ANKARA – Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), 30 Kasım Cumartesi günü Ankara Tandoğan Meydanı’nda olacak. “Geçinemiyoruz, Yoksulluğa Karşı Mücadelede Birleşiyoruz” sloganıyla gerçekleşecek mitinge sadece kamu emekçileri değil çiftçisinden emeklisine, öğrencisinden işçisine toplumun farklı kesimlerinden katılım bekleniyor.
KARA DELİĞİ EMEKLİLERİN, EMEKÇİLERİN ÜCRETLERİYLE KAPATMAK İSTİYORLAR
KESK Eş Genel Başkanları Ayfer Koçak ve Ahmet Karagöz mitingin amacına, hazırlık sürecine dair sorularımızı yanıtladı.
Hiç kimsenin geçinemediği ve tüm kesimlerin yoksullukta birleştiği bir noktaya gelindiğini ifade eden Koçak, kamu emekçilerinin ve işçilerin sıkıntılarına dair bir örnekle sözlerine başladı: “Bizlerin emekli olma şansımızı elimizden almış olan bir iktidarla karşı karşıyayız. Emekli olduğumuzda maaşlarımızdaki düşüş üçte iki oranında olacak. 2008’de ve sonrasında başlamış olanların alacakları ücret 5’te 1’e kadar düşecek. İktidarın uzun süredir yönettiği bütçenin oluşturduğu külfeti, kara delikleri emekçilerin, emeklilerin ücretleriyle kapatmak istiyorlar.”
EMEKLİ SAYISI ARTTI, EMEKLİYE AYRILAN BÜTÇE DÜŞTÜ
Emeklilerin sayısında yüzde 40’lık bir artış olduğunu belirten Koçak, emeklilere ayrılan bütçeye dair şu değerlendirmeleri yaptı: “Emeklilerin sayısı yüzde 40 oranında artmış olmasına rağmen son 10 yılda emeklilere ayrılmış olan bütçe yüzde 18.3’ten yüzde 12.4’e düşmüş. Sayı yüzde 40 artarken bütçeden aldıkları pay düşüyor. İşte bunun sonucu da en düşük emekli maaşı 12 bin 500 lira oluyor, onunda 2 bin 500 lirası hazineden karşılanıyor.”
ÜCRETLERİMİZ DÜŞÜYOR, GİDER KALEMLERİ ARTIYOR
İktidarın özelleştirmeyi teşvik ettiğini belirten Koçak, “Ücretlerimiz düşüyor ama bir tarafıyla da gider kalemleri artıyor. Sağlığa bütçe ayrılmayınca sağlık hizmeti ulaşılamaz oluyor. Örneğin tetkik yapmak istediğinde 6 ay sonrasında randevu alıyor. Bir yıldan önce randevu verilmeyen hastaneler var. Bu da özeli teşvik etmek anlamına geliyor. Dolayısıyla sadece gelirlerimiz düşmüyor, aynı zamanda gider kalemlerimiz de artıyor. Özel okullardaki artış oranına baktığımızda da bunu görüyoruz. Bu iktidar gelmeden önce yüzde 5’in altında olan özel okul sayısı şu anda yüzde 20’leri çoktan geçmiş durumda.”
2025’TE BİZE ÇOK DAHA BÜYÜK BİR YOKSULLUK REVA GÖRÜLÜYOR
Bütçeyi yaratanın emekçiler, yurttaşlar ve onların ödediği vergiler olduğunu kaydeden Koçak, “Bu ülkede bütçenin gelir vergisi kısmının 3’te 2’sini biz emekçiler yaratıyoruz. Fakat 2025 bütçesinde personel ücretlerinde sadece yüzde 35’lik bir artış var. Giderimiz yüzde 80 oranında artırılırken gelirimizin yüzde 35’ten fazla artmayacağı gerçeği ortada. Belli ki 2025’te bize çok daha büyük bir yoksulluk reva görülüyor” diye konuştu.
YIL BOYUNCA İKİ MAAŞI AŞAN VERGİ ÖDÜYORUZ
Kamu emekçileri ve işçilerin vergide adalet talebi olduğunu da hatırlatan Koçak, “Yediğiniz, içtiğiniz her şeyden birden fazla kalem üzerinden dolaylı vergiler alınıyor. Yoksulluk sınırının çok altında olan da, asgari ücretle geçinen de, işsiz olan da aynı vergiyi veriyor, servetine servet katmış olan da. Ayrıca bordroluların vergilendirme dilimlerinde ciddi bir problem var. Örneğin 40 lira maaş alan bir kamu emekçisinin ocak ayında almış olduğu maaş 40 liraysa temmuza geldiğinde 36 civarına düşüyor. Dolayısıyla temmuzda gelen zam da aslında vergiye kesiliyor. 40 lira maaş alan bir emekçinin yıl boyunca vermiş olduğu vergi 90 bin lirayı yani iki maaşı aşıyor. Bu adalet olabilir mi?” ifadelerini kullandı.
