Diyarbakır‘ın Tavşantepe Köyü’nde 21 Ağustos’ta 8 Yaşındaki Narin Güran kayboldu. Küçük, günlerce köşe bucak arandı. Narin‘in tüm Türkiye bir oldu. Narin nerede sorusu her tarafta yankılanırken küçük kızın katledilip Eğertutmaz Deresi‘nin altına gömülüğü öğrenildi.
Narin‘i gömen ve Güran ailesinin komşusu Nevzat Bahtiyar, Amca Salim Güran‘ı cinayetle suçladı. Anne Yüksel Güran, amca Salim Güran ve ağabey Enes Güran‘a iştirak halinde kasten öldürmekten ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, Nevzat Bahtiyar ise 4 yıl 6 ay hapis cezası aldı.
Narin‘in babası Arif Güran‘ın evinden alınan halılar üzerindeki DNA analizi de sosyal medyada tartışma yarattı.
Halk TV’de Ferit Demir, Buket Güler’in Haber Masası‘na bağlanıp gündem olan raporla ilgili konuştu.
Demir, yeniymiş gibi servis edilen raporun çıkış tarihinin eylül olduğunu bildirdi. Demir, ayrıca ifadelere göre yüzlerce kişinin girdiği çıktığı hatta aile üyelerinin üzerinde uyuduğunu söylediği halıların neredeyse ‘tertemiz’ olduğunu ifade etti.
Demir, üzerinden sadece 3 kişinin DNA örneğinin çıkmasının halıların yıkandığına dair kuvvetli şüphe yarattığını ve bunu da Diyarbakır Barosu’nun savunmada kullandığını kaydetti.
Demir, her şeyi tane tane şöyle anlattı:
“BUNLAR YENİ DEĞİL”
Aslında bu deliller yeni ortaya çıkan deliller değil. soruşturma sürecinde, üzerinde çalışma yapılan, deliller ve dolayısıyla bunlar mahkeme dosyasına girmiş. hatta, son karar duruşmasında Diyarbakır Barosu avukatlarının delil olarak, mahkemeye sundukları, savunma yaptıkları,, kanıtlardan oluşan bir belge. Yani bu belge ne? 21 Ağustos’ta kaybolan Narin’in, babasının yani Arif Güran’ın evinde, Narin’in cansız bedeni, bulunduktan sonra el konulan halılar, yolluklar, battaniyeler ve örtüler. Toplam 37, parça halı, kilim, yolluk, örtü. Bunlar üzerinde, Van Kriminal Jandarma Laboratuvarı tarafından, DNA incelemesi ve farklı 5 farklı inceleme yapılıyor.
Ben hemen onları size söyleyeyim. Bir, birincisi kan tespiti, ikincisi meni tespiti, üçüncüsü DNA izolasyonu tespiti, dördüncüsü DNA miktar tayin tespiti ve beşincisi ise DNA tipleme tespiti. Bu 5 tespit dünyanın en gelişmiş, laboratuvar, yöntemleriyle en önemli kitleri kullanılarak, en gelişmiş kitler kullanılarak tespit yapılıyor.
Ve bu örtüler arasında, Narin’in de aile üyelerinin de üzerinde gece uyudukları, örtüler de var. Yastık örtüleri de var. Bunların üzerinde yapılan, DNA ve diğer 5 inceleme sonucunda sadece, iki halı ve bir, yastık örtüsünde DNA, kalıntısına, rastlanıyor. Yani, Narin’in, Narin’in yastık kılıfında Narin’e ait DNA çıkıyor. Tespit edilen tek DNA. Diğer iki,ilim üzerinde, DNA,, izine rastlanıyor.
