Türkiye’nin 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün damadı gazeteci Metin Toker, ömrünün son döneminde yeni bir kitap yazmaya başladı ancak 2002’de hayata veda etti. Yarım kalan bu kitabı kızı Gülsün, babasının 100. doğum yılında tamamlayıp yayınladı.
60 yıllık gazeteci Metin Toker’in eşi ve İnönü’nün kızı Özden Toker ile kızı Gülsün Toker Bilgehan, “Gazeteci Olan Adamın Hikayesi” adlı anı kitabını ve Atatürk’ün de ziyaret ettiği Pembe Köşk günlerini SÖZCÜ’ye anlattılar.
YAKIN TARİHİN IŞIĞI
Gülsün Toker Bilgehan, “En büyük arzum bu kitabı tamamlayıp yayınlamaktı, notlarını birleştirdim, annemle birlikte yayına hazırladık. Babamın bilmediğim birçok yönünü de keşfettim” dedi. Kitapta Metin Toker’in lise günleri, 10 Kasım 1938’de yaşadıkları, eşi Özden İnönü’yü babası İsmet İnönü’den isterken yaşadığı duygular, siyaset, ile 12 Eylül darbe günleri de aktarılıyor. Gazeteciler Cemiyeti Başkanlığı yapan, senatör olarak parlamentoda da bulunan Metin Toker, Cumhuriyet, Zafer, Yeni İstanbul, Hürriyet ve Milliyet gazetelerinde çalıştı.
“Demokrasimizin İsmet Paşalı Yılları” adlı 10 ciltlik kitabı, Türkiye’nin yakın tarihine ışık tutan bir eser oldu. Babasının son günlerini geçirdiği hastane odasında yarım kalan bu kitabı tamamlayıp yayınlamayı aklına koyan ve 308 sayfa olarak yayınlayan Gülsün Toker, kitapta yer alan bazı anılarını şöyle anlattı:
İYİ AİLE ÇOCUĞU
Babama ilk başvurduğu gazetelerin patron ve müdürleri, ‘Sen iyi bir aile çocuğuna benziyorsun, bu meslek sana göre değil’ diyerek iş vermiyorlar. Ama babam gazeteci doğmuş, inat ediyor. 60 yıl süreyle de bu mesleği yapıyor.
DAYANIKLI MISIN?
Annemi İsmet Paşa’dan isteme töreni de çok ilginç, İsmet İnönü önce ‘Eline ayda kaç para geçiyor?’ diye soruyor. 1500 lira cevabını alınca ‘Makul, orta halli geçinirsiniz’ diyor. Sonra da ‘Dayanıklı mısın?’ diye soruyor. ‘Yani benim damadım olunca seninle uğraşan çok olur, dayanıklıysan kaldırabilirsin’ diyor.
Aferin be Agop
Kitabın ilk bölümünde bir dönem gazetelerin merkezi Babıali de anlatılıyor:
“İş bitince Sirkeci’deki lokantalara ya da daha aşağıdaki ‘Koltuk’ meyhanelerine gidilirdi. Bu meyhanelerde çok lezzetli mezeler vardı ve bir iki kadeh ayakta atılırdı. Bir hikayeye göre Agop da her akşam bu meyhanelere gidermiş ama sağlığı bozulunca doktorlar içkiyi yasaklamış. Agop ertesi gün ilk meyhaneyi geçmiş, ikinciye de girmemiş. Üçüncüye gelince, ‘Aferin be Agop, doktorların sözünü tuttun, bir kadehi hakkettin’ diyerek içeri girmiş.”
Atatürk ve en kutsal meslek
1930 doğumlu Özden Toker’in, Metin Toker ile evliliği 47 yıl sürdü. 3 çocuk büyüttü, 5 torunu oldu. Bugün de yaşadığı Ankara’daki Pembe Köşk’te konuklarını bizzat ağırlayan Toker, Atatürk ile aynı sofrayı da paylaştı:
“6-7 yaşındayken Atatürk ile aynı masada yemek yeme şerefine eriştim. Bana büyüyünce ne olacağımı sordu, ‘Öğretmen’ dedim. Öğretmenliğin kutsal bir meslek olduğunu, Cumhuriyetin aydın nesillerini onların yetiştireceğini anlattı. Atatürk son derece şık giyinirdi. Bize de her zaman kılık kıyafetinize dikkat edin, evden çıkmadan mutlaka aynaya bakın” tavsiyesinde bulunurdu.