Murat Sevinç: Hrant Dink bu ülkeyi ve insanını kendi ‘şifâsı’ saydı

18 yıl önce öldürülen ve 19 Ocak’taki ölüm yıldönümünde 23,5 Hrant Dink Hafıza Merkezi (Agos’un eski ofisi) önünde saat 15.00’de anılacak olan Hrant Dink’i, akademisyen ve yazar Murat Sevinç anlattı.

Agos’un bugün yayınlanan ve büyük bölümü Dink’e ayrılan yeni sayısındaki “Hrant Dink’in yokluğu benim için ne ifade ediyor?” başlıklı yazısında hiç tanışmadığı Dink’e dair düşüncelerini aktaran Sevinç’in yazısından bir bölüm şöyle:

“Hrant Dink buralıydı, burayı terk edemeyecek kadar buralı ve ülkesini yalnızca sevmiyor, aynı zamanda iyi tanıyordu. Sıklıkla, ‘hiçbir Türk’ün kalbini kırmak istemediğini’ dile getirmesi, yaşamı ve tarihi ‘siyah-beyaz’ karşıtlığıyla düşünmeyi reddetmesi, her rengi görmeye çalışması ve bu çeşitlilikten duyduğu memnuniyet, kendi kimliğine ısrarla sahip çıkarken bir ‘Türkiyeli’ olduğunu dünya âleme inatla hatırlatması, ezberleri reddedip ‘lügatini’ yaratması, bir yandan resmî tezleri elinin tersiyle iterken diğer yandan Ermeniliğinin ‘başkalarının’ sermayesine dönüşmesine karşı çıkışı ve her ne yazıp konuşuyorsa bunu aynı nezaketle, aynı duyarlılıkla, aynı diğerkamlıkla yapışı… Dink’i özlememin nedenleri olmalı. Derdini, dert sahiplerine anlatırken kibirle hareket etmedi, zira bu ülkede, ilk Ermeni arkadaşını 30’lu yaşlarında bulan ‘okumuşlar’ olduğunu gayet iyi biliyordu.

Üç milyonken, üç yüz bin oldu; ardından, o kadarına da tahammül edilemedi… Bir halktan, kültürden, zanaatkârdan, sanatçıdan, siyasetçiden, entelektüelden, insandan söz ediyoruz, birkaç bin yıldır bu toprakta yaşayan, dini, dili farklı, binlerce ibadethanesi ve okulu olan koca bir halktan. Bugün hâlâ, ırkçıların dilinde bir anda küfre dönüşebilen, Cumhuriyet tarihi boyunca hemen her zaman ‘mili güvenlik’ sorunu olarak algılanan bir halk. Hrant Dink, böylesine zorlu bir yurttaşlığı, buralı olmayı, buralılık için mücadele etmeyi, toprağındaki her tasayı ‘kendi yükü’ olarak görmeyi seçti. Zamanımızda, fırsatını bulanın terk ettiği bir ülkeyi ve insanını, kendi ‘şifâsı’ saydı. Konuşmaktan, anlatmaktan, dinlemekten, barış içinde birlikte yaşamaktan başka bir derdi olmayan Hrant Dink’i, kendi şifası kabul ettiği halka hakaret etmekten yargılayıp hedef haline getirdiler, bunun koskoca bir yalan olduğunu bilerek.

Hrant Dink ile birlikte, yalnızca dünya iyisi bir insanı değil, memleketin sağına ve soluna sık uğramayan, kibirden arınmış, içten, berrak ve düşünceli bir dili yitirdi memleket. Hiç tanışmadığım bir insana duyduğum özlem bundandır. Hrant Dink, Ermeni, Türkiyeli ve sosyalist bir gazeteciydi. Hrant Dink, çok dürüst bir insandı.”

YAZININ TAMAMI

(ALINTI)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir