New York’un göbeğinde işlenen CEO cinayeti akıllara Sabancı Suikasti’ni getirdi, korumaları alınan Türk patronlar şimdi ne yapmalı?

Feramuz ERDİN

Türkiye, geçen haftalarda 300 patronun koruma kararlarının iptal edildiğini PD’den öğrenmişti. Ben de bunun üzerine bir yazı yazarak bu kararın aniden uygulamaya konmasının sakıncalarını ve patronların kendilerini ve ailelerinin korumak için yapması gerekenleri yazmıştım. Çünkü devlet korumalarının geri çekilmesine rağmen, patronlar ile üst düzey yöneticilerin karşı karşıya kaldıkları riskler aynen devam ediyordu. Kendi isimlerinden bağımsız olarak, görev yaptıkları pozisyonlarda bulunmaktan kaynaklanan genel bir takım riskler mevcuttu.

TEHDİT ALMASINA RAĞMEN TEDBİRLİ DAVRANMAMIŞ

UnitedHealthcare CEO’su 50 yaşındaki Brian Thompson, Manhattan’daki Hilton Oteli’nin önünde dün sabah kimliği henüz tesbit edilemeyen bir suikastçi tarafından silahla bir kaç el ateş edilerek vurulmuştu. Suikastçinin soğukkanlılığı, kendini gizlemesi ve suikast esnasında silahın tutukluk yapması gibi yaşanabilecek sorunları önceden hesaplayarak, tedbirini alması profesyonelliğinin bir göstergesiydi. Aynı şekilde Thompson’un günlük programına ve hangi saatte nerede olacağına kadar tüm detaylara hakim olması ise içeriden yardım aldığı şüphesini de beraberinde getirdi. Thompson ise ağır yaralı halde kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. New York polisi Thompson’a yönelik silahlı saldırıyla ilgili görüntüleri sosyal medya hesabından paylaştı. Susturucu takılı silahla CEO’yu öldüren saldırganın sırt çantası taşıyan beyaz bir erkek olduğu ve yüzünü siyah bir maskeyle gizlemeye çalıştığı görülüyordu. Thompson’un eşi Paulette Thompson, eşinin bazı tehditler aldığını, buna rağmen seyahat planlarını değiştirmediğini söyledi.

İHTİMALLER

Suikasti gerçekleştiren kişi, Thompson ile bire bir çatışma yaşamış ve ona husumet besleyen bir çalışanı veya iş ortağı ve hatta rakibi olabileceği gibi, bunlar tarafından parayla tutulan bir kiralık katil de olabilir? Burada esas sorun, FORBES 500’de ilk 5’e giren dev bir grubun en önemli şirketlerinden birinin CEO’sunun, tehditler alamsına rağmen, alelade bir insan gibi tedbirsiz şekilde sokakta dolaşmasıdır. New York’un tecrübeli cinayet dedektifleri ve hatta belki de FBI olayı çok yakında aydınlatacaktır? Ama iş dünyasının, yaşadığı şokun etkisini atması uzun zaman alacaktır.

SABANCI CENTER OLAYI

9 Ocak 1996 tarihinde Sabancı Center’a sızan üç DHKP-C militanı Yönetim Kurulu Başkanı Sakıp Sabancı’yı odasında bulamamaları üzerine kardeşi Özdemir Sabancı ile çalışanlar Haluk Görgün ve Ayşe Nilgün Hasefe’yi silahla vurarak öldürdüler. Suikasttan 6 ay önce VIP katında görevli olarak çalışmaya başlayan Fehriye Erdal’ın içerden yardımı ile Mustafa Duyar ve İsmail Akkol isimli suikastçiler güvenlik tedbirlerine takılmadan Sabancı Center’a girdi. Sabancıların bulunduğu 25. kata çıkan suikastçılardan Mustafa Duyar, girdiği odada Sakıp Sabancı’yı bulamaması üzerine odada bulunan Özdemir Sabancı ve Haluk Görgün’ü, İsmail Akkol ise diğer bir odada bulunan Sabancıların sekreteri Ayşe Nilgün Hasefe’yi öldürdü. Suikasttan 1 yıl sonra Mustafa Duyar, Suriye’deki Şam Büyükelçiliğine teslim oldu ve suikastı bütün detaylarıyla anlattı. 15 Şubat 1999 günü Afyon E Tipi Kapalı Cezaevi’nde çıkan bir isyanda Karagümrük çetesi mensuplarınca kaldığı 5/A koğuşunda tabancayla vurularak esrarengiz şekilde öldürüldü.

Sanıklardan Fehriye Erdal ise 1999 yılında firarai olarak yaşadığı Belçika’nın Knokke-Heist kentinde evinde yangın çıkması sonucu yakalandı. Belçika’da yargılanan Erdal’a önce hapis, sonra ise ev hapsi verildi. Mart 2006’da firar eden Erdal, 2016 yılında yeniden yargılandı ve 2017 yılında 15 yıl hapis cezası aldı. Diğer sanık İsmail Akkol ise Türkiye’ye girmeye çalışırken 4 Şubat 2016’da Söke, Aydın’da yakalandı. 17 Mayıs 2017’de müebbet hapis cezasına çarptırıldı.

O dönemde bu üç şüpheli hakkında İnterpol tarafından anında Kırmızı Bülten çıkarılması için yoğun mesai harcayan birisi olarak, her üçünün de yurt dışında asla yakalanamamış olması, uluslaralarası sistemin etkinliğini sorgulamama neden olmuştu. Ya da olayın ardında daha farklı hesaplar ve güçler vardı?

KORUMASIZ KALAN PATRONLAR NE YAPMALI?

Bütün patronların koruma masraflarının devlete yüklenip – yüklenmemesi hem idari hem de siyasi bir karardır. Ancak karar ne olursa olsun, kritik noktalarda bulunan kişilerin ve hatta yakın aile bireylerinin dahi güvenlik riskleri her an için mevcuttur. Daha düşük profilli hayat yaşamak bir tedbir olduğu gibi, buna eşlik etmeyen bir güvenlik ve koruma kalkanının bulunmaması bir takım sorunlar getirebilir. Bu konuda eşten – dosttan veya tanıdıklardan ziyade işin gerçek profesyonellerrinden destek alınması gereklidir.

patronlardunyasi.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir