Esad döneminde özellikle siyasi mahkûmların konulduğu ve infazlar, işkenceler, tecavüzlerle anılan Sednaya Cezaevi’ne, rejimin çökmesinin ardından yüz binlerce Suriyeli akın etti. Tek amaçları vardı, yakınlarından ölü ya da diri bir haber alabilmek. Zira baba Esad zamanından bile mahkûmların olduğu cezaevinde kalanlarla yıllar boyunca hiç iletişim kurulamıyordu.
TÜYLER ÜRPERTİCİ, DEHŞET VERİCİ…
Arama kurtarma ekipleri de cezaevinde dedektör köpeklerle arama yaptı. Yeraltında hücrelerin olup olmadığını araştırdı. Cezaevinde işkence odaları, ceset presleme makineleri, kanlı urganlar, işkence aletleri, infaz odası ve infaz edilen mahkumların cesetlerinin yakıldığının iddia edildiği yerler olduğu gibi duruyordu.
Tek kişilik hücreler ise tüyler ürpertiyordu. Yer altında bulunan, insanın ayağa bile kalkamayacağı yaklaşık 1 metrelik hücreler şok ediciydi. Lağım çukurlarının bulunduğu bazı hücreler koyu bir karanlık içindeydi….
BABAMI BİR GECE ALIP GÖTÜRDÜLER
Suriye rejiminin kendilerine zülüm yaptığını söyleyen Muhammed Süleybi, “Suçu günahı olmayan babamı bir gece alıp götürdüler. Uzun süre kendisinden haber alamadık, sonra öldü dediler. Cenazesini bile vermediler” dedi. Fediye Şubra da Sednaya Cezaevi’ne konulan ve bir daha haber alınamayan 3 kardeşinin izini sürmek için gelmişti: “Kardeşlerim sorgusuz sualsiz alınıp bu cezaevine atıldı. 10 yıldır hiç haber alamadık. Belki yaşıyorlar diye geldik. Şu ana kadar hiçbir haber alamadık.”
PRES MAKİNESİ KAN DONDURDU
Cezaevinde gördüğümüz infaz edilenlerin cesetlerinin ezildiği pres makinesi, kan dondurucuydu.
Beşşar Esad rejimi tarafından kısa süre önce işkenceyle öldürüldüğü anlaşılan kişilerin cesetleri ortaya çıkmıştı.