İstanbul’da alışverişin sembol adreslerinden Mahmutpaşa’da konuşan yurttaşlar, ekonomik krizden ve baskıdan yakındı. “Türkiye’nin en önemli sorunu nedir’’ sorusuna bir esnaf, “Ekonomiden başka ne olabilir? Paranın olmadığı yerde ne yapabilirsiniz? Bak saçım bembeyaz oldu. 23 yaşında bir insanın saçı bu şekil olabilir mi” diye sorarken, geçinebilmek için eşinin 60’ından sonra yeniden çalışmaya başladığını belirten Güllü Şahin, düşünce ve ifade özgürlüğüne yönelik baskıdan da yakındı. Şahin, “Gazeteciler konuşuyor, onları içeri alıyorlar. Kimse konuşamaz olmuş. Ben şu anda konuşmaya korkuyorum. Niye bu kadar korkuyoruz, bu kadar sindiriliyoruz, bilmiyorum. Bunlar büyük bir sıkıntı. Korkuta korkuta bu hale getirdiler” ifadelerini kullandı.
Bir dönem ucuzluğun sembolü Eminönü Mısır Çarşısı ve Mahmutpaşa’da hem esnaf hem yurttaşlar pahalılıktan yakınıyor. Peynir çeşitlerinin 245 lira ile 550 lira, zeytin çeşitlerinin 169 lira ile 349 lira arasında değiştiği çarşıda bir kilo kestane 250 liraya, asma yaprağı 229 liraya alıcı bulmaya çalışıyor. “Türkiye’nin en önemli sorunu nedir?’’ sorusunun yöneltildiği yurttaşların büyük bir bölümü “ekonomik kriz” yanıtını verdi.
“BAŞTAKİ ÜLKEYİ BATIRDI”
Bir yurttaş, soruya “En önemli problemi ülkenin battığı, başka bir şey demiyorum. Baştaki batırdı. Battı yani bu kadar” sözleriyle yanıt verirken, bir başkası “Açlık. Emeklinin parası az. Açlık bir yandan. Çok şeyler var aslında söyleyecek de…” diye karşılık verdi.
Pahalılıktan sadece alışverişte zorlanan yurttaşlar şikayetçi değil. Kimsenin alışveriş yapmamasından, durgunluktan yakınan bir esnaf şöyle konuştu:
“BUNDAN BÜYÜK SIKINTI VAR MI?”
“Para olmadığı yerde ne yapabilirsiniz ki? Adam çıkıyor telefonun ne var, bende iphone var herkes aç değil. Çıkar bakayım cebinde ne kadar paran var? Adam ‘asgari ücretle geçiniyor’, diyor ki ‘ben aç değilim.’ Ben bekarım geçinemiyorum. O geçinen varsa gelsin karşıma geçsin, onun yanında ben de geçinebileyim. Bakar mısın 1 milyon insan var, hangisinin elinde poşet var? Niye, yarısı aç. Esnafa sor, hangisi der benim işim düzgün. Gençlere git bir sor. Ekonominin durumunu söyleyeyim mi? Bak saçım bembeyaz oldu. 23 yaşında bir insanın saçı bu şekil olabilir mi? Niye? Hep bu ekonomi yüzünden. Bundan büyük sıkıntı mı var?”
Röportaj sırasında bir yurttaş çözümsüzlükten dert yandı. Güllü Şahin isimli yurttaş ise emekli eşinin 60’ından sonra yeniden çalışmaya başladığını belirterek, geçim sıkıntısı ve ifade özgürlüğüne yönelik baskıdan şöyle yakındı:
“KORKUTA KORKUTA BU HALE GETİRDİLER”
“Eşim emekli, ben de emeklilik de yok. Çok zor geçiniyoruz. Gerçekten ne et alabiliyoruz, ne gıda. Çok zor geçiniyoruz, herkes de bunu biliyor. Eşim tekrar işe girdi. Emekli, 60 yaşında tekrar işe girmek zorunda kaldı. O yüzden geçim sıkıntısı, başka ne olabilir. Ekonomi çok kötü. İnşallah düzelir diyorum ama bu gidişle de hiçbir şeyin düzeleceği yok. Türkiye’ye güven de kalmamış. Ben mesela yargıya falan hiçbir şeye güvenmiyorum. Çocuklarım var okumuş, onlar da güvenmiyorlar. Gazeteciler konuşuyor, onları içeri alıyorlar. Kimse konuşamaz olmuş. Ben şu anda konuşmaya korkuyorum. Niye bu kadar korkuyoruz, bu kadar sindiriliyoruz, bilmiyorum. Bunlar çok sıkıntı, büyük bir sıkıntı. Korkuta korkuta bu hale getirdiler.”
Eminönü röportajı sırasında ekonomide herhangi bir sorun olmadığını ama “Biri az olacak, biri zengin olacak” diyen de Bağ-Kur’lulara yönelik ayrımcılık yapıldığını söyleyenler de oldu. O görüşler de şöyle:
“BİRİ AZ OLACAK, BİRİ ZENGİN OLACAK”
Mülazım Gültekin: Şu anda en büyük problem terör. İkincisi de tabii ekonomi. Ekonomi de o kadar kötü değil yani. (Rahat) yaşıyoruz şükür Allah’a. Sorun yok. Eskiden daha güzel yani. Tabii biraz pahalı ama her şeyi bulabiliyorsun. Emekli maaşı yetmiyor pek. Ama gelir olduktan sonra yapıyoruz. Emeklinin kirası olursa geçinemez, onunla sıkıntısı olanlar çok var tabii. Türkiyemize kötü düşünenlere Allah fırsat vermesin diyorum. Bak ne güzel, her taraf dolu. Para olmasa bunu neyle alıyorlar. Ama alamayan da var tabii ki. Hepsi bir olamaz. Biri az olacak, biri zengin olacak. Çalışacak yani; biri iş verecek biri iş alacak, böyle gidecek yani. Üç tarafını Türkiye’nin sarmışlar hep düşmanlar. Ortasında da kendi kendimizin düşmanları var yani. Adam dedi ben ekonomiyle yıkacam Erdoğan’ı. Dertleri bu yani başka bir şey yok.
Mustafa Çetin: Ekonomi. Her şeyler kötü gidiyor, iyi giden hiçbir şey yok. Görünüyor her şey, gözümüzün önünde. Günden güne zam. Bu ekonomiyi iyi görmüyorum. Şu an AK Parti’yi iyi görmüyorum. Ayrımcılık yaptı. Bağ-Kur’lularla SSK’lıları ayırdı.