Hong Kong’da mahkeme, demokrasi yanlısı hareketin önde gelen isimlerini 2021’deki gayriresmî ön seçime katıldıkları gerekçesiyle cezalandırdı. Çin tarafından getirilen ulusal güvenlik yasasına dayanılarak “yıkıcı eylem komplosu” suçlaması yöneltilen liderler, seçimle hükümetin işleyişini bozmayı amaçlamakla itham edildi. 47 sanıktan 45’i mahkûm olurken, ikisi beraat etti. Mahkûmlar arasında yer alan 60 yaşındaki hukukçu Benny Tai, 10 yıl ile en ağır cezayı aldı. Tanınmış genç aktivist Joshua Wong ise 4 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Yargı Sürecinde İnsan Hakları Eleştirileri
Mahkeme, ulusal güvenlik davalarını yargılamak üzere özel olarak atanmış üç hakim tarafından yönetildi. Bu durum, Hong Kong’un geleneksel jüri sisteminden uzaklaşmasını ve yargının bağımsızlığını yitirdiğini ortaya koyuyor. Georgetown Asya Hukuku Merkezi araştırmacılarından Eric Lai, davanın yargı sisteminin otoriterleştiğini gösterdiğini vurguladı.
Sanıklar, uzun tutukluluk süreleri nedeniyle önemli zorluklarla karşı karşıya kaldı. Aile üyelerini kaybedenler, sağlık sorunları yaşayanlar ve özgürlüklerinden mahrum kalanlar oldu. 68 yaşındaki eski milletvekili Leung Kwok-hung, 6 yıl 9 ay ceza aldı ve serbest kaldığında 70’li yaşlarında olacak.
Uluslararası Tepkiler ve Hong Kong’un Geleceği
Avustralya vatandaşı Gordon Ng’nin cezalandırılması, uluslararası tepkiye yol açtı. Avustralya hükümeti, Ng’ye konsolosluk erişimi sağlanmadığını belirterek, Çin’e ulusal güvenlik yasasını kaldırma çağrısı yaptı. Öte yandan, ABD’nin yeni yönetiminde Çin’e karşı sert politikalarıyla bilinen isimlerin bulunması, Hong Kong üzerindeki uluslararası baskıyı artırabilir.
Ulusal güvenlik yasası, sadece muhalefeti hedef almakla kalmayıp şehirdeki medya, eğitim ve kültür gibi pek çok kurumu dönüştürdü. Uzmanlar, bu cezaların Hong Kong’un özerkliğini tamamen yitirme yolunda kritik bir adım olduğunu ifade ediyor.