İsrail Dışişleri Bakanlığının Arapça sosyal medya hesabı, Yahudilerin kutsal kitabı Tanah’ta anlatılana göre, milattan önce 3000 yıllarında yaşayan İsrail Krallığı ile ilgili 6 Ocak’ta bir paylaşım yaptı.
“İsrail Krallığının 3000 yıl önce var olduğunu biliyor muydunuz?” sorusunun yöneltildiği paylaşımda, Bilad-ı Şam ülkeleri olarak tanımlanan Filistin, Ürdün, Lübnan ve Suriye topraklarını İsrail’in “tarihi sınırları” içinde gösteren bir harita yayımlandı.
Paylaşıma konu olan harita
İNGİLİZCE HESAPTAN DEĞİL ARAPÇA HESAPTAN PAYLAŞILDI
İsrail hükümetine bağlı resmi X hesabı @IsraelArabic’te yapılan paylaşım şöyle:
40 yıl boyunca hüküm süren ilk kral, Kral Saul’du (M.Ö. 1050-1010). Daha sonra onu yaklaşık 40 yıl (M.Ö. 1010-970) boyunca yöneten Kral Davut izledi. Onu, M.Ö. 970-931 döneminde 40 yıl hüküm süren Kral Süleyman takip etti.
Üç Kralın hükümdarlığı, İsrail tarihinde önemli bir dönem olan 120 yıl sürdü. Bu yıllar Yahudi yaşamının kültürel, dini ve ekonomik olmak üzere çeşitli alanlardaki gelişimine tanık oldu.
Kral Süleyman’ın ölümünden sonra krallık M.Ö. 931’de ikiye bölündü. Ağır vergi yükleri ve kabilelere dayatılan merkezi politikalar nedeniyle iç çatışmaların çıkması üzerine kuzeyde İsrail Krallığı ve güneyde Yehuda Krallığı olmak üzere iki parçaya bölündü.
Kral 1. Yarovam, kuzeydeki İsrail Krallığı’nda kraliyet tahtında oturdu. (Haritadaki sarı bölge) Daha sonra, halkın sıkıntı içinde olduğu bir dönemde vergileri artırmayı seçen güneydeki Rehav’am’ın krallığından ayrı bir kimliği sürdürmek için Dan ve Beytel’de iki ibadet merkezi kurdu.
Kuzeydeki İsrail Krallığı’nın egemenliği, M.Ö. 722’de Asurluların eline geçene kadar yaklaşık 209 yıl sürdü.
Güneydeki Yehuda Krallığı’na gelince (Haritadaki yeşil bölge), M.Ö. 568’de Babil İmparatoru Nebukadnezar’ın eline geçene kadar yaklaşık 345 yıl sürdü.
Bu bölünme İsrail halkının tarihi boyunca siyasi çatışmalara yol açmış ve etkileri yüzlerce yıl devam etti.”
Paylaşımın son paragrafında, 1948’te kurulan İsrail Devleti’ne atıf yapıldı. Şöyle denildi: “Ancak diasporadaki Yahudi halkı, güçlerinin ve yeteneklerinin yeniden canlanmasını ve 1948’de İsrail Devleti’nin Orta Doğu’daki tek demokrasi olacağı ilan edilen devletlerinin yeniden inşasını sabırsızlıkla beklemeye devam etti.”
İsrail Dışişleri Bakanlığı, bu paylaşımı İngilizce hesabından paylaşmaması Arapça hesabından paylaşması dikkatlerden kaçmazken Bilad-ı Şam ülkeleri paylaşıma ilişkin peş peşe tepki açıklamaları yayımladı.
İsrail askerleri tarafından işgal altındaki Filistin topraklarına saldırı haberleri her gün gelirken Suriye’deki Golan Tepeleri ile başlayan İsrail işgalinin ülkenin iç kesimlerine doğru ilerleyişi sonrası yapılan bu paylaşım “manidar” karşılandı.
