Liyakat, başkanlık sisteminin olmazsa olmazıdır…

4 Haziran 2020

Son zamanlarda ‘liyakat’ sözcüğünü çok kullanır olduk.

Personel alımlarında, tüm atamalarda, kamuda, özel sektörde hep bir liyakat sözü dolaşıp duruyor. Genellikle ‘yönetimde liyakat esas alınmalıdır’ biçiminde kulağımıza çalınan bu sözcüğün ne anlama geldiğini gerçekten biliyor muyuz? Bir kişi, bir işe nasıl yakışır, hangi nedenlerle uygun ve layık olur? Bir kişinin liyakatini, yani görevini derece layık olduğunu nasıl değerlendirebiliriz? 

Liyakatı sağlayan temel ögelerin arasında eğitim, deneyim, bilgi, beceri, performans, kurum kültürüne uyum ve iletişim bulunuyor.

KAĞIT ÜSTÜNDE KALDI 

Anayasa’nın 70 inci maddesi ve 657 sayılı devlet memurları kanunun üçüncü maddesinin ülke bürokrasisinin karakterini belirleyen liyakat ilkesi uygulanacağına ilişkin düzenlemelerine rağmen bu durumun istenilen ölçüde uygulamaya geçirilmediği, kamu personeli atamalarında siyasal ayrım kayırmacılığın liyakat düzenini hakimiyet kurduğu görülmektedir.

Sorunları bulunan merkezi sınav sistemine alternatif olarak sunulan sözlü sınavlar ve mülakatlar da farklı usulsüzlük riskleri barındırmaktadır.

Mülakatı yapan kişilerin aldığı insan kaynakları yönetimin kararlarını çoğunlukla nesnellikten uzaktır. Siyasi etkilere açık olan sözlü sınav ve mülakata daha fazla ağırlık verilmesi, adayların ideolojik kaygılarla evlenmelerinin veya seçmelerine olanak tanımaktadır.

Yazılı sınavda 99 puan alan adayın mülakat sonucu işe alınmayıp, 55 puan alandan adayın sınavlarda başarılı olmasını bile kanıksayacak örnekleri yaşamaya devam ediyoruz.

Merkezi sınav uygulamasının kötüye kullanılması ve süreçte karşılaşılan sıkıntılar, mülakatlar ve sözlü sınavların nesnellikten uzak oluşu, memurların partizanlaşması ve sonucunda oluşan siyasi kutuplaşma, yönetilemeyen bir ülke yaratmıştır.

BAKANLAR MI DEĞİŞİYOR:

Anayasa değişikliği ile iki yıl önce başkanlık sistemine geçildi. Yeni sistemin ilk Bakanlar Kurulu, bir bakanın görevden alınması dışında 2 yılını tamamlamak üzere. Yeni sistemle bakanların milletvekili olması gerekmiyor. Yapı olarak teknokrat hükümeti benzeri bir yapı oluşması beklenirken, bizde tam tersi oldu. Otel sahibi Turizm Bakanı, hastane sahibi Sağlık Bakanı, özel okul sahibi Milli Eğitim Bakanı yapıldı. Devleti hiç tanımayan ve atandıkları bakanlıklarla ilgili Türkiye’de neyi ne kadar bildiklerinden emin olmadığımız birçok kişi bakan olarak görevlendirildi.

Yazımın önceki bölümde açıkladığım gibi; bürokraside dikkate alınmayan liyakat, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin iyi işlemesi için çok dikkatli seçilmesi gereken bakanların seçiminde de dikkate alınmayınca çok güçlü bir başkan çok zayıf bir Bakanlar Kurulu ve zayıf bürokrasi, ‘devletin sorunlarını çözme yeteneğinin ortadan kalkmasına’ ve henüz 2 yılını bile doldurmamış başkanlık sisteminin şiddetli bir şekilde tartışılmasına zemin hazırladı.

Bürokraside liyakat dikkat etmezseniz Aralık 2019’da çıkan ve hemen uygulamaya başlanan vergi kanunlarını uygulama genel tebliğlerini Mayıs 2020 sonunda yayımlarsınız.

Yine bakan seçiminde liyakata dikkat etmezseniz, saman ithalatını ‘Paramız var ki alıyoruz’ şeklinde savunan bir orman bakanınız olur.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir