İstanbul Barosu Başkanı Prof. Dr. İbrahim Ö. Kaboğlu ve baro yönetim kurulunun “amaç dışı faaliyet yürüttüğü” iddiasıyla açılan ve yönetimin görevden alınması istenen davanın ikinci duruşması bugün yapıldı.
İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen davada, İstanbul Barosu yönetiminin görevden alınmasına karar verildi. İstinaf yolu açık olmak üzere verilen kararda tedbir talep edilmedi. Karar kesin olmadığı için baro yönetimi görevinin başında olacak.
Bugünkü duruşmada da avukatlar davanın Anayasa’ya aykırı olduğu yönündeki beyanlarını yineledi.
İbrahim Kaboğlu, “Baro herhangi bir dernek değildir. Yargıç olarak tecrübeniz olabilir ama bizim Anayasa’ya aykırılık itirazımız ciddidir. Adli yargı ve idari yargı ihtisas mahkemeleridir. Siz idari konuda uzman olmadığınız için Anayasa’ya aykırılık var” dedi.
Davanın ilk duruşmasında Kaboğlu ve avukatların davanın Anayasa Mahkemesi’ne taşınması talebi mahkemece reddedilmişti.
Kaboğlu: Düşman hukukunu da aşan bir uygulama
Kaboğlu, baronun bir açıklama ile kapatılmasının Anayasa’nın yanı sıra Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere de aykırı olduğunu vurguladı.
İbrahim Kaboğlu, savcıya “Davanamede yer alan illegalite kavramı hangi kanunun hangi maddesinde yazıyor” diye sordu. Ancak hakim soruyu reddetti.
Kaboğlu, “Bazıları düşman hukuku uygulanıyor diyor; düşman hukukunu da aşan bir uygulama söz konusu” dedi.
Eski İstanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan da mahkemede söz alarak, “Size AYM kararları verdik, onları değerlendireceğinize TOBB kanununu gösterdiniz. O kanun hükümleri bizimkinden daha da Anayasa’ya aykırı. Bu işi değerlendirecek olan ceza mahkemesidir, o davayı beklemiyorsanız bu davayı reddedersiniz, mahkum olurlar, dava yeniden açılır” dedi.
Mahkeme, ilk duruşmada Baro’nun Anayasa’ya aykırılık iddiasını Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Kanunu’nun 94’üncü maddesini ve benzer mevzuatı gerekçe göstererek reddetmişti.
Kazan, “Apo propagandası yapılan bir devirde iki gazetecinin öldürülmesine ilişkin açıklamaya dava açmak akıl işi midir? İstanbul Barosu’nu boğmak için, adil yargılanma hakkını bitirmek için açıldı bu dava” ifadelerini kullandı.
Köksal: Dava yok hükmündedir
İstanbul Baro Başkan Vekili Prof. Dr. Av. Mehmet Köksal ise “Savcı basit bir alacak davası açar gibi dava açıyor. Savcı soruşturma sonra da kovuşturma izni almadan davayı açmıştır, dava şartı yerine getirilmemiştir, dava yok hükmündedir” diyerek davanın reddini talep etti.
İstanbul Barosu tutuklu yönetim kurulu üyesi Avukat Fırat Epözdemir Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya bağlandı. Epözdemir’in SEGBİS talebi davanın tarafı olmasına rağmen ilk duruşmada kabul edilmemişti.
Epözdemir, davanamede neyin amaç dışı faaliyet olduğunun belirtilmediğine dikkat çekti ve “Amaç dışı faaliyetin ne olduğuna karar verecek olan siz değilsiniz, ceza mahkemesidir. Davayı reddederseniz ve ceza mahkemesi beraat kararı verirse ne olacak? Davayı kabul edeceksiniz, başka şansınız yok. Sizin kulağınıza gelenler bize de geliyor” dedi. Epözdemir’in sözleri duruşmada alkışlarla karşılandı.
İddianame de hazırlandı
İstanbul Barosu yöneticileri hakkındaki ceza soruşturması kapsamında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan bir iddianame de bulunuyor. İddianamede Baro Başkanı Kaboğlu ve tutuklu yönetim kurulu üyesi Fırat Epözdemir’in de aralarında bulunduğu 11 kişi hakkında “terör örgütü propagandası yapmak” ve “basın yoluyla halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak” suçlamaları yöneltildi. Savcılık, sanıkların 3 yıldan 12 yıla kadar hapis cezasına çarptırılmasını talep etti.
Davanamede ise baronun “amaç dışı faaliyet yürüttüğü” iddia edilirken, mevcut yönetimin görevine son verilmesi için idari tedbir alınması gerektiği öne sürülüyor. Avukatlar ise “hukuk hakkını istemenin” baronun görevinden doğan bir sorumluluk olduğunu vurguluyor.
Davaya müdahil olan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Avukat Erinç Sağkan, “Baronun hukukun üstünlüğünü, insan haklarını ilgilendiren bir açıklaması amacını aşan bir eylem sayılamaz. Nasıl olsa istinafta, temyizde tartışılacak diye düşünüyorsanız bile hukuka, Anayasa’ya, vicdana, İstanbul Barosu’nun tarihine uygun bir karar vermenizi talep ediyor, saygılar sunuyorum” dedi ve duruşma salonunu terk etti.
Dava süreci nasıl başladı?
Süreç, İstanbul Barosu’nun Suriye’de öldürülen Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’le ilgili yaptığı sosyal medya paylaşımı üzerine başlatılan soruşturmaya dayanıyor.
Gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’in 19 Aralık 2024’te Suriye’de haber takibi yaparken düzenlenen SİHA saldırısında hayatını kaybetmesinin ardından meslektaşları, İstanbul Şişhane Meydanı’nda protesto düzenledi. Polis müdahalesiyle gözaltına alınan bazı gazeteciler daha sonra tutuklandı.
İstanbul Barosu, 21 Aralık’ta sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamada, gazetecilerin öldürülmesiyle ilgili etkin bir soruşturma yürütülmesi çağrısında bulundu ve gözaltına alınanların serbest bırakılmasını talep etti.
Bu açıklamanın ardından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 22 Aralık’ta Baro Başkanı Prof. Dr. İbrahim Ö. Kaboğlu ve yönetim kurulu üyeleri hakkında “terör örgütü propagandası yapmak” ve “gerçeğe aykırı bilgiyi alenen yaymak” suçlamalarıyla soruşturma başlattı. Kaboğlu, 7 Ocak’ta savcılığa ifade verdi.
Soruşturmanın ardından, 14 Ocak’ta İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, baro başkanı ve yönetim kurulunun görevden alınması ve yeni bir yönetim belirlenmesi talebiyle davaname hazırladı.
Haklarında dava açılan İstanbul Barosu Yönetim Kurulu üyeleri arasında şu isimler yer alıyor: Rukiye Leyla Süren, Hürrem Sönmez, Ahmet Ergin, Metin İriz, Mehmedali Barış Beşli, Yelda Koçak Urfa, Fırat Epözdemir, Ezgi Şahin Yalvarıcı, Ekrem Bilen Selimoğlu ve Bengisu Kadı Çavdar.
More Stories
SON DAKİKA: Özgür Özel, Çağlayan’a gidiyor
CHP Malatya İl Örgütü’nden Ekrem İmamoğlu’na destek yürüyüşü
Saraçhane’de polis barikatının önünde evlenme teklif etti