BİLADÜ’Ş ŞAM
Peki nedir bu Biladü’ş Şam? Biladü’ş Şam, Suriye, Filistin, Lübnan ve Ürdün olmak üzere dört ülkeyi içine alan geniş coğrafyaya verilen bir isim. Bu coğrafyaya çoğu dönemde başkentlik eden şehrin Şam olması sebebiyle Biladü’ş Şam yani Şam Beldeleri ismi veriliyor.
Suriye’nin güneyde ise Lübnan, İsrail ve Ürdün ile komşulukları bulunmakta. Doğuda ise tek komşusu Irak. Batıda Akdeniz’e kıyısı var. Bu coğrafyanın üçte ikisi çölle kaplı. Batıda Akdeniz iklimi, doğuda ise karasal iklim ve çöl iklimi görülmektedir. Akdeniz kıyısı boyunca uzanan ve ılıman iklimin önünü kesen Nusayriye Sıradağları bulunmakta. Coğrafyasındaki temel yapılar şunlar:
El Nuseyriye Sıra Dağları, Cebel-i Semaan Dağı, Kasiyun Dağı, Türkmen Dağı, Arvad Adası, Asi Nehri, Fırat Nehri ve El Esad Gölü.
FİDAN VE COLANİ ÇAY İÇTİ
Kasiyun Dağı, Suriye lideri Ahmed eş-Şera (Ebu Muhammed el-Colani) ile Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın geçtiğimiz günlerde birlikte çay içtiği dağ.
El Esad Gölü ise Fırat nehri üstünde yer alan Suriye’nin en büyük gölü. Türkiye’nin toprağı olan Caber Kalesi bu göl üzerindeki bir adada. Caber Kalesi, bir zamanlar Süleyman Şah’ın mezarının bulunduğu kale.
1819’da İngiliz coğrafyacı James Wyld tarafından hazırlanan İsrail Krallığı haritası. Bu haritadan yaklaşık 100 yıl sonra Kudüs, İngilizler tarafından işgal edildi.
ÜRDÜN: “PROVOKATİF PAYLAŞIM”
Paylaşımın ardından haritada yer alan ülkeler İsrail’e peş peşe tepki gösterdi.
Ürdün Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, bu tür provokatif adımların, İsrail’in, Filistinlilerin, 4 Haziran 1967 sınırları üzerinde başkenti Kudüs olan bağımsız ve egemen bir devlet kurma haklarını inkar eden girişimlerinin bir parçası olduğu belirtilerek söz konusu eylem kınandı.
Açıklamada, “İsrail hükümetindeki aşırılık yanlılarının benimsediği ve yaydığı bu tür iddialar ve hayallerin, şiddet ve çatışma döngülerinin devamını teşvik ettiği ve uluslararası normlara ve yasalara açıkça aykırı olduğu” ifade edildi.
Ürdün Dışişleri, “bunun, bölgenin güvenliği ve istikrarı üzerinde ciddi sonuçları olabileceği konusunda uluslararası toplumun net bir duruş sergileyerek bu tür davranışları kınaması gerektiğini” belirtti.
İsrail hükümetinden bu tür kışkırtıcı davranışları ve İsrailli yetkililerin yaptığı provokatif açıklamaları derhal durdurmasını talep eden Ürdün Dışişleri, söz konusu açıklamaların sadece aşırılık yanlılarının zihinlerinde yer bulduğunu ve çatışmaları körüklediğini, uluslararası güvenlik ve barışı da tehdit ettiğini vurguladı.
FİLİSTİN: “ULUSLARARASI HUKUKUN AÇIK BİR İHLALİ”
Filistin resmi haber ajansı WAFA’ya göre, Devlet Başkanlığı Sözcüsü Nebil Ebu Rudeyne, “İşgal makamlarına bağlı resmi hesapların Filistin ve Arap topraklarını içeren haritalar yayımlaması ve Batı Şeria’nın ilhak edilmesi ile Gazze Şeridi’nde yerleşim yerleri kurulması çağrısı yapan ırkçı açıklamalar yayımlaması, kınanması ve reddedilmesi gereken bir durumdur” dedi.