TASARRUFU ÖĞRETMENLER ODASINDAKİ KETILDAN YAPIYORLAR
Hükümetin tasarruf tedbirlerine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Koçak, “Kamuda tasarruf paketi çıkardılar. Bu paketin gereğini bütçede tamamlamışlar. Bütün giderler artarken kamu yatırımları düşmüş. Düşüş neye karşılık geliyor? Kreş açılmayacak, yeni ambulans alınmayacak, iş makinesi alınmayacak. İşte bakın, okullara gittiğimizde çöpü bile toplanamayan sınıflara tekabül ediyor bu. Tasarruf yapmayı hedeflediğinde küçük hesaplar yapmak zorunda kalan bir iktidarla karşı karşıyayız. Tasarrufu öğretmenler odasındaki ketılın harcadığı elektrikten yapıyorlar. Köydeki çocukların taşımalı eğitimden tasarruf ediyorlar.
MİTİNG ÖNCESİ 57 İLDE ÇALIŞMA
Miting öncesi 57 ilde çalışma yaptıklarını, sadece kamu emekçileriyle değil çiftçilerle, esnafla, öğrencilerle, işçilerle bir araya geldiklerini kaydeden Ahmet Karagöz de sahada gözlemlediklerini şu şekilde aktardı: “Bu bütçede yurtlara ayrılan, genel anlamıyla kamu hizmetlerine ayrılan payın azaldığını biliyoruz. 2023 eğitim öğretim yılı içerisinde 720 bin üniversite öğrencimiz barınma ve ekonomik koşullar nedeniyle ya kayıtlarını dondurmuş ya da ilişkilerini keserek ailelerin yanına dönmüş. Çiftçilerimiz tarımı bırakma noktasına geldiklerini anlatıyor. Esnaf, ‘Biz günlük ciromuzla iş yeri kirasını ve personelin ekonomik özlük haklarını karşılayamayacak duruma geldik’ diyor. Dolayısıyla bu bütçede desteklenecek bir kesim varsa bu kesimlere mutlaka öncelik verilmelidir.”
GEÇİNME KOŞULLARI KALMADI
Emeklilerin yaşadığı sorunlara değinen Karagöz, “Bu ülkede yaklaşık 17 milyon emekli var. Ankara’da, İstanbul’da, İzmir’de kiralar 20 bin lira ve üzerinde. Ama bu insanlara deniliyor ki ’12 bin 500 lirayla geçinin. Gittiğimiz her yerde geçinme koşullarının kalmadığını ifade ediyorlar” dedi.
Dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırının 78 bin 500 lira olduğunu belirten Karagöz, “4 kişilik bir ailede, 4 kişi de asgari ücretle çalışsa yine yoksulluk sınırının altında kalıyor. 8 milyon asgari ücretli çalışan var ülkemizde. Açlık sınırı ise 29 bin 100 lira. Neredeyse açlık sınırının yarısı” ifadelerini kullandı.
İktidarın kendi siyasal ömrünü uzatmaya dönük bir bütçe oluşturduğunu belirten Karagöz, “Bu bütçede çiftçi, esnaf, öğrenci, köylü olmayacak. Sermayeye vergi muafiyeti olarak veya teşvik fonu olarak aktarılan bir bütçe görüyoruz. Bizler istiyoruz ki kaynaklar sermayeye, patronlara değil bu kesimlere aktarılsın” dedi.
MİTİNGDE DEMOKRASİ TALEBİ DE OLACAK
30 Kasım mitinginde, yurttaşların geçim sorunlarının yanı sıra antidemokratik uygulamalara da ses çıkaracaklarını ifade eden Karagöz, “Her güne gözaltılarla uyanıyoruz, şiddetle uyanıyoruz, kadın katliamlarıyla uyanıyoruz. Temel şiarımız ‘Yoksulluğa karşı mücadelede birleşiyoruz’ olacak ama kayyımlara karşı da ses yükselecek, ataması yapılmayan öğretmen arkadaşlarımız da olacak, demokrasiye dair tüm talepler olacak” dedi.
TOPLUMUN YÜZDE 99’UNUN TALEPLERİ İÇİN ALANDA OLACAĞIZ
KESK’in taleplerinin ülke nüfusunun yüzde 99’unun talepleri olduğunu belirten Karagöz, “Sadece kamu emekçilerinin talepleriyle alana çıkmıyoruz. Bu ülkede mutsuz olan, ekonomik sıkıntı yaşayan, barınma problemi yaşayan bütün kesimlerin talepleriyle 30 Kasım’da alanda olacağız. Orada söylenen her söz, orada açılan her pankart bütçenin başında bulunanları rahatsız edecek. Bütçeyi yönetenlerin yüzü sermayeye, sırtı emekçilere dönük. Biz emekçiler, bu ülkenin yoksulları, bu ülkenin ötekileri, ezilenleri olarak taleplerimizi orada yüksek sesle dile getireceğiz” ifadelerini kullandı.