Esra Apaydın: ‘Pastutmazlar sıradan bir aile değil’

Çok değil, hemen hemen hepimizin hatırlayacağı kadar kısa bir zaman önce bozulan bir eşya tamire giderdi; annelerimizin dikiş kutuları, babalarımızın alet çantaları eksik olmazdı. Şimdi ise pek çok şey için “kullan-at” devri başladı. Bunda, kapitalizmin ihtiyaçtan çok tüketimi kışkırtan doğasının, tamiri ve üretimi değersizleştirip yerine sürekli yenisini almayı dayattığı bir kültür yaratmasının etkisi büyük.

Pastutmaz Ailesi – Shiny ,Esra Apaydın-Pierre Can Apaydın, 64 syf., Eksik Parça Çocuk Yayınları, 2024

Eksik Parça Çocuk Yayınları tarafından yayımlanan Pastutmaz Ailesi serisinin ilk kitabı Shiny, tüketim kültürüne ve “kullan-at” anlayışına yaratıcı bir eleştiri getiriyor. Esra Apaydın’ın yazdığı, Pierre Can Apaydın’ın resimleyip hikâyeleştirdiği Pastutmaz’lar, farklı yeteneklere sahip, iyilik dolu karakterleri ve detaylara gizlenmiş ince mesajlarıyla hem çocuklar hem de yetişkinler için derinlikli bir okuma deneyimi sağlıyor. Pastutmaz Ailesi sıradan bir aile değil; eski eşyaları dönüştüren, sınırsız hayal gücünden beslenen, üretken ve dayanışmacı bireylerden oluşuyor. Bu yönleriyle hikâye, tüketim odaklı bir dünyada üretimin, yaratıcılığın ve paylaşımın önemini güçlü bir şekilde vurguluyor.

Pastutmaz Ailesi’ni şekillendirirken hem kendi yaşamlarından hem de toplumsal meselelere dair gözlemlerinden ilham alan Esra ve Pierre Can Apaydın, kitaptaki karakterleri yalnızca farklı yetenekleriyle değil, ortak değerleriyle de okurlarına aktarıyor. Çocukların yaratıcılığını teşvik eden, yetişkinlere ise sistemin bireyselliğe dayalı çarklarına karşı kolektif bir alternatif sunan Pastutmaz Ailesi: Shiny, tüketim kültürünün sorgulanması gerektiğini hatırlatan modern bir masal olarak dikkat çekiyor. Küçük okurlara üretimin keyfini, büyük okurlara ise dayanışmanın gücünü anlatmayı başaran bu kitap vesilesiyle, Esra ve Pierre Can Apaydın’la konuşma fırsatı yakaladık.

“Pastutmaz Ailesi: Shiny” Eksik Parça Çocuk tarafından yayımlandı. Kitabın fantastik dünyası ve yaratıcı karakterleri çocuklar için eğlenceli olduğu kadar yetişkinler için de derin anlamlar taşıyor. Bunda çizimlerin de etkisi büyük. Bu aileyi yaratırken ilham aldığınız kaynaklar oldu mu?

Pastutmaz Ailesi, sıradan bir aile değil. Ailenin her üyesi farklı yeteneklere sahip, ama hepsinin iyilikle dolu sıcacık bir kalbi var. Sınırsız hayal güçlerinden besleniyor, mutlulukla yaratıyorlar. Yaratıcı oldukları kadar cesurlar, cesur oldukları kadar da macera sever.

Ailenin en büyüğü Jo Amca, dahi bir mekanisyen. Garajında paslanmış, yıpranmış, eskimiş her şeyi yeniye dönüştürür. Herkesin hurda yığını gördüğü yerde, o hazineler görür. Garajın ressamı Kuzen Manuel, boyalarıyla hayata renk katanlardan… Ailenin birbirine benzemez ikizleri; Andy ve Ruby. Daha konuşmadan oyuncaklarını tamire başlayan Andy, tam bir yaratıcı çocuk. Ruby ise özgür doğa kızı. Bütün gün kelebeklerin peşinden şarkı söyleyerek koşabilir. Tüm canlılarla anlaşır; kalbinde “şefkat tüyü” taşır.

Jo Amca, Pastutmaz Garajı’nda başını arabalardan kaldırmaz sanmayın, kendisi aynı zamanda bir edebiyat tutkunu. Köpeklerine en sevdiği yazarın ismini koymuş mesela.

Küçük köpek Victor, ailenin şüphecisi. Yüzünün yarısını kaplayan gözleri hep açık. Hiçbir detay gözünden kaçmaz, ciddiyetini hiç bozmaz. Hugo ise ailenin hiç büyümeyen yaramaz köpeği. Her zaman şaşkın ve heyecanlı, biraz da korkak.