Filistin Devlet Başkanlığı Sözcüsü, “Bu tutum, uluslararası meşruiyet kararlarının ve uluslararası hukukun açık bir ihlalini teşkil ediyor” ifadelerini kullandı.
Ayrıca, bölgedeki mevcut savaşların temelinde bu aşırı İsrail politikalarının yattığını vurgulayan Ebu Rudeyne, önceliğin BM Güvenlik Konseyi’nin 2735 sayılı kararı doğrultusunda derhal bir ateşkes sağlanması, İsrail güçlerinin Gazze Şeridi’nden tamamen çekilmesi ve Gazze’nin yönetiminin tam anlamıyla Filistin Devleti’ne devredilmesi olduğunu ifade etti.
Ebu Rudeyne, gelecek ABD yönetimini, “bölgedeki güvenlik ve barışa hizmet etmeyen tüm İsrail politikalarını, eylemlerini ve uygulamalarını durdurmaya” çağırdı.
Ürdün Dışişleri Bakanlığı da İsrail resmi hesaplarının yayımladığı provokatif haritaya tepki göstererek söz konusu eylemi kınamıştı.
KATAR: “HUKUKUN AÇIK BİR İHLALİ”
Katar Dışişleri Bakanlığı, İsrail hükümetine bağlı resmi hesaplar tarafından “tarihi olduğu” iddia edilen ve işgal altındaki Filistin topraklarının yanı sıra Ürdün, Lübnan ve Suriye’nin bazı bölgelerini de içeren haritaların paylaşılmasına tepki gösterildi.
Bu durumun uluslararası meşruiyet kararlarının ve uluslararası hukukun açık bir ihlali olarak değerlendirildiği açıklamada, söz konusu haritaların yayımlanmasının İsrail’in Gazze Şeridi’nde yürüttüğü “vahşi savaş” da göz önüne alındığında, bölgedeki barış fırsatlarını baltalayabileceği konusunda uyarıda bulunuldu.
Katar Dışişleri Bakanlığı, uluslararası toplumun, İsrail işgalini uluslararası meşruiyet kararlarına uymaya zorlamak ve Arap topraklarındaki genişlemeci emellerine karşı koymak için hukuki ve ahlaki sorumluluklarını üstlenmesi gerektiğini vurguladı.
Açıklamada, “Katar Dışişleri Bakanlığı, Filistin davasının adilliğine ve 1967 sınırları içinde başkenti Doğu Kudüs olacak şekilde bağımsız bir Filistin devleti kurulmasının gerekliliğine olan kararlı duruşunu yinelemektedir” ifadelerine yer verildi.
HAMAS: “FİLİSTİN VE ARAP TOPRAKLARINI İŞGAL ETME NİYETİ”
Hamas’tan yapılan yazılı açıklamada, İsrail Dışişleri Bakanlığının Arapça sosyal medya hesabından tarihi İsrail topraklarını içeren sözde haritanın yayınlanmasına tepki gösterildi.
Filistin, Ürdün, Lübnan ve Suriye topraklarını içeren İsrail haritasına tepki gösterilen açıklamada, İsrail’in “Filistin ve Arap topraklarını işgal etme niyetini gün yüzüne çıkardığı” kaydedildi.
Açıklamada, yapılan paylaşımla İsrail’in “saldırgan, sömürgeci doğası, yayılmacı hırsları, bölge halklarını kontrol altına almak ve onların kaynaklarını yağmalama amacıyla saldırganlığını artırma niyetini gösterdiği” ifade edildi.
Paylaşımla, İsrail’in bölge ülkelerine yönelik politikalarını gün yüzüne çıkardığı ifade edilerek, Arap ve İslam ülkelerinin buna karşı önlemler alması gerektiği vurgulandı.
Şu ana kadar Lübnan ve Suriye bir açıklama yayımlamadı.