“DNA KİME AİT TESPİT EDİLEMİYOR”
Bu DNA, tiplemeleri üzerinde yapılan araştırmalarda erkek, DNA’sı olduğu, tespit ediliyor ancak, , DNA‘nın kime ait olduğu tespit edilemiyor. üzerinde, farklı laboratuvarlar da çalışma yapıyor. Emniyet Genel Müdürlüğü, Kriminal Laboratuvarı, İstanbul Jandarma Kriminal Laboratuvarı, tarafından, çalışmalar yapılıyor ancak bu DNA tiplerinin, bu DNA örneklerinin kime ait olduğu tespit edilemiyor.
“YÜZLERCE KİŞİNİN GİRİP ÇIKTIĞI EVDE 3 DNA ÖRNEĞİ” DİYARBAKIR BAROSU: DÜŞÜNDÜRÜCÜ
Diyarbakır Barosu’nun avukatlarının da, yaptığı savunmada şu ifade kullanılmıştı: Arif Güran’ın evinde, , delil olarak alınan, el konulan 37 adet halı, kilim, yolluk, örtü ve yastık kılıfı üzerinde yapılan DNA incelemelerinde sadece 3 DNA çıkmıştır.
Bu düşündürücüdür diye, tabir edilmişti. Çünkü o eve, yüzlerce insan girip çıktı. aramalar yapıldı. Farklı insanlar gitti. Defalarca giriş çıkışlar oldu. Gazeteciler girdi.
“RAPORUN TARİHİ 23 EYLÜL”
aile yakınları geldi, dışarıdaki aile yakınları geldi. Yani, Çocuklar içeride oynuyordu ve hiç kimseye ait DNA, yani insana ait DNA çıkmaması kafalarda birçok kuşkuya yer açtı. Dolayısıyla halıların temizlendikten sonra, jandarma tarafından el konulduğu gerçeği de ortaya çıktı ki Diyarbakır Barosu’nun savunma avukatları da, bunu belirtmişti ki, raporun, hazırlanış tarihi de 23 Eylül tarihinde rapor hazırlanmış.
“RAPOR YENİ ÇIKMIŞ GİBİ LANSE EDİLİYOR”
Bugün, Güran ailesine, Güran ailesinin avukatları bugün, bu raporu kamuoyuna yeni çıkmış gibi lanse ediyorlar.
Hayır, bu rapor 23 Eylül’de çıkmış. rapor, rapora konu olan numuneler ise, halılar, kilimler ise,19 Eylül tarihinde incelemeye alınmış. Sadece bir laboratuvarda değil, 3 laboratuvarda incelemeye alınmış. Dünyanın en gelişmiş kitleriyle yapılan inceleme sonucunda yüzlerce kişinin, onlarca çocuğun, çok sayıda vatandaşın üstünde gezdiği, oturduğu, uyuduğu, hatta aile bireyleri “Biz onların üstünde uyuyorduk.” dediği halılarda, kilimlerde sadece 3 DNA tespit edildi.
Bir DNA, dediğim gibi, Narin’e ait. Onun kendi yastık kılıfında ve diğer aile bireylerinin yastık kılıflarında, aile bireylerine ait saç kılına dair, rastlanamadı. Halılarda, kilimlerde, yolluklarda ise, hiçbir DNA izi yok. Sadece iki yollukta belirli belirsiz erkek DNA’sı olduğu tespit edilen iki DNA tespit ediliyor.
Bu DNA’ların da kime ait olduğu, tespit edilemiyor 3 laboratuvardan. Yani bu, belgeler, ortaya yeni çıkmış, yeni çıkan deliller değil, yeni çıkan belgeler değil. Bunlar, birçok gazeteci tarafından birçok defa haber yapılmış ancak bugün kamuoyunda ortaya yeni çıkan deliller olarak tartışılıyor. Oysa bu deliller Eylül ayına ait, dosyaya girmiş, mahkemeye girmiş ve mahkeme dosyasında Diyarbakır Barosu’nun avukatlarının savunmada kullandığı ve, temiz “Bu halılar neden bu kadar temiz?” diye, mahkeme başkanına, telkinde bulundukları bir, savunmaydı