Her karakter yaratıcısından parçalar taşır tabi ki. Hikâyenin yaratıcıları olarak biz de hayata Pastutmaz’lar ile aynı pencereden bakan bir aileyiz. İkizlerimiz artık genç oldular, onların büyüme süreçlerinden izler var hikâyemizde, hayatımıza misafir olmuş çok sevdiğimiz hayvan dostlarımızdan da…

Hikâyenin ana mekânlarından olan Pastutmaz Garajı, Can’ın ilgi alanlarından ve yaratıcı dünyasından bir kesit aslında. Suadiye sokaklarında geçen çocukluğu ve BMX bisikleti, Paris’te ilk gençlik yıllarında tutkuyla yaptığı bicross sporu, yetişkinliğinde ise klasik motorlara olan ilgisi ve “custom” dünyası Pastutmaz Ailesi’nin ilham kaynaklarından…

Pastutmaz Ailesi’nin eski eşyaları yenileyerek kullandığı yaratıcı yaklaşım, tüketim kültürüne karşı bir eleştiri sunuyor. Yetişkinler bu eleştiriyi daha kolay fark ederken, çocuklar için hikâye nasıl anlam kazanıyor?

Çocuklukta tohumları atılan yaratma, üretme, dönüştürme tutkusu, kişinin tüm hayatına yön verebilir. Yeni neslin öğrenmesinin ön koşulu ise keyif alması. Didaktik ve sıkıcı yollarla onlara ulaşmak mümkün değil. Çok küçük yaşlardan itibaren maruz kaldıkları uyaranlar sayesinde görsel olarak daha güçlü bir algıya sahipler. Yaratıcı detayları hemen fark ediyorlar. Pastutmaz Ailesi’nde görsel olarak zengin, kurgusal olarak katmanlı bir hikâye yarattık. Önce görsellikle ilgilerini yakalamayı, sonra basit ve samimi bir anlatımla onları bu dünyanın içine çekmeyi amaçladık. Hayata yalnızca “tüketim” değil “üretim” penceresinden bakmayı, farklı düşünmeyi, sorgulamayı ise karakterlerin özellikleri ve dönüşümleriyle anlattık. Çocuklar, karakterlerimizle bağ kurduklarında aslında bu temaları da içselleştirmiş oluyorlar…

Aile bireylerinin farklı yeteneklere sahip olması, kolektif yaklaşımı savunmaları, iyiliği ve dayanışmayı öne çıkarmaları “Şirinler” köyüne benzer bir yapı oluşturuyor. Bu yapıyı oluştururken hangi noktalara dikkat ettiniz?

Ailenin özünde iyilik ve karşılıksız sevgi var. Yetenekleri ve sınırsız hayal güçleriyle orijinal bir aileye dönüşüyorlar. Üzerine cesaret ve maceraperestlik eklendiğinde ise Pastutmaz Ailesi’nin fantastik hikâyeleri başlıyor.

Her karakter “farklı” ve “özgün”, ama aile içinde birbirlerini tamamlayan özelliklere sahipler; dahi mekanisyen Jo Amca’yı, sanatçı Kuzen Manuel tamamlıyor; becerikli ve cesur Andy’yi, tüm canlılarla anlaşabilen Ruby, şüpheci Victor’u ise şaşkın Hugo… Sevdikleri şeyleri yapmanın, yaratıcı ve üretici olmanın mutluluğunu ve enerjisini yayıyorlar etrafa; kasabanın en popüler ailesi olmaları da bu yüzden.

7’den 77’ye herkes Pastutmazlar’ı sevebilir, kendinden bir şeyler bulabilir. Karakter ve hikâye yaratımında zamansız ve evrensel olmaya özellikle dikkat ettik.

Barbar Furax karakteri, hikâyenin ana çatışmasını temsil ediyor. Onun hikâye içindeki rolü ve dönüşümü hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Hikâyenin kötüsü Furax, tam bir barbar. Acımasız ve umursamaz. Yeteneğini ve gücünü kötüye kullanan bir zorba. Uçsuz bucaksız bir hurdalık yaratmış kendine. Canlı her şeyi demirden robotlara dönüştürüyor. Makineleşmiş dünyasında, eline ne geçerse zevk için kırıyor, parçalıyor, yok ediyor.

Pastutmazlar’ın temsil ettiği her şeyin tam tersi; iyilik karşısında kötülük, yaratıcılık karşısında yok edicilik, dayanışma karşısında bencillik… Aslında tarih boyunca insanoğlunun karşılaştığı tüm kötülerin bir yansıması Furax. İsminin anlamı da Fransızca çok öfkeli, kızgın. Ama herkes gibi onun da zayıf noktaları var. İlerleyen maceralarda Pastutmazlar, O’nun kalbini yumuşatabilecek mi, bu korkunç kötülüğü dönüştürebilecek mi göreceğiz.

Hikâyenin geleceği hakkında bir ipucu verebilir misiniz? Pastutmaz Ailesi’ni ne tür maceralar bekliyor?

Serinin sonraki kitaplarında, hikâyenin kötü karakteri Barbar Furax pes etmeyecek ve sinsi planlarıyla kasabaya geri dönecek. Pastutmazlar ise kendilerini yine maceranın tam ortasında bulacaklar.

Umursamaz kötülüğe karşı durdurulamaz iyilik… Fantastik öğeler, yaratıcı kurgular, etkileyici görseller… Pastutmaz Ailesi her macerada okuyucusuyla biraz daha yakınlaşacak.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir