit Aslan, Kürt sorununun demokratik çözümü ve Abdullah Öcalan’dan gelen mesajları değerlendirdi.

‘SOSYALİSTLER ÇABA GÖSTERMELİ’

Abdullah Öcalan’ın çağrısının önemli olduğunu vurgulayan Aslan, adım atması gereken tarafın devlet olduğunu söyledi. Aslan, kayyım atamamaları, tutuklamalar ile Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırıların iktidarın niyetine kuşkuları arttırdığına işaret etti. Aslan, “Kayyımlar geri alınamaz mı? Alınabilir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) ve Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) vermiş olduğu kararlar yerine getirilemez mi? Getirilebilir. Ancak kayyım atamaları sürüyor. ‘Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu’ diye sorarlar. İktidarın bu konuda açık ve samimi olmadığı endişesini taşıyoruz. Burada iktidarı sürece zorlamak gerekiyor. Bu bizim için fırsat. Barışın toplumsallaşması için mücadele etmeliyiz. Türkiye’nin sol ve sosyalistleri, kendisini emekten, barıştan ve demokrasiden yana ifade eden kesimlerin barışın sağlanması için tereddüt göstermeden çaba göstermesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.

‘SAVAŞ SÜRDÜKÇE ŞEHİTLER OLACAK’

Aslan, tüm kesimlerin yeni sürece dair endişelerini dile getirmesi gerektiğini ifade etti. CHP’nin çözüm noktasındaki tutumunu “ikircikli” olarak nitelendiren Aslan, “Sayın Özgür Özel, ‘Kürtlere vatan vaat ediyorum’ dedi. Ama bugün ‘şehit ailelerinin ve onların çocuklarının, eşlerinin, derneklerinin ‘evet’ demeyeceği bir sürece evet demeyeceğini’ söyledi. Bu argümanların çok gerçekçi olmadığını özellikle ifade etmek isteriz. Savaş devam ettiği sürece yeni şehitler ve yeni çatışmalar olacaktır. İster Türk askeri olsun ister Kürt çocukları olsun; ölümlere neden olacak bir zeminden uzaklaşmamız gerektiğini düşünüyoruz. Bizim dönüp çocuğunu, eşini kaybetmiş insanlara diyeceğimiz şey, ‘barışı birlikte yaratmalıyız ki yeni insanlar hayatını kaybetmesin’ olmalıdır. Barış istemeyebilirler çünkü çocuğunu, eşini, yakınını kaybetmiş insanlar duygusal davranabilir. Oysa duygusallıkları yenerek, şehit ailelerini ikna etmek hepimize düşer. Çocuğunu kaybetmiş bir Kürt anasıyla bir Türk anasının kucaklaşması kadar daha güzel ne olabilir?” ifadelerini kullandı.

İŞÇİ SINIFINA ÇAĞRI

Aslan, çatışmalara ayrılan bütçeye işaret ederek, şunları söyledi: “Savaş bütçelerinin bütünüyle ortadan kaldırılması, yani savaşa dair hiçbir bütçe giderinin olmamasının esas alındığı bir sürecin tartışılmasını sağlamak gerekir. Egemenler açısından; savaş bütçeleri onların da zenginleşmesine neden olan süreçlerdir. Silah tekelleri, fişek fabrikaları, mermi, barut ve top mermisi üretenler kazanıyor. Savaş aynı zamanda bu tekellerin zenginleşmesi ve daha fazla kar etmesi anlamına geliyor. Son 2 yılda hem Türkiye hem dünya açısından silah sanayisine yatırılan kaynaklar, pandemi sürecinde harcananların 5 katıdır. Burada işçi sınıfı meseleye ‘silaha ve savaşa harcanan para benim param, benim vergilerim’ diye bakmalı. İşçi sınıfı, silah sanayine harcanan paraya ve kaynaklara karşı çıkmalıdır.”

ATILMASI GEREKEN ADIMLAR

Aslan, Kürt sorununun çözümü noktasında atılması gereken adımlara da değindi. Aslan, şunları söyledi: “Barışın koşullarını daha cesurca ortaya koymak gerekir. Birincisi Türkiye’de bir genel siyasal affa ihtiyaç var. Siyasi nedenlerle cezaevine girmiş kişilerin genel bir siyasal afla serbest kalması, demokratik bir biçimde siyasal sürece katılımını sağlamak gerekir. İkincisi iktidarın çok acilen Suriye topraklarından çekilmesi gerekiyor. Üçüncüsü kayyım atamalarını geri çekmek. Bugüne kadar atanan kayyımların geri alınması ve seçilmiş belediye başkanlarının derhal göreve başlaması için adımların atılması gerekir. Dördüncüsü Siyasi Partiler Yasası’nı demokratikleştirilerek, hiçbir koşulda siyasi partilerin kapatılmaması gerekir. Seçim barajları gibi uygulamaların kaldırılması gerekir. Beşincisi siyasi baskıların bütünüyle son bulmasını sağlayacak bir ortamın oluşturulması lazım. Kürt basının önündeki engellerin kaldırılması gerekir. Bu koşullar oluşturulduğunda göreceğiz ki Kürt sorununu ve barışını tartışmak daha da kolaylaşacaktır. 85 milyon bir aradayız deniliyorsa, 85 milyonun hiçbir kaygı duymadan güvenceli bir biçimde bu süreci tartışacak bir zemini oluşturmak gerekir.”

(MEZOPOTAMYA AJANSI)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir