Ergenekon’da da böyleydi.
Her pazartesi sabahı bir ‘dalga’ oluyor…
Onlarca asker, polis, gazeteci ve hukukçu gözaltına alınıyordu. Bir sonraki operasyonda kimlerin kapısına dayanılacağı üzerine lades oynanıyordu adeta.
Bugünlerde ise İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’in hangi CHP’li belediye başkanını gözaltına alarak, haftaya başlayacağını merak ediyoruz.
Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer ile ilk hamlesini yaptı.
Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat ile devam ediyor.
Gürlek’in adaleti, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’na uzanmak istediği pazartesi sabahına kadar ilçe ilçe dolaşacak belli ki.
Gürlek, züccaciye dükkanına dalan fil misali hareket ediyor.
Soruşturma dosyaları oldukça yetersiz…
Maksat Erdoğan’ı memnun etmek olduğu için kanıt manıt hak getire!
Özer, tutuklanalı 80 günü geçti.
PKK üyeliğine dair hala somut bir kanıt yok.
Özer, ne kadar PKK’lı ise Akpolat da o kadar rüşvetçi!
Sanki Kenya’dan Apo’yı getirdiler
Geçen pazartesi sabahı ülkenin en büyük rüşvet soruşturmasına imza atılmışcasına Balıkesir’deki evi basıldı. Akpolat, hasta babasının evinden alındı.
Sanırsınız, Kenya’dan Apo’yu getiyorlar!
İki polis, kollarına girdikleri Akpolat’ı, eli kanlı bir katili halka teşhir ederek, hastane koridorlarında gezdirdiler.
Akpolat dört gün gözaltında tutuldu. Dördüncü günün sonunda “İfadeniz adliyede alınacak” denilerek, savcılığa götürüldü.
Eğer polisler ifade almayacaktı ise ne diye günlerce nezarethanede bekletildi?
Muhalif belediye başkanını savcının elinde oyuncak etmek için mi?
Beşiktaş’ın 18 ihale
Akpolat, dün gece ifade verdi.
Nihayet ‘büyük rüşvet operasyonundaki’ iddiaları öğrenebilmiş olduk.
Soruşturma 24 Ekim 2024’te gelen ihbara dayanıyor.
Göbeğide iş adamı Aziz İhsan Aktaş var.
Aktaş’a ait şirketler TBMM’den THY ve Yargıtay’a, AK Partili Trabzon Büyükşehir, MHP’li Isparta, CHP’li Esenyurt ve Beşiktaş’a kadar onlarca kurumdan ihale almış.
Akpolat’a üç suçlama
Akpolat’a üç suçlama yöneltiliyor.
Birinci suçlama: Aktaş’ın iki adamını işe aldı.
İki kişiden biri, Ferhat Tutşi.
Tutşi, önceden Diyarbakır Bağlar Belediyesi’nde çalışıyormuş. Belediye Başkanı Hüseyin Beyoğlu, Aktaş’ın aldığı ihaleler nedeniyle rüşvetten tutuklanmış. Tutşi de Beşiktaş’a Fen İşleri Müdürü olmuş.
Akpolat, “Alınma sürecinde Aktaş’ın isteği olmamıştır” diyor.
Diğeri ise Leyla Türkyaşar.
Türkyaşar, 2023’ten önce Adana’da çalışıyormuş. Eşi Mustafa ise Aktaş’a ait bir şirketteymiş. Leyla Türkyaşar, Aktaş’ın Beşiktaş’tan aldığı bir ihalenin komisyonundaymış.
Akpolat, “Belediyemizde çalışıp çalışmadığını, belediyeye işe alınma sürecini bilmem” diyor.
Çarpıcı olan şu:
Ne Tutşi ne de Türkyaşar gözaltına alındı.
O insanları işe almak suçsa neden haklarında işlem yapılmadı?
İkinci suçlama: İki bina bedelinin altında satıldı.
Beşiktaş Belediyesi’ne bağlı BELTAŞ’a ait Ortaköy ve Rumeli Feneri’ndeki iki bina 26 Temmuz 2024’te Aktaş’ın sahibi olduğu Elif LPG’ye 470.760.000 TL’ye satıldı.
Savcılık binaların 580.825.932 TL ettiğini ve belediyenin zarara uğratıldığını iddia ediyor.
Oysa ki satıştan beş ay önceki değerleme raporunda bu iki bina için 269.620.000 TL fiyat biçilmiş.
Akpolat “Satıldıktan sonra bilgi sahibi oldum. Değerinin yüzde 60’ın üzerinde satıldığını öğrenince memnun oldum” diyor.
Yani, bir kararı zararından söz etmek mümkün değil.
Kaldı ki Akpolat’ın ihalede imzası bulunmuyor.
Dolayısıyla sorumlu tutulamaz.
BELTAŞ Yönetim Kurulu üyesi olan, İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Aktaş’ın kardeşi Ahmet Aktaş serbest bırakılırken; Akpolat, yasal bir sorumluluk taşımadığı ihaleden ötürü rüşvet almakla suçlanıyor.
“Rüşvet işin neresinde?” diyeceksiniz.
O da işte, üçüncü iddia.
Üçüncü suçlama: Arabaları satıp rüşvet aldı?
Akpolat’ın sahibi olduğu Emza Akaryakıt 10 Haziran 2024’te iki aracını Aktaş’a ait Babil Oto’ya satıyor.
Kasko değeri 6.871.229 TL olan bir araç 9.500.000 TL’ye veriliyor.
Babil Oto, aracı 19 Ağustos 2024’te kendi şirketi Elif LPG’ye 7.000.000 TL’ye devrediyor.
Araç internette 7.300.000 bedelle satışa çıkarılıyor.
Kasko değeri 2.259.698 olan diğer araç 5.500.000 TL’ye Babil Oto’ya satılıyor.
Babil Oto, aracı 1.735.000 TL’ye satıyor.
Savcılık, şu mantığı yürütüyor:
Akpolat’ın iki binayı 110.000.000 TL ucuza verme karşılığında Aktaş’ın şirketine araç satmış gibi göstererek, yaklaşık 5.869.073 TL rüşvet aldığı öne sürülüyor.
Hatta rüşveti önceden ve peşin alıp binaları bir ay sonra sattığı iddia ediliyor.
Akpolat, ifadede, şirket yetkilisi T.Ç.’ye “Araçları sat” dediğini kaydederek, “Sonraki süreci takip etmedim. Aracı kime sattığını bilmiyorum” diye konuşuyor.
Bu arada, T.Ç. şüpheliler içinde değil.
Henüz MASAK raporu hazırlanmamış; rüşvet alınıp alınmadığı,
Etik değil ancak…
İşte bu ‘dev’ soruşturmada Akpolat’ın aldığı iddia edilen rüşvet miktarının 5.869.073 TL olduğunu anlıyoruz.
Akpolat’ın iki aracını belediyeden ihale alan Aktaş’ın şirketine satması siyasi etik bakımından kabul edilemez. Akpolat ile Aktaş arasındaki bu alışveriş rahatsız edici…
Ancak bu bir rüşvet ilişkisi mi?
Bu kanıtlarla rüşvet suçlaması asla yöneltilemez.
Beşiktaş’ı altı yıldır yöneten, milyonlarca dolarlık ihalelere ve satış işlemlerine imza atan Akpolat’ın araç satışı adı altında 5.869.073 TL rüşvet aldığını iddia etmek, suç ile ahlak dışılığı karıştırmak ve aklımızla alay etmektir.
Reza Zarrab’ın dönemin Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan’a ayakkabı kutusu içinde verdiği 4.500.000 dolar, eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın kolundaki 463.000 Avroluk saat, eski İçişleri Bakanı Muammer Güler’in evinde para sayma makinesiyle birlikte bulunan deste deste paralar rüşvet değil, hediye…
Eski AK Parti Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu’nun eski eşine verdiği 2.500.000 dolar; helal kazanç…
Eski Ticaret Bakanı Ruhsat Pekcan’ın salgında kendi bakanlığına milyonlarca TL’lik dezenfektan satması ise hür teşebbüs…
Akpolat’ın iki aracını satması rüşvet, öyle mi!
Bari MASAK raporu beklenseydi.
Banka hesaplarında, rüşvetten kaynaklı bir para akışının olup olmadığı, varsa nereye aktarıldığı görülebilirdi. Şimdi MASAK raporu olmadan rüşvetin soruşturuluyor.
Aktaş: Tanışmıyoruz
Akpolat, gecenin sonunda tutuklandı.
Rüşvet iddiasının yanı sıra Aktaş’ın lideri olduğu suç örgütüne üye olmakla itham ediliyor.
Bir belediye başkanı, hiç görmediği, yalnızca ihale verdiği bir işadamının örgütüne neden ve nasıl üye olsun?
Savcılık şu gerekçeyi gösteriyor:
“Aktaş suç örgütünün en yoğun faaliyette bulunduğu belediyenin Beşiktaş olduğu, Aktaş’ın Akpolat ile birbirlerini tanıma(ma) ihtimallerinin olmadığı, aralarında ticaretin yapıldığı tespit edilmiş olup araç için ödenen paranın rüşvet olduğu…”
Savcılık, Akpolat ile Aktaş’ın birbirlerini tanıdığını savunuyor.
Aktaş ise “Yüz yüze görüşmemi yoktur” diyor.
Tespiti mümkün ve kolaydı.
Telefon arama kayıtlarına bakılabilirdi.
Muhtemelen bakılmış ve kayıt bulunamamıştır.
Savcılık, Aktaş’ın en yoğun faaliyet gösterdiği belediyenin Beşiktaş olduğunu neye göre söylüyor?
Tutanaklarda Aktaş’ın 8 Ağustos 2024’te Bahçelievler Belediyesi ile sözleşme imzaladığı kaydediliyor.
Bu ilişki üzerinde neden durulmuyor?
AK Partili olduğu için mi?
Aynı Aktaş’ın 2019’da aldığı ihale karşılığında MHP’li Isparta Belediyesi’ne 11 araç armağan etmesi nedir?
İyilik mi?
Hayır-hasenat mi?
Sıradaki İBB mi?
Sırada kim mi var?
İpuçlarını Aktaş’ın ifadesinde bulabiliriz.
Şöyle diyor:
“İsfalt, İETT, İGDAŞ gibi kurumlardan kardeşlerimin firmaları ihale almış olabilir ama ben süreçlerini bilmem.”
Bu ifadeden, Aktaş’ın Esenyurt ve Beşiktaş ihaleleri soruşturma konusu edilirken, İBB’nin ilerleyen pazartesilerden birine bırakıldığını anlıyoruz.
Hedefte Ekrem İmamoğlu var.
Esenyurt’tan Saraçhane’ye tünel kazanlar, şimdi de Beşiktaş’tan aynı hedefe denizaltı yüzdürüyor.
Esenyurt ve Beşiktaş; İmamoğlu’na uzanıp dokunmak için bir basamak ve bahaneden ibaret. Suçlu olduklarından değil, çemberdeki en zayıf halka görüldükleri için bugün cezaevindeler.
İmamoğlu’nu PKK ile ilişkili gösterecek, rüşvet ve yolsuzlukla suçlayacak yargısal bir darbe süreci uygulanıyor. İBB’ye kayyum atamak, CHP’nin müstakbel cumhurbaşkanı adayını düşürmek ve muhalefeti bir iktidar seçeneği olmaktan çıkarmak istiyorlar.