Kuantum dolanıklığı sayesinde ultra güvenli veri iletimi vaat eden bu teknoloji, siber güvenlikte devrim yaratma potansiyeli taşıdı. Uzmanlar, bu gelişmenin hükümetlerden finans sektörüne kadar hassas verilerin korunmasında yeni bir çağ başlatabileceğini belirtti.
Proje, Hollanda merkezli QuTech ekibi tarafından yürütüldü ve kuantum internetin ilk aşaması olarak üç şehir arasında bir ağ kuruldu.
Prof. Stephanie Wehner liderliğindeki ekip, kuantum bitleri (qubit’ler) kullanarak bilgiyi klasik internetten çok daha güvenli bir şekilde aktarmayı başardı.
Wehner, “Bu sistem, verinin herhangi bir müdahale olmadan taşındığını garanti ediyor. Hackerlar kuantum verilerine dokunduğunda, sistem bunu anında fark ediyor ve bağlantıyı kesiyor” dedi.
Testler, 50 kilometrelik bir fiber optik ağ üzerinden gerçekleştirildi ve sonuçlar Nature dergisinde yayımlandı.
Kuantum internet, geleneksel bitlerin (0 ve 1) aksine, süperpozisyon ve dolanıklık gibi kuantum mekaniği ilkelerine dayanıyor. Bu, verinin aynı anda birden fazla durumda olabileceği ve iki nokta arasında anlık bir bağlantı kurabileceği anlamına geliyor.
MIT’den fizikçi Prof. Seth Lloyd, “Kuantum internet, şifre kırmayı neredeyse imkansız hale getiriyor. Klasik şifreleme yöntemleri, örneğin RSA, bir gün kuantum bilgisayarlar tarafından kolayca aşılabilir. Bu ağ, buna karşı bir kalkan” diye konuştu.
Lloyd’a göre, bu teknoloji özellikle ulusal güvenlik ve finansal işlemler gibi alanlarda kritik bir rol oynayacak.
Araştırmalar, kuantum internetin pratik uygulamalarının henüz erken aşamada olduğunu gösterdi.
2023’te Physical Review Letters’ta yayımlanan bir çalışma, kuantum sinyallerinin fiber optik kablolarda 100 kilometreyi aşarken kaybolmaya başladığını ortaya koydu. Ancak Delft’teki test, kuantum tekrarlayıcılar (quantum repeaters) sayesinde bu sorunu aşma yolunda önemli bir ilerleme sağladı.
Cambridge Üniversitesi’nden kuantum uzmanı Prof. Adrian Kent, “Bu, laboratuvardan gerçek dünyaya geçişin ilk adımı. Ancak küresel bir ağ için daha fazla altyapı ve yatırım gerekiyor” dedi.
Projenin bir diğer çarpıcı yönü, kuantum anahtar dağıtımı (QKD) teknolojisiyle sağlanan güvenlik. QKD, iki taraf arasında şifreleme anahtarlarını paylaşırken herhangi bir izinsiz erişimi anında tespit edebiliyor.
Çin’de 2017’den beri kullanılan 2.000 kilometrelik Beijing-Şanghay kuantum ağı, bu teknolojinin büyük ölçekte uygulanabilirliğini kanıtladı.
Delft’teki ağ ise halka açık ilk test olarak dikkat çekiyor. UNESCO’nun bilim danışmanı Dr. Mechtild Rössler, “Kuantum internet, dijital dünyada güvenin yeniden inşa edilmesi için bir fırsat. Ancak etik ve erişim sorunları da beraberinde geliyor” uyarısında bulundu.
Türk Hava Yolları gibi küresel şirketler ve İstanbul Teknik Üniversitesi’nden araştırmacılar, bu teknolojinin Türkiye’deki potansiyelini değerlendirmeye başladı.
Siber güvenlik uzmanları, “Türkiye, bu alanda erken adım atarsa, hem ekonomik hem de stratejik avantaj elde edebilir” dedi.
Kuantum internetin tam anlamıyla hayata geçmesi on yılı bulabilir, ancak Mart 2025’teki bu test, süper güvenli bir geleceğin ilk sinyallerini veriyor.
Hackerların kabusu olmaya aday bu teknoloji, dijital dünyayı sonsuza dek değiştirebilir.