JWST bildiklerimizi değiştirdi
Bilim insanları oldukça uzunca bir zamandır galaksi oluşumunun çok özel bir model izlediğine inandılar: kozmik gaz kümeler halinde toplanır, yıldızlar bu kümelerden doğar ve milyarlarca yıl boyunca bu yapılar giderek büyür. Haliyle yaklaşık 14 milyar yaşındaki evrenimizin ilk dönemlerine bakıldığında, galaksilerin henüz tam anlamıyla olgunlaşmamış, küçük ve düşük kütleli olmaları bekleniyordu.
Sorumluları kara delik değil
Başlangıçta, bu dev galaksilerin büyüklüklerinin ve parlaklıklarının aktif kara deliklerden kaynaklanabileceği düşünülüyordu. Ancak yeni veriler, bu galaksilerin merkezlerinde aktif galaktik çekirdekler (AGN) bulunmadığını ortaya koydu. Bu da “Kırmızı Canavarlar”ın olağanüstü kütlelerinin ve hızlı yıldız oluşum oranlarının, doğrudan galaksilerin kendilerine özgü olduğunu işaret ediyor. Peki bu nasıl olabilir?
Cenevre Üniversitesi’ndeki (UNIGE) uluslararası bir ekip, yeni çalışmada JWST’nin FRESCO araştırmasından elde edilen verileri kullandı. FRESCO araştırmasından elde edilen veriler, bu galaksilerin z = 5 ile z = 9 arasında bir kırmızıya kayma değerine sahip olduğunu gösteriyor. Bu, ışıklarının Büyük Patlama’dan sadece 1 ila 1,5 milyar yıl sonra yola çıktığı anlamına geliyor. Kırmızıya kayma, ışığın evrenin genişlemesi nedeniyle uzayarak daha uzun dalga boylarına kaymasını ifade ediyor ve galaksilerin yaşını belirlemede kritik bir ölçüt olarak kullanılıyor.
Koşullarda farklılıklar var
Araştırmada, galaksilerin uzaklığını ve yıldız kütlelerini ölçmek için JWST’nin Yakın Kızılötesi Kamerası (NIRCam) kullanıldı. JWST’nin kızılötesi ışığı gözlemleme kabiliyeti, kozmik toz tarafından gizlenen bu galaksileri detaylı bir şekilde incelemeyi mümkün kılıyor.
“Kırmızı Canavarlar”ın yıldız kütlelerinin büyüklüğü, mevcut gazın %50’sini yıldıza dönüştüren bir etkinlik oranını gerektiriyor. Oysa ki günümüz galaksilerinde bu oran genellikle %20 civarında. Bu, erken evrenin galaksi oluşumunu hızlandıran farklı koşullara sahip olduğunu gösteriyor.
Araştırmanın başyazarı Mengyuan Xiao, bu keşfin erken evrenin dinamiklerini anlamada devrim yarattığını belirtiyor: “Bu galaksileri daha derinlemesine incelemek, evrenin ilk dönemlerini şekillendiren koşullar hakkında yeni bilgiler sunacak. ‘Kırmızı Canavarlar’, erken evren dönemlerine ilişkin araştırmalarımızda yeni bir dönemin sadece başlangıcıdır.”
JWST ve Atacama Large Millimeter Array (ALMA) gibi ileri teknoloji teleskoplarla yapılacak gelecek gözlemler, bu devasa galaksilerin oluşumunun arkasındaki sırları daha da aydınlatabilir. Daha büyük örneklerle yapılacak çalışmalar, erken evrende bu kadar hızlı büyümeyi mümkün kılan gaz bolluğu, soğuma hızları ve diğer faktörlere ışık tutabilir.